Harname nedir?

15. yüzyılın ünlü şairi Şeyhî’nin Harnâme adlı ünlü mesnevisi Türk edebiyatında hicviye tarzının en başarılı örnekleri arasında yer almaktadır. Eserin yazılış nedeni ve kime sunulduğu konusunda kaynaklarda verilen bilgiler ve ileri sürülen görüşler birbirinden farklılık arz etmektedir.
hhh
Harnâme hakkında en eski kaynaklar olan şuara tezkirelerinin konuyla ilgili belirtitklerini iki grupta toplamak mümkündür. Anadolu’da yazılmış en eski tezkireler olarak bilinen Sehî1 ve Latifi2 Tezkirelerinin eserin yazılış nedeni konusunda verdikleri bilgiler benzerlik göstermektedir. Her iki tezkire de Şeyhî’nin Harnâme’yi, bir diğer ünlü eserini, Hüsrev ü Şîrîn’i sunduğu kişiye yani Sultan II. Murad’a sunduğu belirtilmektedir. Sehî ve Latîfî Tezkirelerinden sonra yine 16. yüzyılın biyografik eserleri arasında bulunan Âşık Çelebis ve Hasan Çelebi Tezkireleri ile Gelibolulu Âli’nin Kiinhü’l-Ahbâr’ında ise Harnâme’nin Çelebi Mehmed’e sunulduğu belirtilmiştir. Her üç eser de Harnâme’nin yazılış sebebini Şeyhî’nin kendisine Çelebi Mehmed tarafından verilen Tokuzlar köyüne giderken, yolda, tımarın eski sahipleri tarafından uğradığı tecavüz olayına bağlamaktadırlar.

Hayatı, dört Osmanlı padişahının (I. Murad, Yıldırım Bayezid, Çelebi Mehmed ve II. Murad) saltanatına denk gelen Şeyhî’nin, doğum tarihi hakkında kaynaklarda kesin bilgiler bulunmamaktadır. “Hekim Sinan” namıyla şöhret kazandığı belirtilmektedir. Ölüm tarihi konusunda kaynaklarda yeterli bilgi bulunmamakla birlikte tezkirelerin çoğu Şeyhî’nin Sultan II. Murad devrinde vefat ettiğini belirtmişlerdir.

Edebiyatımızda mizah alanında yazılmış olan ilk örneklerden ve bu alanın bir şaheseri olarak kabul edilen Harnâme, temiz bir Türkçe ve mizahi bir üslup ile yazılmasının yanında sosyal tenkit içermesi yönüyle de oldukça önemli bir eserdir. Harnâme, taşıdığı yergi özelliğiyle devrinin sosyal tenkidini ince, temiz ve sıradanlığa kaçmayan alaycı bir üslûpla yapmıştır. Şeyhî, bir fabl örneği olan bu eserinde insanlara söyletmek istemediği sözleri daha saf ve hadiseleri idrak üstüne taşımada mazur olan hayvanlara söyletme yoluna gitmiştir. Hayvanların ağzından insanların dünyasına ayna tutan ünlü şair, hayal ile gerçeği yüzleştirmiştir. Harnâme, insanların hak ve ödevleri konusunda verdiği mesajlarla da didaktik yani öğretici bir nitelik kazanmıştır.
Harnâme, mesnevi nazım şekli ile yazılmıştır. Kendi arasında kafiyelenmiş beyitlerden meydana gelen mesnevi formu üç bölümden oluşmaktadır: Bu bölümler ; giriş, konunun işlendiği bölüm, bitiş bölümüdür. 126 beyitlik küçük bir mesnevi olup bir mesnevide bulunması gereken şekil özelliklerini taşımaktadır. Bu eser aruzun feilâtün mefâilün feilün kalıbıyla yazılmıştır.

Harnâme’de şu bölümler bulunmaktadır.
a) Tevhid: Şeyhî bu bölümde klasik mesnevi tarzına uygun olarak yaratıcının ezelî ve ebedî oluşunu hatırlatıp bağışlayıcı, cömert, terbiye edici, affedici, mutlak kudret sahibi gibi sıfatlarını ve büyüklüğünü anlatmıştır.
b) Naat: Şeyhî bu bölümde, Allah’ın, Hz. Muhammed’i insanlar içinden seçip onlara doğru yolu göstermek için peygamber olarak gönderdiğini ancak kâfirlerin bunu anlamaktan aciz olduklarını belirtmiş ve İslam peygamberini övgüyle anlamtıştır.

c) Miraciye: Harnâme’de bu bölümde Hz. Muhammed’in miraç hadisesinden bahsedilerek bulunularak O’na ve ailesine hayır dua edilmektedir.

d) Medhiye: Harnâme’nin bu bölümü 21 beyitten oluşmaktadır. Bu bölümde şair hükümdara bağlılığını dile getirip eserinin kabul görmesini istemiştir. Hükümdar’ın kahramanlığından, adaletinden övgüyle söz ederek onu Tanrı’nın yeryüzündeki gölgesi, Hz. Muhammed’in halifesi ve sultanların en büyüğü olarak anlatmıştır .
e) Sebeb-i Te’lif: Şeyhî, Harname’yi yazma nedenini bu bölümde açık bir ifade ile
belirtmeyip dolaylı anlatımla ifade etmiştir.

Eserin bitiş bölümünde Şeyhî, kendi durumunu anlatmış başına gelen elim hadis nedeniyle mağduriyetini anlatmış padişahtan adalet talep ettiğini söylemekte ve eserini padişaha dua ile bitirmiştir.
Harnâme, yazıldığı dönemden günümüze kadar devam eden ve günümüz için de geçerliliğini koruyan birtakım sosyal mesajlar içermektedir. Metindeki eşek, eşek sahibi, pir eşek, öküzler ve tarla sahibinden oluşan hikâye kişilerinin şahsında, toplumu meydana getiren unsurların bu varlıklarla temsil edildiğini ve bunların toplum katmanında karşılığı olan bir statüyü veya kitleyi temsil ettiğini düşünmek, hikâyenin anlam dünyasına girmeye ve verdiği mesajları kavramaya yardımcı olacaktır.Şeyhî, Harnâme’de satirik bakış açısıyla Türk şiirine felsefi derinlik getirmiştir.

Bir Cevap Yazın