Güven nasıl telkin edilir?
Belirli etkilere, istikrarlı tepkiler verileceği beklentisine “güven” denir. Bir çocuğun anne ve babası için; bir eşin eşi için; bir iş adamının çalışanları ve ortağı için, bir dostun dostu için bu duyguyu hissetmeye ihtiyacı vardır. İlişkilerin temelinde olmazsa olmaz değerlerden ve gerekliliklerden biridir güven.
Güven duyulan bir kişi olmanın en önemli gerekliliği açık bir insan olmaktır. Kişisel özelliklerimizin, değerlerimizin, prensiplerimizin karşı tarafça görülmesi ve anlaşılması adına yeterli bir intiba oluşturacak kadar açık bir insan olmak önemlidir. Ayrıca, prensipleri, kuralları ve değerleri olan bir kişi olmanın bu durumda elzem olduğu açıktır.
Çocuklar için güven, gıda kadar önemli bir hayati ihtiyaçtır. Çocukların anne ve babaları ile yaşadığı hayatında güven duygusu mutlaka yer alıyor olmalıdır. Çocuklarda güven duygusunu oluşturmanın yolu sevecen, sıcak ancak yine de kuralları olan bir ebeveyn olmakla mümkündür. Çocuklar anne ve babalarının sınırlarını çoğu zaman bilerek denerler. Anne ve babaların bazen düştüğü yanılgıda olduğu gibi çocuklar bu deneme halinde iken bazı sınırlara çarpmaktan, bazı kurallar ile sınırlanmaktan aslında mutlu olurlar. Zira, çocuklarımızı hayatlarında sonsuz derecede serbest bırakmak bir tür ilgisizliktir. Sınır koymak, bu sınıra uyumu gözlemlemek çocuklarımıza gösterdiğimiz ilginin, verdiğimiz değerin, onlar için endişelenmemizin bir göstergesidir ve bunu çocuklar da çok iyi bilirler. Anne ve babaların bu konuda hassas olmaları gereken en önemli husus istikrarlı olmaktır. Benzer durumlarda anne ve babaların benzer tepkiler vermesi gerekmektedir.
Sosyal hayatta güven oluşturmak, sevilmek ve sayılmak için yapılan ancak aslında çok yanlış bir sonuca götüren eğilim genelde uyumlu olmak adına kendi değerlerimizden ödün vermek ya da kendi değerlerimizin hiç olmamasıdır. Zira, kısa vadede istenilen sonuç sağlanmış gibi gözükse de kendi kişiliği, değerleri olmayan kişiler bir süre sonra oluşturamadıkları güven intibası nedeni ile dışlanmaya ve yalnız kalmaya mahkum olacaklardır. Toplumda kendimize dair değerlerimiz ve prensiplerimiz ile bir yer edinmeli ve bu değerlerden asla vazgeçilmemelidir.