Halkidiki neresidir?
Yunanistan’ın kuzey tarafında, Selanik şehrinin ise güneydoğu tarafında bulunan bir yarımada olan Halkidiki, Orta Makedonya’da coğrafi bölgeye ait olan bir ildir. Burası Sithonia, Kassandra ve Athos yarımadalarıyla birlikte bakıldığında Ege’ye uzanan bir üç dişli mızrağı andırmaktadır. Bu bölgenin turizm bakımından tanınması 1950’li yıllara kadar inmektedir. Selanik halkının yaz tatilini burada bulunan kasabalarda geçirmesi nedeniyle, Halkidiki 1970’li yıllara geldiğinde Avrupa’dan gelen kişilerinde ilgi odağı haline gelmiştir.
Egedeki iki yakanın birleşmesini sağlayan, insanları buluşturan, şarkılarla ve buraya özgü mutfağıyla adeta bir çekim alanı oluşturan bir bölgedir. Sınır tanımayan eğlencesiyle, deniziyle, kumsalı ve güneşiyle birlikte bildiğiniz her yeri unutturacak kadar özel bir yer olan Halkidiki, artık tatilin yeni gözde yerlerinden biridir. Bölgede Akdeniz ikliminin kendine has özelliklerini, doğal güzellikleri, çamlarla kaplı olan tepelerini, geleneksel köy havasını, modern turistik tesisleri, korunaklı koyları ve ilgi çeken adacıkları sizlerde keşfetme şansına sahip olabilirsiniz.
Bölgedeki ilk yerleşim Eğriboz adasında Yunanlılar tarafından yapılmıştır. MÖ 7-8 yüzyıllarda yarımadanın adı Halkidiki olmuş. Bölgede bulunan Stageria antik kenti aynı zamanda Aristoteles’in doğum yeridir. Bunun dışında Büyük İskender’in öğretmeni olan Stagira’nın doğduğu yerde burasıdır.
Halkidiki yarımadasına gidenler kendilerini tertemiz kumsalından, turkuaz denizi ve insanın içini bile ısıtan güneşinden alıkoyamaz. Adeta ezber bozan bir doğal güzelliği olan bir yerdir. Halkidiki yarımadası üç tane parmak gibi çıkıntısı bulunan bir bölgedir. İlk parmağı olan Kassandra bölgesi, turistik tesislerin fazla olması nedeniyle daha fazla ziyaretçi çeker. İkinci parmağı olan Sithonia bölgesi ise, diğerine göre daha sakin bir tatil yapmayı isteyenleri çeker. Son parmağı da Athos bölgesi konaklamanın hiç olmadığı bir yerdir. Bunun nedeni burada manastırların bulunması ve sadece erkeklerin girebilmesidir.
Yarımadada Kassandra, Sithonia, Nea Moudania, Altos ve Polygros adlı beş kentten oluşmuştur. Polygros’un yarımadanın başkentidir. Halkidiki’de 550 km uzunluğunda plajlar bulunmaktadır. Yıl boyu tatillerin Eylül ayına kadar devam ettiği cennet denilebilecek güzellikleri olan Halkidiki, bizim toplumumuz tarafından da yeni keşfedilen yerlerden biridir. Ancak bölgeye gittiğinizde yoğunluk sizi de şaşırtabilir. Bölgeyi keşfedenler her yıl tatil için tekrar buraya gelmek için sözleşiyorlar. Bu yarımadada gezebileceğiniz yerleri bir araya toplamaya çalıştık.
PETRALONA MAĞARASI: Bu yer yedi yüz bin yaşındaki Kastika Dağı eteklerinde bulunan bir mağaradır. Mağara Halkidiki’nin tarihinin ne kadar eskiye dayandığını anlatabilir. Mağaranın içerisi gezenleri paleolitik çağlara götürebilecek kadar özelliğini korumuştur. İçerisinde o dönemi anlatan hayvanlara ait fosiller ve aletler bulunur. Halkidiki’ye gidenlerin ilginç anıları olacaktır.
ATHOS DAĞI VE YARIMADASI: Bu yerin belirgin bir özelliği vardır. Buraya kadınlar giremiyor. Tamamıyla tapınma için adanmış olan Athos Dağı, İstanbul Patriğine bağlanmış olan özerk bir bölgedir. Burada sadece keşişlerle çalışanlar vardır. Bunun yanında UNESCO Dünya Mirasları Listesindeki bölgede 24 tane birbirinden bağımsız olan manastır bulunur. Bu manastırlar Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde inzivaya çekilmek amacıyla yapılmış. Bu derece yüksek yerlerde yapılmalarının sebebi ise, insanların Tanrı’ya daha yakın olmak istemeleridir. Kayaların üstünde kurulmuş olan manastırlara o dönemde iple yapılan filelerle çıkılıyormuş. Daha sonradan merdivenle çıkılmaya başlanmıştır. Buradaki rahipler oldukça güzel şaraplar yapmaktadır. Buraya gidecek olan erkekler bu şaraplardan mutlaka tatmalıdır. Burasının ilginç bir deneyim olacağı kesin, ama sadece erkekler için. Ayrıca buraya günlük 100 tane Ortodoks erkek ziyaretçi alınmakta, 10 tane de Ortodoks olmayan erkek ziyaretçiler alınmaktadır. Hem denizden faydalanacağınız, hem de kültürel açıdan iyi bir deneyim olacaktır.
PLAJLAR: Bölgenin plajlarını sizlere hiç anlatmayalım. Çünkü plajları mutlaka kendiniz görmelisiniz. Kumlarının üzerinde yürümesi bile keyif vericidir. Buradaki denizi, kumu başka bir yerde görebilmeniz oldukça zordur. Bölgedeki Kalamitsi Plajı, Karidi plajı, Kalogria Plajı, St. John’s Plajı, Sarti Plajı, Platanitsi Plajı, Orange Plajı ve Lagomandra Plajı gibi plajlar kumu ve deniziyle sizleri çekecek, ayrılmayı bile istemeyeceğiniz yerlerdir. Plajlardaki beyaza çalan mavi renge, palmiye ağaçlarına ve çevredeki ormanlara hayran kalacaksınız. Buradaki plajlara genellikle giriş ücreti ödemezsiniz. Özellikle Karidi gibi sığ plajlar çocukları olan ailelere uygundur.
ARNEA: Bu yer eski bir Osmanlı köyüdür. Halkidiki’ye gidenlerin mutlaka görmesini tavsiye ederiz. Köyün konumu deniz seviyesinden yaklaşık 700 mt yüksekliktedir. Burada Osmanlılar zamanından kalmış 160 ev vardır. Bu evlerin bazıları orijinal haliyle korunmuştur. Bazılarında restorasyon çalışmaları yapılmıştır.