Hayvanlar arasındaki haberleşme depremin daha önceden tespit edilmesini sağlar mı?
İnsanların ancak zaman içinde tespit edebileceği çeşitli sarsıntılar, depremler, bazı hayvanlarda vücutlarında olan mükemmel sistemlerle rahatlıkla algılanabilir. Sismik haberleşme için kullandıkları bu sistemler ile hayvanlar, oldukça küçük sarsıntıları bile tespit ederler. Hayvanların bir kısmı tepinme ya da ses çıkarma ile biyo sismik işaretler ya da dalgalar oluşturur. Işıktan bile küçük dalga boyuna sahip olan bu sismik dalgalar yüzeye yayılır.
Vurma ya da tepinme gibi davranışlarla olan biyo sismik işaretleri oluşturan sürüngenler, eklem bacaklar, balıklar, fare, sincap, amfibiler ve küçük memeliler gibi hayvanlar bunu haberleşmede, av bulmada ve yırtıcı hayvanlardan korunma için kullanırlar. Araştırmalarda bunun sadece kısa mesafeler için değil, uzun mesafelerde de kullanıldığının düşündüren işaretler bulunmaktadır. Boğa, fil, aslan gibi daha büyük hayvanla arasında kullanılan büyük sismik işaretlerde, haberleşme ve bazı alanlarda da kullanılır. Homurtu, gürleme tarzı seslenme ile anlaşan filler ve hortumlu hayvanların sesleri dalgalar şeklinde yer altında da yayılabilir. Ayaklarını yere vuran filler 32 km ye, hortumlarıyla oluşturdukları dalgalarla 16 km ye kadar haberleşebilir. Bu davranışları onların tehditlere karşı korunma, barınma, elindeki kaynakları değerlendirme gibi ihtiyaçlarını giderir. Yapılan araştırmalar fillerin bu özelliği ile yeraltı dalgalarını havadan sesle haberleşme uygun olmadığı zamanda kullandıklarını belirlemiştir. Yeraltı titreşimlerini ise, filler hortum ve ayaklarında bulunan alıcılar ile algılamaktadır.
Dört ayaklı olan memeli sürülerinin yürüyüşü sırasında oluşan dalgalar, bu memelilerin büyüklüğüne, yapısına, cinsiyetine göre farklılık gösterir. Bir filin yer değiştirme zamanı yani yürümesi 1,6-2,2 saniye olurken, atın 1,2-1,8 saniye, geyiğin 0,8-1,0 saniye olur. Bu farklı yürüme periyotları sayesinde, dalgaların hangi tür hayvanlar tarafından yayıldığı belirlenir. Hayvanlarda bunu kendi menfaatleri için kullanır. Örneğin bir aslan avlanırken dalgaların ceylandan ya da zebradan geldiğini kolayca belirler. Yapılan araştırmalar erkek ve dişi aslanların da kükreme sırasında oluşturdukları dalgaların da farklı olduğunu göstermiştir. Bunun gibi gece aynı saatte, farklı yönden aynı su kaynağına gelen gergedanların bu uyumunu kendi aralarında olan sesle sağladıklarını göstermektedir. Filler uzak yerde de sismik haberleşme yaparlar. Üreme döneminde de eşlerini bu şekilde bulurlar. Filler birbirlerini de olası tehlikelere karşı bu şekilde uyarırlar.
Köstebeklerinde bu şekilde sismik algılayıcıları olduğu belirlenmiştir. Tünel kazan köstebekler, titreşimler sayesinde cisimlere çarpan dalgalarla cismin nerede olduğunu, büyüklüğünü belirler ve kazdıkları tünelin yönünü kolayca tespit eder. Bunu pençe, kuyruk, burun ve kıllarında olan algılayıcılarla belirler. Karıncalarda bu şekilde titreşime hassas olan duyu organlarına sahiptir.
Sismik haberleşmeye uygun hayvan anatomileri
Hayvanların bir kısmı sismik haberleşmeye uygun anatomide yaratılmıştır. Örneğin yunuslar köpek balıklarından korunmak için, akustik algılamadan faydalanmaktadır. Bunun için çene altı yağları bulunmaktadır. Bu türde yağ bir köstebek türünde de bulunmaktadır. Bu yağ seslerin şiddetini iki kat arttırmaktadır. Deniz ayılarında ise, yağla dolu olan kıkırdak boşluğu ve kafatasında olan yağ birikimi sesleri algılama ve ses çıkarma konusunda görev yapmaktadır. Fillerin ayaklarında ve kafasında olan sert kıkırdak ile yağ dokusunun da sesleri ve sismik dalgaları algılamada rol oynadığı düşünülür. Çünkü fillerde mide çevresindeki, böbreklerdeki ve iç organlarında olan yağlar kış mevsiminde tükenirken, ayaklardaki ve baştaki haberleşme için kullandıkları yağlarda azalma olmaz. Fillerin bu yağ dokusuyla titreşimlere karşı daha hassas olduğu tahmin edilir. Bunun dışında fillerin titreşimde ağırlıklarını öne doğru vermesi, yere teması arttırdıklarını ve titreşimleri daha kolay algıladıklarını göstermektedir.
Büyük omurgalılarda cilt yüzeylerinde dokunma ve gerilme gibi uyarılarda reaksiyon veren sinir uçları vardır. En fazla kullanılan basınç reseptörü ciltte derine doğru, dokunma reseptörü yüzeye yakın, titreşim reseptörü ise bacaklarda olmaktadır.
Hayvanları depremi daha önceden haber verebilir mi?
Hayvanların sahip olduğu sismik dalga meydana getirme, dalgaları tespit etme yeteneği, tüm teknolojik gelişmelerin önüne geçerek, depremin daha önceden tespit etme konusunda insanlığa umut ışığı olmuştur. Bu konuda balıklar, timsah, maymun, güvercin gibi hayvanlarla araştırmalar yapılmış ve deprem öncesinde hayvanlarda anormal davranışlar olduğu belirlenmiştir. Fareler deprem öncesinde binalardan çıkarak hızla kaçmış, kazlar suya girmemiş, tavuklar yükseklere çıkmıştır. 1975 senesinde Çin’de olan bir depremde hayvanlar huysuzlanınca, halk uyarılmış ve bölge boşaltılmıştır. Bu depremde % 90 her yer yerle bir olmuş ve hayvanlar sayesinde büyük bir facia atlatılmıştır. Kelebekler ve kurbağalar Çin’de Sichuan bölgesinde olan bir depremden önce bazı şehirleri terk etmiş, ancak bu dikkate alınmadığından on binlerce kişi depremde yaşamını yitirmiştir. Bunlar depremlerin ileride hayvanların sahip olduğu sismik dalgaları tespit etme yeteneği sayesinde erkenden tespit edilmesini sağlayabilir.