Harezm Türkçesi nedir?
Harezm Türkçesi, Karahanlı Türkçesi ile Çağatay Türkçesi arasındaki dönemi kapsayan; bu dönem içerisinde kullanılan dile verilen isimdir. Bu dönemde karşımıza çıkan en önemli değişiklik _eli ekinde görülmektedir. Bu değişiklik daha çok Türkçe kelimelerin ilk hecesinde gözlemlenir. Bu dönemde tıpkı kendisinden evvelki dönemde olduğu gibi oldukça önemli eserler verilmiştir. Bunlara örnek verecek olursak;
- Kısasü’l Enbiya
- Nehcü’l Feradis
- Mukaddimetü’l Edep
- Cümcümename
- Muhabbetname
Harezm Bölgesine yerleşen Oğuz, Kıpçak ve diğer Türk boylarının ağızlarından alınan unsurlarla, Harezm Türkçesinin özellikle kelime haznesi bakımından kazandığı farklı yapı bu dönemin en önemli dil özelliğini teşkil eder. Bu döneme Harezm Türkçesi denmesinin en önemli sebebi Ali Şir Nevai’nin Mecali’sü’n – Nefais (Türkçe ilk tezkire) adlı eserinde ”Harezmice Türki tili birle…” ifadesini kullanmasıyla başlar. Harezm Bölgesi Doğu’daki Kaşgar’ın yanı sıra ikinci bir edebi merkez olarak karşımıza çıkmaktadır.
Harezm Bölgesi Altınorda döneminde de önemini muhafaza eder. Moğollar’ın istilasından sonra bölge Altınorda’ya bağlanır. Bu nedenle 13. yüzyıl sonlarında Harezm’de gelişen kültür faaliyetleri 14. yüzyılda Altınorda’nın başkenti Saray ve Kırım’da da görülür. Bu sayede Harezm’den pek çok şair, yazar ve bilgin Altınorda Bölgesine göç etmiş ve bölgedeki yazı dilinin Harezm Türkçesi olmasını sağlamıştır.
Ünlü dil araştırmacısı Samoyleviç Altınorda edebi dilinin gelişmesinde Harezm’in rehberlik edici bir rol oynadığını söyler. 14. yüzyılda Altınorda’nın başkenti Saray ve Kırım’da Harezm Türkçesi ile edebi eserler meydana getirilir. Böylece Altınorda sahasında da mahalli şive ile Harezm Türkçesi ile birlikte kullanılmıştır. Geniş bir sahada kullanılan bu edebi dil, birlik sağlamamış; eski ve yeni şekiller yerli ağız özellikleri ile karışmıştır. Bu dönem Timurlular devri ile sona ermiş ve yerini Çağatay Türkçesine bırakmıştır.
Dönem hakkında çeşitli dil araştırmacılarının değişik görüşleri bulunmaktadır. Bunların en önemlileri arasında kabul edilen ise Mehmed Fuat Köprülü ve onun görüşüdür. Mehmet Fuad Köprülü; 14. yüzyılda Türkistan, Horasan ve Altınorda’da yazılmış olan hemen hemen bütün eserleri Çağatay Türkçesi dönemi içerisine almaktadır. Ona göre eserlerde lehçe farklılıkları bulunmaktadır. Ancak bu dönem İlk Çağatay Devri içerisinde değerlendirilmelidir.