Hitit devleti nedir?
Hititler, tarihte Anadolu’da hüküm sürmüş en önemli devletlerden biridir. Hint-Avrupa dil ailesi’ne dahil olan bir dil kullandıkları için Hint-Avrupa kökenli bir topluluk olduğu kabul görmüştür. M.Ö. 2000 tarihinde Anadolu’ya göç ederek burada hakimiyet kurdukları bilinmektedir.
Anadolu’ya Kafkasya üzerinden, Çanakkale Boğazı’ndan ya da Karadeniz’den geldiklerine ilişkin çok çeşitli görüşler mevcuttur. En çokl kabul gören görüş hititlerin Kafkasya üzerinden Anadolu’ya geldikleri görüşüdür.
Tarihteki ilk krallarının Kuşşara kralı olan Pithana’nnı olduğu söylenmektedir.Anadolu’daki İlk yerleşim yerlerinin Kuşşara olduğu tespit edilmiştir. Pithana’nın oğlu Anitta zamanında başkentleri değişmiş ve Neşa (Kaniş) olmuştur. Anitta, Hatti krallığının başkenti olan Hattuş’u (Boğazköy), çok büyük hazineleri olduğunu düşünerek işgal etmiş fakat şehirde herhangi bir şey elde edemeyince kızarak şehri tamamen yakıp yıkmıştır.
Daha sonraki dönemlerde Anitta’nın soyundan geldiği bilinen torunu Hattuşa’yı bu kez Hitit krallığının başkenti yapacak ve kendisine de Hattuşili ismini verecektir. MÖ 1450 yılında büyük bir imparatorluk durumuna gelen Hititler, Hattuşaş’ı (Boğazköy) başkent yapmışlardır. Hattuşa antik kalıntıları günümüzde UNESCO’nun Dünya Kültür Mirasları listesinde yer alan önemli tarihi eserlerdir.
Hititler, dönemin büyük devletlerinden Asurluların Anadolu’ dan çıkma zorunda kalmasıyla devlet idaresini tamamen ellerine almışlardır. Anadolu’nun yerli halkıyla kaynaşıp Hitit Devleti’nin tarih sahnesine çıkarmışlardır. Bu devletin kurucusunun Labarna olduğu ve başkentinin Hattuşa yani bugünkü adıyla Boğazköy olduğu herkes tarafından kabul edilmiştir.
Hitilerin hafızamızda yer etmesini sağlayan olaylardan en önemlisi Hititler ile Mısırlılar arasında imzalanan Kadeş Barış Antlaşmasıdır. Bu antlaşma MÖ 1280 yılında imzalanmış olup dünyanın bilinen ilk yazılı antlaşması olarak kabul edilmektedir. Hitit devletinin başında yetkileri sınırlı olan “Pankuş” adı verilmiş bir meclisle sınırlandırılmış yetkilere sahip kılınmış bir kral bulunmaktaydı. Kraliçe, kralın ardından gelen en çok yetkiye sahip kişidir.
Hititlerde kısmen uygar bir toplum olup bireyler arasında çok fazla ayrıcalık olmayan sınıflı bir halk yapısına müteşekkildi. Ok, yay, mızrak, kalkan, balta gibi silahlar Hitit devletinin en çok kullandığı savaş aletleriydi. Tarıma çok önem veren Hitit uygarlığında daha çok bağcılık, tahıl tarımı ve hayvancılık faaliyetleri ekonomik sitem içerinde yer almaktaydı Hititler tarafından. Anadolu’da uygulanan ilk sulamalı tarım çalışmalarının varlığı bilinmektedir. Temizliğe en çok önem veren devletlerden biri olan Hititler yıkanıp temiz giysiler giyerek ibadethanelerine giderlerdi. Dönemin diğer devletleri gibi çok tanrılı bir inanca sahiptiler.
Hititler çivi yazısını Mezopotamya uygarlıklarından almışlardır. Bunu daha çok taş tabletler üzerine resim yazısı yazma sureti ile kullanmışlardır. Resim yazısı hiyeroglif yazı olarak bilinen yazıdır. Heykel ve kabartma sanatlarında da kendi dönemlerindeki devletlerle kıyaslandıklarında oldukça ilerleme kaydetmişlerdir.
Hitit İmparatorluğu’nun tarihte bilinen son hükümdarının IV. Tuthaliya’ nın oğlu II. Şuppiluliuma olduğu söylenmektedir. Bu dönemde baş gösteren yiyecek sıkıntısıyla rağmen bazı askeri başarılar göstermiştir. Ancak devleti yıkılmaktan kurtaramamıştır.
Yıkılma sebepleri hala tam olarak bilinmemektedir.