Güneş sistemi nedir? Gezegen ve uyduları nelerdir?
Güneş sistemi, Samanyolu galaksisi içinde bulunan ve binlerce sistemler arsında sadece bir sistem olup, güneşin çekim kuvvetinin etkisiyle merkezi noktada bulunan, yaşadığımız yerküre ile birlikte diğer gezegenler ve gezegenlerin uyduların güneş etrafında dönmesi ile oluşan gök cisimleri topluluğuna denmektedir. Güneş sisteminin ilk oluşumu ile alakalı olarak birçok teori bulunmaktadır. Bu zamana kadar gezegenlerin ve sistemlerin meydana gelmesinde en çok üzerinde ittifak edilen ve doğruluk payı en yüksek olan teori matematikçi Simon Laplace tarafından 1796’da bağımsız olarak ortaya atılan Kant-Laplace ismi verilen Nebula teorisidir. Bu öne sürülen teoriye göre güneş sistemi tahmini olarak 4,6 milyar yıl önce bir nebula yani kızgın bir gaz kütlesi yada moleküler bir gaz bulutu durumundaydı. Daha sonra bu gaz kütlesi zamanla soğudukça küçüldü ve kendi ekseni etrafındaki dönmeye başladı. Bu dönüş belli bir süre sonra hızının artışı ile devam etmiştir. Bu oluşan kürenin hızının artmasından dolayı, merkez kaç kuvvetinin etkisiyle güneşten kopan parçalar uzaya doğru yayıldı. Daha sonra güneşten kopan gezegenler belli bir yörüngede durarak ve kendi eksenleri etrafında dönerek güneş sistemini oluşturmuşlardır.
Meydana gelen bu güneş sisteminde bulunan gezegenlerle, belli bir mesafede ve ve belirlenmiş bir hızda hareket etmeye başlamışlardır. Aralarında bulunan itme ve çekme kuvveti sayesinde, gök cisimleri güneş etrafında ve belli bir yörünge üzerinde dönmektedirler. Daha anlaşılır bir ifade ile söylersek, güneş sisteminde bulunan bütün gezegenler, uydular ve gök cisimleri güneşin çekim etkisi altında bulunmaktadır ve onun etrafında dönmektedirler. Bu hareket, odak noktalarının birinde Güneş yer alır ve gezegenler elips şeklindeki bir yörünge üzerinde güneşin etrafında dönmektedirler.
Güneş sisteminin çapı yaklaşık olarak 30 ışık yılı yani 283,821,914,177 küsur km kadardır. Güneş sisteminde şimdiye kadar tespit edilen, Dünyadan ile birlikte toplam 10 gezegen daha bulunduğudur. Bu gezegenler ise şöyledir: Merkür, Venüs, Mars, Dünya, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün, Plüton’dur. Ancak son olarak tespit edilen Plüton gezegeni, dış merkezli bir yörüngeye sahip olmasından dolayı, gezegen olup olmadığı konusunda yapılan araştırmalara göre uzun tartışmalar yapılmış ve neticede 24 Ağustos 2006 tarihinde ise Uluslararası Gökbilim Birliği Plüton’un asıl gezegen sınıfından çıkarılmış ve cüce gezegen sınıfına konulduğu hakkında açıklama yapmıştır. Astronomi biliminin yaptığı araştırmalar neticesinde elde dilen sayısal verilere göre, güneşin dokuz gezegen ile birlikte, bu gezegenlerle ait tahmini olarak bilinen toplam 166 uydusu da bu güneş sistemine dahildir. Güneş’e en yakın gezegen Merkür’dür. Tespit edilebilen en uzak gezegen ise Plüton olarak kabul edilmektedir.
Güneşi ısı, ışık ve enerji kaynağı olarak tahmini 5 milyar yaşında, çapı dünyanın çapının yaklaşık olarak 110 katı olduğu yani 1.4 milyon km, hacmi ise 1.3 milyon katı kadar olduğu tahmin edilmektedir. Ayrıca ağırlık olarak da dünyanın 332.000 katı kadar olmakla beraber yoğunluğu ise yerkürenin yoğunluğunun % 25 yani dörtte biri kadardır. Güneşin kendi ekseni etrafında dönmesindeki hızı saatte 70 000 km’dir. Bu yapılan hesaba göre kendi ekseni etrafındaki turunu dünya günü ile 25 günde tamamlamaktadır.
Güneş’in mahiyeti yani içeriği ise % 75’i hidrojen, % 202si helyumdan ve % 5’i de diğer elementlerden oluşmaktadır. Güneşte içeriğinde bulunan hidrojenin helyuma dönüşmesi sırasında açığa büyük bir enerji ortaya çıkmaktadır. Buna göre saniyede yaklaşık olarak 600 milyon ton hidrojen füzyon sonucu helyuma dönüşmektedir. Bu durumda Güneşin, her saniye içinde 4.5 milyon ton ağırlığını kaybederek hafiflemesine yol açmaktadır.
Güneşin merkezinde bulunan çekirdek ısısı, 1.5 milyon °C’de olması ile beraber dış yüzeyine doğru bu sıcaklık düşerek 6000 °C olmaktadır. Güneşten füzyon sonucu oluşan ve ortaya çıkan enerjinin ancak 2 milyonda birlik kısmı yeryüzüne ulaşmaktadır.