Hafıza nedir?
Hatırlama yeteneğinin süresi ve temel fonksiyonlarına göre duygusal, kısa süreli ve uzun süreli olmak üzere üç ana bölüme ayrılan hafıza; bilginin depolanmasını, uzun süre boyunca saklanmasını ve aynı zamanda ihtiyaç duyulduğunda da kullanım üzerine geri çağırılmasını sağlayan bir güç/yetenektir. Hafıza tanımı insanoğlu için yapıldığında, kişinin yaşarken deneyimlediği her şeyin geçmişle ilişki kurulmasını sağlayan yetenek olarak ifade edilebilir. İnsanoğlu 20. yüzyılın başlarında Albert Einstein ile uzay zamanın izafi (göreceli) olduğunu anlamıştır ve insanların zaman algısı da hafızanın kullanımıyla ilişkilidir. Birçok farklı beyin aktivitesi sonucunda insanoğlu için zaman olarak ifade edilen kavram oluşmakta, bunun içinde kişinin hafızasına depoladığı bilgilerin saklanması ve geri çağrılması gerekmektedir. Yüzlerce yıl öncesinde filozofların üzerinde çalışmalar yaptığı hafıza yakın geçmişte modern psikolojinin de yakından ilgilendiği bir konu olmuştur. Günümüz insanı hafızasının kapasitesini arttırmak kadar hafızaya depolanan bilgilerin daha etkin bir biçimde kullanılması üzerine de oldukça kapsamlı çalışmalar yürütmektedir.
Algılama psikolojinin konusu olan hafıza, modern teknolojiyle değişen bilim anlayışı neticesinde nöroloji biliminin de ilgilendiği bir alan almıştır. Nöroloji ve algılama psikolojinin hafıza üzerindeki çalışması ise algısal-nörolojik çalışmaların ortaya çıkmasına sebep olmuştur. İnsanoğlu farkında olmasa dahi beyin gün boyunca birçok farklı uyarana milyarlarca tepki vermekte ve kişinin farkında olmadığı sesler yahut görüntüler dahi hafızaya kayıt edilebilmektedir. Kişinin hafızasına ne kadar bilgi kaydı yapılırsa yapılsın, kişinin bu bilgileri kullanabilme yani ihtiyaç duyduğunda geri çağırabilme becerisi hafızanın etkin kullanılması manasına gelmektedir. İnsan beyni milyarlarca megabayt bilgi depolayabiliyor olmasına karşın kişinin hafızasını etkin bir biçimde kullanması, istediğinde bu verilerin ne kadarına erişim sağlayabildiği ile ilişkilidir.
Hafızaya bilginin kaydedilmesi için öncelikle bir “kodlama” sistematiğine ve sonrasında da bu kodların kullanılması ile depolama işleminin gerçekleştirilmesine ihtiyaç vardır. Bu bilginin algılanması ve sonrasında da hafızaya entegre edilmesi yani kodların birleştirilerek hafızada bir bilgi olarak depolanmasıdır. Duyu organları ile algılanan çevre kodlama sayesinde hafızaya depolanabilecek bilgiye dönüştürülmekte, bu kodlama sayesinde de hafızada daha sonra kullanılmak üzere bilgi üniteleri oluşturulmaktadır. Hafıza sürekli olarak kodlar haline dönüştürülen bilginin depolanmasıyla meşguldür. Tüm bu işlemler hafızanın etkin bir biçimde kullanılması yani istendiğinde “geri çağırma” işleminin gerçekleştirilebilmesi içindir. Hafızaya kodlanarak depolanan bilginin geri çağrılması insanoğlu için “hatırlama” demektir. İnsanın bir şeyi hatırlaması, doğru kodun kullanılarak hafızaya depolanan bilginin geri çağrılması demektir.