Homeros kimdir?
İlyada ve Odysseia ile herkes tarafından tanınmış olan Homeros’un hayatı hakkında açık ve kesin bilgi bulunmamaktadır. Homeros Antik Çağ Yunan destan şairidir. Homeros Antik Yunancada “köle” anlamına geliyordu. Kendisinden çok sonraları gelen Klasik Çağ yazarları tarafından Truva Savaşı sırasında yaşadığı rivayet olunmuştur. Ayrıca MÖ 8. yüzyılın ikinci yarısında yaşamış olduğu tahmin edilmektedir.
İngiliz bilim adamı George Thomson “Tarih öncesi Ege” adlı eserinde Homeros’un doğduğu yer olarak en yüksek ihtimalin Sakız Adası olduğunu belirtmiştir.Sonra ise diğer bir yüksek olasılık olan Smyrna’ya (bugünkü adıyla İzmir) vurgu yapmıştır. Ancak gerçekte Homeros isimli bir şair yaşadıysa bile bu destanları yaratan ya da derleyen tek bir ozan olmadığını düşünen araştırmacılar da bulunmaktadır. Hayatıyla ilgili bir başka söylenti ise Homeros’un kör olduğudur.
Tarihçilerin babası kabul edilen Herodotos şöyle diyor: “Hesiodos ile Homeros Yunanlıların Tanrı soylarını kurdular, yetkilerini ve işlerini ayırdılar, görünüşlerini belirttiler” ve “onlar benden dört yüzyıl önce yaşadılar”. Buradan yola çıkarak Homeros’un gerçek bir kişi olduğu söylenebilir. Atina gibi diğer Yunan devletlerinin de bir çeşit kutsal kitap gibi değerlendirdikleri Homeros destanları üzerinde çalışan Hellenistik Çağ araştırmacıları, eserle birlikte yaratıcısı üzerinde durarak birçok yaşamlar yazdılar. Homeros adı üzerinde tartışmalar devam edip gitti. Birleşilen tek nokta, Homeros’un İonialı (İzmirli) oluşudur.
Homeros, Antik Yunan’ın günümüze kadar unutulmamış, bütün çağlar boyunca bütün yazarları etkilemiş kişilerin isimlerin başında gelir. Homeros, Antik Yunanistan’da yaşamış İyonyalı bir halk ozanı olarak tarihteki yerini almıştır. Batı edebiyatının ilk büyük eserleri sayılan İlyada ve Odessa destanlarının yaratıcısı ya da derleyicisi olduğu kabul edilir.
Homeros’un destanları Klasik Çağ Yunan Edebiyatı’nı ve Mitoloji’sini derinden etkilemiş ve bütün batı edebiyatına etki etmiştir. Roma’lı şair Virgil’in Aeneid’i İrlandalı yazar James Joyce’un Ulysses’i, İngiliz yazar Shakespeare’in Troilus ve Cressida’sı, Homeros’un destanlarından derin izler taşıyan eserlerdendirler.
Antik dönem Anadolu ve Yunanistan’ında halk genel olarak İlyada ve Odysseia’yı ezbere bilir, canlı bir ansiklopedi gibi içinde taşır ve nesilden nesile aktarırdı. Askerlik, hukuk, tıp, teknoloji, din bilgilerinin tamamının kaynağı bu kitaplardı.
Homeros metinlerini çok iyi tanıyan Klasik Eskiçağlılar İlyada ve Odysseia’nın biricik yaratıcısı olduğuna kesinlikle inanıyor gibi görünmektedir. Bir ara İlyada ve Odysseia’nın iki ayrı ozanın yapıtı olduğu da ileri sürseler de geleneksel metinlere daha sonra eklenen parçaları bulmakta çok usta olan Yunan dilbilgicisi Aristarkhos bu görüşe şiddetle karşı çıkmıştır. Son zamanlarda yapılmış olan araştırmalar, bu yapıtların, çok daha geniş kökenli bir mitoloji ve kültür mirasının bireşimini gerçekleştiren tek bir ozana ait olduğunu göstermektedir. Her iki destanın kusursuzluğu bunların uzun bir geleneğin sonucu olduğunu ortaya koymuştur.
Homeros’un şiirleri, Mykenai toplumundan sitenin kuruluşunun başlangıcına kadar süren bir tarih dönemini kapsayan uçsuz bucaksız bir tablo görünümündedir. İlyada ve Odysseia bu durumda tarihsel belgeler olarak kullanılabilirler. Metinlerde, hem askerlerin yaptıkları savaşlardan; hem tunç silahlardan, hem demir işlemeden; hem kahramanlık savaşlarında, hem tanrısal hukuk üstünde temellendirilmiş olan bir iktidarla işleri yürüten krallardan ve hem de krallığın artık gerilerde kaldığı siyasal sistemlerden söz edilmektedir.
Gerçekten, İlyada ve Odysseia, farklı çağlarda ortaya çıkmış olan olayları anlatırlar ve bilhassa bu iki şiir arasında uygarlık farkları bulunmaktadır. Yaşam anlayışları, Homeros kahramanlarının bağıntıları ve tanrılarla olan ilişkileri ile aynı değildir. Truva çevresinde çarpışanların hepsinin birer kahraman olması, oldukça ilgi çekicidir. Bu açıdan İlyada, insanların insansal sorunları çözebildiklerini ve tanrıların anlaşmazlıklarım çözebilmek için de bir aracı olarak iş gördüklerini anlatan mitler topluluğu olarak görünür. İlyada’nın dizelerinde insan-tanrıların ve tanrıların çatışmaları, bir şiddet dünyası içinde gerçekleşir ve savaşmak her şeyden önce gelir.
Kuvvet, çatışmayı çözemez olduğu zaman Odysseia başlar. Tanrılar arasındaki çatışmalı ilişkilerden ötürü Odysseus, artık tanrılara dayanmaz. Onların koruduğu bir kişi ya da düşmanı olur. Ama böylece, tanrılar karşısında bir özerklik kazanır. Becerinin kahramanı olarak da insanoğluna eyleme geçme imkanı tanır.