Hayalet nedir?
Hayaletler, ölü insanların ruhlarının görüntüsü olarak tanımlanabilir. Bu ruhun, genellikle yaşayan insanların dünyasına dönebildiği ve başka bir dünyada yaşadıklarına inanılır (ölümden sonra yaşam). Hayalet inancı, ölümden sonra vücudumuzdan ayrılan ruhun yaşadığı ve varlığını sürdürdüğü inancı ile şekillenmektedir.
Hayaletlerin görünüp, nesnelerin yerini değiştirdikleri, kahkaha ve çığlık sesleri ile bizleri korkuttukları ve belirli yerleri ( mezarlıklar gibi ) sık sık ziyaret ettiği inancı, çağlar boyunca ağızdan ağza yayılmıştır. Hayalet gördüğünü söyleyen milyonlarca insan vardır. Genellikle insanlar, bilinçsiz olarak zihinlerinde gerçek olaylardan farklı anılar yaratarak depolarlar. Beyinde bulunan görsel ve hafıza bölümüne, tam bir resim oluşturmak için, gereksiz ayrıntılar depolayan insanlar bunu gerçekmiş gibi hissetmektedir. Uyku ve yarı uyku denilen, bilim adamları tarafından kabul edilen insan vücudu fizyolojisinde, beden uykuda olduğu halde, uykuda olduğunu anlayamamaktadır. Bu sürede beliren görüntüler, aslında bir rüya hali olabilmektedir. Canlı ve gerçekçi gözüken bu durumlarda, aslında vücudumuz ayakta bile olsa uyku halinde olabilmektedir. İnsanların evde otururken duydukları ve başka binalardan gelen gıcırtı, tıkırtı ve seslerin de hayalet olduğuna inandıklarını biliyoruz, fakat bununda bilimsel bir açıklaması vardır. Isı değişimleri esnasında, eşyalarda olan büzülme ve genleşme sırasında bir takım sesler gelmektedir. Bu tamamen doğal bir olaydır. Duvarlara rüzgar nedeni ile sürtünen ağaçlar ve rüzgarın etkisi ile çarpan kapılar, gibi örnekler tamamen doğal olaylardır. Bir yere girdiğinizde veya herhangi bir noktada hissettiğiniz ürperme ve korkular, bilinçaltımıza doldurduğumuz korku öğelerinin resimleşmesi ve sesleşmesinden başka bir şey değildir.
Bilinçaltımızdaki boşlukları, hayaletler ve korku öğeleri ile doldurmamak, bu konuda bilim adamlarını dinlemek bizi rahatlatacaktır. Bilim içinde, her şeyin bir açıklaması mutlaka vardır.