Halifeliğin kaldırılmasının önemi nedir?
Peygamber efendimiz Hz. Muhammed’in ölümünden sonra İslam Devleti’ni yönetenlere “Halife” adı verilmiştir. İlk Dört Halife yani Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali seçim yolu ile işbaşına gelmişlerdi. Halifelik Emeviler döneminde babadan oğla geçmekle saltanat halini almıştır. Bu durum Abbasilerde de aynı şekilde devam etmiştir.
Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ı fethi ile halifeliğin Memluklardan Osmanlılara geçtiği
kabul edilmiştir. Halife Hz. Muhammed’in vekili olarak Müslümanların imamlığını ve şeriatın koruyuculuğunu yapmakla görevli olan kimsedir. Halifelik ise halifenin temsil etmekte odluğu bir makamdır. Halife, Peygamber’in dünya işlerine vekalet eden kişidir. 16’ncı yüzyılın başında Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim’in Memluklara son vermesiyle birlikte halifelik Osmanlı Devleti’ne taşınmıştı. Bu tarihten sonra Osmanlı Devleti dini esaslar ile yani şeriatla yönetilmeye başlandı.
Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’nda mağlup olması ve Anadolu’da Milli Mücadelenin başlaması ile birlikte Osmanlı saltanatı, halifelikle birlikte eski önemini ve gücünü kaybetmiş, son Osmanlı hükümdarı olan Sultan Vahdettin’in İstanbul’dan kaçması üzerine de 1 Kasım 1922 tariihnde saltanat Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kararı ile halifelik unvanı Osmanlı Veliahdı Abdülmecit Efendi’ye verilmiştir. Kısa bir süre sonra da Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 3 Mart 1924 tarihinde, halifeliğe de son verilmiş, Osmanlı hanedanının Türkiye dışına çıkarılması üzerine de son halife Sultan Abdülmecit, Türkiye dışına çıkarılmıştır.
Halifeliğin kaldırılmasının zorunlu hale gelmesinin nedenlerini şöyle sıralayabiliriz:
1-Halife Sultan Abdülmecit’in TBMM’nin belirlediği kurallara riayet etmemesi ve gelecek adına bir tehdit unsuru olması. Abdülmecit iç ve dış siyaset ilkelerine aykırı hareket etmenin yanı sıra bir siyasi otorite gibi davranmayı sürdürmeye çalışmıştır. Yani devlette bir ikilik söz konusu olmuştur.
2-Halifeliğin laiklikle bağdaşmayacak bir yapıda olması.Halifelik kişisel bir egemenliğin simgesi iken cumhuriyet bütün ulusun simgesidir.
3-Halifeliğin cumhuriyet rejimi ile bir çelişki yaratması.
4-Halifelik makamının cumhuriyet rejimi karşıtları için bir sığınak haline gelmiş olması.
5-Halifelik makamının yapılacak olan bütün inkılaplar için bir tehdit olması.
6-İslam devletlerinde sömürgeleri olan Avrupalı devletlerin halifeliği temsil eden Türkiye’yi kendileri için potansiyel bir tehlike olarak görmesinin Türkiye’nin dış işlerini olumsuz yönde etkilemesi.
Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşundan başlayarak hemen her alanda yenileşmeyi ve ilerlemeyi kendisine ilke edinmiş bir devlettir. Bununla beraber geçmiş dönemlerde olduğu gibi yenileşmeye karşı olan bazı gruplarda olmuştur. Halifeliğin kaldırılmasıyla ile birlikte yeniliklere karşı olan kesimlerin sığınabilecekleri ve sırtlarını dayayabilecekleri önemli bir dayanak noktası ortadan kaldırılmış oluyordu.
Milli egemenlik ilkesini benimsemiş olan Türkiye Cumhuriyeti’nde, halifelik makamına ihtiyaç kalmamıştır. Zaten ümmetçilik anlayışı da tamamen önemini kaybetmiştir. Bunun yanı sıra, halifeliğin kaldırılması ile devlet yapısının laikleşmesi için son derece önemli bir adım atılmış oluyordu. Çünkü, Türk inkılabının esas unsurlarından biri de laikliktir. Laiklikte devletin temeli ve simgesi din değil, akıl olarak belirlenmiştir. Halifeliğin kaldırılması ile Türk milletini çağdaş medeniyetler seviyesine çıkarmak için oldukça önemli bir engel aşılmıştır. Halifeliğin kaldırılmasıyla, inkılapların yapılmasında ve dış siyasette karşılıklı güvenin sağlanmasında ciddi bir adım atılmıştır.
Halifelik makamının sembolik bir makam veya dini bir liderlik makamı olması gerekirken devlet karşısında siyasi bir otorite olmaya başlaması, Türkiye Cumhuriyeti açısından ileride doğabilmesi muhtemel büyük sorunların habercisi gibiydi. Ayrıca en önemli sebep ise halifelik varlığını devam ettirdikçe Türkiye Cumhuriyeti’nde yapılması zorunlu olan sosyal ve laik karakterli bütün devrimlerin yapılaması çok zordu.
Ayrıca Halifeliğin 3 Mart 1924 tarihinde kaldırılması, eski rejim taraftarlarını etkisiz hale getirmiş, iç ve dış politikada tam bağımsızlığın sağlanmasına, Avrupa ile aynı prensiplerde buluşulmasına yardımcı olmuştur.
Kısaca halifeliğin kaldırılması ile:
1- Laikliğe geçiş süreci hızlanmıştır.
2- Ulusal egemenlik anlayışı daha çok güçlenmiştir.
3- Yapılacak inkılapların gerçekleştirilmesi için zemin daha uygun hale gelmiştir.
4- TBMM’deki halifelik yanlısı muhalefetin etkisi azalmıştır.
5- Halifeliğe bağlı olan tüm kurumlarda yeni düzenlemeler gerçekleştirilerek bu kurumların TBMM’nin denetimine girmesi sağlanmıştır.
6- Ümmetçi bir devlet anlayışından ulusçu devlet anlayışına geçiş süreci hızlanmıştır.
7- Saltanatın kaldırılmasına rağmen etkisini sürdürmeye çalışan Osmanlı hanedanının bu duruma son verilmiştir.