Han Yunus Muharebesi nedir?
Mısır’ı idare etmekte olanlar ellerinden çıkan yerlerin geri alınması amacıyla savaş kararı aldılar.Yavuz Sultan Selim yapılan Mercidâbık savaşından canını kurtararak kaçma başarısı göstermiş olan Canbirdi Gazâlî, beş bin kadar Çerkeş savaşçısıyla birlikte Gazze’ye gönderildi. Canbirdi Gazâlî kuvvetleri Gazze yönünde hareket ederek El-Âşir’e geldiği zaman, Sadrazam Sinan Paşa ve oğlu İsaoglu Mehmed Bey’in kuvvetlerinin Remle adı verilen bölgede beklediği öğrenildi.
Nitekim Osmanlı ve Mısır kuvvetleri Han-Yunus adı verilen yerde karşı karşıya geldiler. Osmanlı tarihinde ilk Gazze savaşı olarak bilinen bu savaş burada yapıldı.Sadrazam Sinan Paşa, dinlenmeden ve toparlanmadan düşmana karşı taarruz ederek hepsini yok etmek için baskın yapmaya karar verdi. Sinan Paşa etrafa Şam’a döneceği haberini yaydı. Remle’den karanlık bir gecede çıkarak Şam’a doğru harekete geçti. Sinan Paşa bir süre yürüdükten sonra, yön değiştirerek Han Yunus’a doğru döndü. Burada Çerkes-Kölemenliler ile karşı karşıya gelmiş oldu.
Deneyimli Osmanlı kuvvetleri hemen savaş düzenini aldı. Sağ yanda Teke beyi Ferhat Bey’in kuvvetleri, ortada Sadrazam Sinan Paşa, sipahiler ve yeniçeriler, sol tarafta ise Gazze Beylerbeyi Mehmed Bey savaş alanında yerlerini aldılar. Bir tabur kadar da toplar mevzilendirilmiş ateşe hazır halde bekletiliyordu. Mısır kuvvetleri ise; sağ tarafta Gazi Bey ve kuvvetleri, orta alanda Canbirdi ve kuvvetleri, sol tarafta da İskenderiye Beyi Hüdaberdi Bey ve kuvvetleri 28 Ekim 1516 tarihinde yerlerini aldılar.
Topçu ateşi desteği altında taarruza ilk olarak Osmanlı kuvvetleri başladı. Bu ilk taarruzda Osmanlı kuvvetleri başarı elde ettiler, Mısırlılar karşı koyamadılar, geride bulunan bir geçide doğru geri çekilmeye başladılar. Ve geçidi tutmaya başladılar. Amaçları Osmanlı kuvvetlerini üzerlerine çekerek burada sıkıştırmak ve imha etmekti.
Durumu çok iyi gören ve tahmin eden, algılayan Sadrazam Sinan Paşa, karşı tarafın bu hilesini boşa çıkarmak amacıyla, yeniçerilerle diğer yayaları, boğazın açığından ve iki yandan ilerletti. Osmanlı kuvvetleri boğazı aşıncaya kadar bu kuvvetler Mısır kuvvetlerini sürekli olarak ok yağmuruna tuttular. Bir taraftan da tüfek ateşleriyle onları hareketsiz bıraktılar.Topçuların da bitmek tükenmek bilmeyen ateşleri karşısında hareketsiz kalıp, kıpırdayamayan Mısır kuvvetleri, çareyi yalnızca çekilmekte buldular ve daha geri¬lere doğru çekildiler. Böylece açığa çıkmak zorunda kaldılar. Sinan Paşa kuvvetleri bu sırada, sıkı bir takiple düşmanın peşini bırakmadı.
Han Yunus civarında her iki taraf da yeniden toparlanarak tekrar karşı karşıya geldiler. İki taraf da taarruza aynı anda geçtiler. Karşılıklı çarpışmalar akşama kadar sürdü. Her iki taraf büyük bir mücadele sergiliyor, her şeylerini ortaya koyuyorlardı. Osmanlı topçularının şiddetli ateşi en sonunda semeresini veriyor, Mısır kuvvetleri dağılıyordu.Daha fazla mücadele edemeyen Çerkeş Memlukleri, canlarını kurtarmak için çöle doğru kaçmaya başladılar. Komutanları da arkasına bakmadan kaçtı ve ca-nını zor kurtarabildi.
Savaşta yer alan Mısır kuvvetlerinin sadece onda biri kaçabilmiş, kalanı da ya ölmüş ya da tutsak edilmişti. Ölenler arasında kumandanlar da bulunuyordu. Mısırlılar, savaş alanında çok miktarda ganimet bırakmışlar ve bayrak¬ları da ele geçirilmişti. Zaferi kazanan Sadrazam Sinan Paşa ertesi sabah Gazze’ye geldi. Burada Gazzeliler ile Remlelilerin birleşerek, Osmanlı askerlerini pusuya düşürmek istediklerini önceden öğrendi. Sinan Paşa pusu için hazırlık yapanları yakalayarak cezalandırdı. Yavuz Sultan Selim Han’a zafer mektupla bildirildi.
Han Yunus Muharebesinden sonra Mısır’ın son kapısı da açılmış ve Suriye ile Filistin’in tamamı ele geçirilmiştir. Nablus ve Kudüs gibi önemli şehirler ele geçirilerek, Mısır’ın dış kapısına dayanılmıştı. Bundan sonra Sina Çölü bulunuyordu. Sina, oldukça zorlu bir coğrafya idi. Bu çöl aşıldığı zaman Mısır’ın kalbi olan Kahire’ye ulaşmak daha da kolaylaşacaktı.