Hak düşürücü süre ve zamanaşımı ne demek?
Hak düşürücü süre, bir hakkın kullanılmasını belli bir süreyle sınırlandıran sürelerdir. Bu süre zarfında kullanılmayan hak, süre geçtikten sonra bir daha ileri sürülemez. Örneğin, ödeme emrine karşı yapılabilen itiraz süresi tebliğ tarihinden itibaren 7 gündür. Bu süre geçtikten sonra, böyle bir borcunuz olmasa dahi, itiraz etme hakkınız mümkün değildir. Benzer şekilde Vergi mahkemesinde, Danıştay’da, Yargıtay veya İdare mahkemelerinde de her dava cinsine göre farklı hak düşürücü süreler mevcuttur.
Vergi ödevlerine ilişkin sürelerle hak düşürücü süreler hukuki nitelikleri açısından birbirlerine benzeseler de, bir kısmının haklarla ilgili olmasına karşılık, diğerleri vergi ödevlerine ilişkindir.
Hak düşürücü süreler, ilke olarak yalnızca kanun ile konulabilir. Vergi ödevlerine ilişkin hak düşürücü süreler ise, kanun koyucunun yanı sıra, idare ve vergi organları tarafından da belirlenmesi mümkündür. Vergi ödevleriyle ilgili süre hükümlerine uyulmamasının yaptırımı çoğu zaman vergi cezası ile birlikte tahsil edilmektedir. Buna örnek olarak, tasdiki zorunlu olan defterlerin, kanunda öngörülen süreler içinde tasdik ettirilmemesi veya süre geçtikten sonra tasdik ettirilmesi, ikinci derecede usulsüzlük cezası gerektirirken, kanuni süre geçtikten bir ay sonra tasdik yapılması ise, birinci derece usulsüzlük cezasının kesilmesine sebep olmaktadır.
Bazı durumlarda cezalar için farklı yaptırımlar da uygulanabilir. Kanuni süreler geçtikten sonra vergi tarh ve tahakkuku gecikmesine neden olunduğunda, gecikme faizi ödenmek zorunda kalınır.
Zamanaşımında ise, eğer süre gün olarak belirlenmişse, sürenin başladığı gün hesaba katılmaz ve son günün mesai sonunda süre dolar. İdari yargılama usulü kanununda, sürelerin tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlanacağı belirtilmiştir.
Süre hafta veya ay olarak belirtilmiş ise, başladığı güne son hafta veya ayda karşılık gelen gün mesai saati sonunda biter. Örneğin pazartesi günü başlayan haftalık süre, bir sonraki pazartesi günü mesai bitiminde sona erecektir. Aylık olarak hesaplanan zamanaşımı süresi ise, sürenin başladığı gün esas alınır. 30 gün çeken aylarda, süre hangi tarifte başlamışsa, bir sonraki ayın aynı tarihinde sona erer. Ayın 31 veya 28 gibi çektiği dönemlerde ise, bir sonraki ayın bir ya da iki gün öncesi gibi farklı sürelerde sona erer. Örneğin, 25 Martta başlayan 30 günlük süre, bir sonraki ay 24 Nisanda dolmasına karşılık, yine aynı sürede başlayan 1 aylık süre ise, 25 Nisanda sona erer.
Ay olarak ifade edilen sürelere ilişkin başka bir kural ise, sürenin bittiği ayda, başlanan güne karşılık gelen bir gün yoksa yani şubat ayları ve 31 gün çeken aylarda, süre o ayın son gününün mesai saati sonunda dolar. Örneğin, 31 Mayısta başlayan bir aylık süre, haziran ayı 30 gün olduğundan dolayı, 30 Haziran akşamı dolar. Ya da 31 Aralıkta başlayan iki aylık süre, 28 Şubatta dolacaktır. Çünkü şubatın son günü 28 dir.
Yani aylık veya günlük sürelerde hesaplama değerlemeleri farklıdır. Aynı zamanda süre hesaplanırken, resmi tatil günlerini de süreye dâhil edilir. Süre sonunda denk gelen gün hafta sonu ya da resmi tatile rastlıyorsa, takip eden ilk mesai günü akşamı süre dolmaktadır. Bu süreleri uzatan, durduran veya kesen durumlar olabilir. Bu bir dava veya itiraz süreçleriyle alakalıdır. Bu itirazlara ilişkin sonuçlar belli olup tebliğ edildiğinde, süreler kaldıkları yerden devam eder.