Hubris hastalığı nedir?
Hubris, sözcük anlamı olarak aşırı gurur, kibir ve kasılma manasına gelmektedir. Sözcüğün asıl kökeni eski Yunan mitolojisine kadar gitmektedir. Eski Yunan’da kahramanın kendini beğenmişliği, küstahlığı, kibirli haline ve hırsına yenilerek yok olmasına sebep olan hastalık olarak bilinmektedir.
Hubris Sendromuna “Kibir Sendromu” da denilmektedir. Genel olarak siyasetçilerde görülen bu hastalık “tanrısal ego” olarak da bilinmektedir. İlk defa, Psikiyatrist David Owen ve Jonathan Davidson tarafından gündeme alınmış olan bu sendrom, 2010 yılında tıp dünyasının önemli dergilerinden biri olan Brain’ de yayınlanmıştır. David Owen ve Jonathan Davidson’a göre sendrom bir “güç zehirlenmesi” ve diktatörler Hubris Sendromu’na özel bir eğilim taşımaktadır. Zamanın liderlerinden Hitler, Saddam Hüseyin, Kaddafi bu isimler arasında sayabileceğimiz ilk akla gelen isimlerdir. Ayrıca bu makale de Oğul George W. Bush, Tony Blair ve Margaret Teacher bu hastalığa yakalanmış olan siyasetçiler olarak gösterilmektedir. Demokratik ülkelerde, tekrarlanmakta olan seçim zaferleri liderlerin Hubris Sendromu hastalığına yakalanma olasılığını arttırıyormuş. Bu saptamaya bakıldığında üst üste seçimlerden galip çıkmayı başaran Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu hastalığa yakalanma riski olan kişiler arasına girmektedir.
Bu hastalığa yakalanmış olanlarda; kriz dönemleri, savaşlar ve ekonomik felaketler daha fazla kibire yani hubrise yol açmaktadır. Hubris hastalığının belirtilerini şöyle sıralamak mümkündür:
1- Dünyayı gücünü göstereceği ve başarı kazanacağı bir arena olarak görme eğilimine neden olan narsist yapı
2- İmajına ve görüntüsüne aşırı derecede önem verme ve bunun için özel çalışmalar yürütme
3- Mevcut faaliyetleri ile ilgili konuşma yaparken, bir mesih gibi yücelme eğilimi taşıması
4- Görüntüsü ve ifadeleri ile orantısız bir endişe içinde olma
5- Ülkesinin çıkarlarıyla kendininkileri aynı görme
6- Konuştuğu zaman kendisini “biz” sözcüğü ile tanımlama
7- Kendi karar ve yargılarına aşırı derecede güvenme; başkalarının önerilerine veya eleştirilerine katlanamama, küçümseme, tahammülsüzlük
8- Pervasız, tezcanlı, vesveseli, huzursuz olma
9- Ddürtüsel eylemler sergileme
10- Kendisinin sadece Tarih’e ya da Tanrı’ya karşı sorumlu olduğunu düşünme; yargıya hesap verme zorunluluğundan muaf olduğuna inanma ve yargıda bu amaca yönelik düzenlemeler yapma.
11- Kendisi için öteki olan grubu açık bir şekilde hor görmesi
12- Gerçeklerden kopma eğilimi ve giderek yalnızlaşma.
13- Hubristik yetersizlik olarak nitelendirilmekte olan durumun ortaya çıkması. Bunun sebebi isei liderin kendine aşırı güvenmesi ve aldığı yanlış kararlar sonucu işlerin sarpa sarması
14- O üst iradenin yargılamasında, haklı olacağına ilişkin sarsılmaz inancının bulunması.
Yine uzmanlardan İrlandalı nöropsikolog Prof. Dr. Ian Robertson şöyle demektedir: “Güç ve başarı. Bu ikisi, insanlık tarihi boyunca beyinde değişiklik yaptığı bilinen en güçlü haplarıdır. Kaldı ki hiçbir insanın beyni, bu iki ilacın yarattığı değişikliğe karşı direnemez ve bir daha eskisi gibi kalamaz.”
Robertson, ünlü kitabında da (The Winner Effect: The Science of Success and How to Use It) şu notları düşmüştür: “Gücün beyin üzerindeki etkileri, kokain benzeri uyuşturucularla benzerlikler taşır: İkisi de beynin ödül ağında dopamin faaliyetlerini arttırarak beynin işlevini belirgin şekilde değiştirir. Bu değişiklikler aynı şekilde korteksi de etkiler ve düşünce şeklinde devasa farklılıklar yaratır.”
İnsan yakın çevresine baktığı zaman bu hastalığa yakalanmış bir çok kişi görülebilmektedir. Bilhassa bir makama sahip olmuş kişilerde aşırı kibirlenme görülmektedir. Kişiler kendilerini her şeyin hakimi olarak görmeye başlamaktadır. Sadece onların doğruları vardır ve her şey bu doğrulara göre dizayn edilmelidir.