Hurafe nedir?
Mantıksal ve gerçek ile alakası olmayan yanlış inanç ve uygulamalara hurafe adı verilmektedir. Daha çok din dışı alanlarda görülüyor olmakla beraber bir çok toplumda varlığını hala sürdürmektedir. Yahudiler ve Hristiyanlar arasında olduğu gibi Müslümanlar arasında da varlığını sürdürmektedir.
Batıl inançlar ve hurafeler çağımızın olumsuz manada gelişme göstermiş olan değerlerindendir. İlk bakışta pozitif bilimlerin göstermiş olduğu aşamaya bakıldığında bu tarz inançların tamamen ortadan kalkması gerekirken , maalesef varlığını hala etkili bir biçimde korumakta ve sürdürmektedir. Ne var ki, medyumluk, satanist hareketler, mum yakmak, bez bağlamak, kurşun dökmek, yanlış kurban adamak, çeşitli nesneleri uğursuz saymak ( 13 sayısı gibi), gibi sayısız hurafelerin ve halk inanışlarının coğrafi sınır ve kültürel farklılıklar tanımadan zamanımızda oldukça ilgi gördüğünü ve insanları çok etkilediğini görmekteyiz. Bunlardan önemli bir kısmının bir meslek haline geldiğini ve modern iletişim araçlarının bu konularda sık sık kullanıldığını görmekteyiz. İnanç boşluğu ve sağlıklı ve gerçek din anlayışındaki yoksun olmak bu tarz çalışmaları yaygınlaştırmaktadır. Hurafelere ilginin inanç zayıflığının yanı sıra bilgisizlik ve ekonomik sebeplerin de önemli rol oynadığını belirtmekte fayda var.
Hurafelerde bölgesel farklılıklar bulunmaktadır. Örneğin cahiliye devrinde Araplar arasında son derece yaygın olan bir inanış dünyanın bir başka ülkesinde bulunmuyordu. Ya da bugün Karadeniz Bölgesi’inde var olan bir inanış ülkemizin bir başka bölgesinde bulunmayabiliyor. Bütün bunların tersi bir durumla karşılaşmakta imkansız değil. Bugün var olan bir inanışa yüzyıllar öncesinde de rastlamak mümkün olabilmektedir.
Kuran-ı kerim’de ve hadislerde insanın kaderini değiştirme iddiası taşımakta olan, Allah’tan başka varlıklardan yardım alma, amacı taşıyan, insanları sağlam bilgi kaynaklarından ve sebeplerle başvurmaktan alı koyan her çeşit hurafe, batıl inanç ve uygulamalar kesin ve açık bir şekilde reddedilmiş ve yasaklanmıştır. Hz. Muhammed’in hemen bütün faaliyetlerinde hurafeler ile mücadele ettiği bilinmektedir. Sözgelimi, kehaneti ve kahinlerin eylemlerini kesinlikle hoş karşılamamış , çeşitli yöntemler kullanarak gelecekten ve bilinmeyenlerden haber verme, gizli kişilik özelliklerini ortaya koyma sanatı olan falcılığı kesin bir şekilde yasaklamıştır. O dönemlerde Araplar arasında falcılık son derece yaygındı. Cahiliye devri Arap toplumunda görülen ve kuşların adları, sesleri ve uçuşlarından uğursuz mana çıkarma, kuşların uçuş şeklini inceleyerek yorumlar yapma, ya da çakıl taşı, bakla, nohut gibi maddelerle fal bakma gibi bütün fal türleri Hz. Muhammed tarafından yasaklanmıştır.
Hz. Muhammed İslam’da uğursuzluk anlayışının bulunmadığını, uğursuzluğa inanmanın insanı şirke götüreceğini belirtmiştir. Kuşun ötmesinin ve uçmasının uğursuzluk sayılamayacağını ifade ederek, ilginç görünen olayların iyiye yorulmasını tavsiye etmiştir.
İslam öncesinde yıldızların yağdığına inanılırmış. Hz. Muhammed bunun cahiliye devri hurafesi olduğunu bunun gerçekle bağdaşmadığını belirtmiştir.. Bu dönemlerde Araplar, bir yıldızın kaymasını veya düşmesini o gün birinin doğmasına veya ölmesine işaret ettiğine inanırlardı. Hz. Muhammed bu gibi inanışların batıl olduğunu her defasında ifade etmiştir.
İslamiyetin doğduğu sırada cincilik, üflemek, düğüm atmak, fal okları, yıldıza bakmak gibi çeşitli usuller ile yaygın bir şekilde putperestliğe inanılmaktaydı. Hz. Muhammed sihir ve büyü yapılmasını büyük günahlar arasında saymıştır. Sihir yaparak imanın kaybolacağını belirtmiştir.
Batıl inanışlar ve hurafeler insanlarda inanç boşluğuna, dini yaşamın zayıflamasına, hurafelerin dini bir görevmiş gibi algılanmasına, dinin tahrifine, hayalciliğe sebep olmaktadır.