İleri yaşlarda doğum riskli midir?
Günümüzde yaşam koşullarının değişmesi nedeniyle, kadınların evliliği ve bebek sahibi olmayı sürekli olarak erteledikleri açıkça görülmektedir. Bunun en önemli sebepleri arasında önceliğin aile düzeninin sağlanmasına, kariyer yapma isteğinin olmasına, maddi açıdan önce kendini güvenceye alınma isteğinin olmasına, özgürlüğüne düşkün olmak ve kadının anne almak için manevi olarak hazırlanması gibi etkenler yer alır. Bir kadının doğurganlık açısından en uygun dönemi 18-24 yaşları arasında kabul edilmiş olsa da, ileri yaşlardaki kadınlarda gebe kalabilir ve bebek sahibi olabilir. Fakat gebeliğin ileri yaşa ertelenmesi halinde, kadında kısırlık sorunları artış göstermekte, gebeliğin oluşmasını zorlaştırmakta, gebeliğin devamında ve doğumda farklı komplikasyonlar ortaya çıkarmaktadır.
İleri yaşlarda kadının doğurganlığı
İleri yaşlarında olan kadınlar için var olan doğurganlık oranları azalma göstermektedir. Kadınlar otuzlu yaşlarında % 20 oranında gebe kalma şansına sahip iken, kırklı yaşlarla beraber % 5 oranında gebe kalma şansı elde edebilirler. Gebe kalabilmek için yardımcı üreme yöntemleri kullanılmış olsa da, 40 yaşından itibaren gebe kalma oranı azalır ve bebek anomalilerinin ortaya çıkmasında artış yaşanır. Bu tür olumsuz etkiler kadının yumurtalık rezervinin yaşla birlikte azalmasıyla ortaya çıkmaktadır. Kadınlar doğumları ve ergenlikle birlikte bu yaşa gelinceye kadar doğurganlıklarını etkilemiş olan bazı cerrahi müdahaleler geçirmiş olabilir. Çiftlerdeki kısırlık tetkiklerine normalde bir yıl içinde doğal yollardan gebelik elde edilemeyince başlanmaktadır. Fakat kadın 40 yaşın üstünde olursa, kısırlık tetkiklerine gebe kalınamayan 6 ay sonra başlanması daha uygundur.
Yaşın ilerlemesiyle birlikte kadının yumurtalıklarında olan değişimler
Yumurtlamanın olması ve adet düzeni beyinde bulunan hipotalamus ve hipofiz bezinde salgılanan FSH ve LH gibi hormonlar sayesinde düzenlenmektedir. Kadınların çoğu ilk adet gördükleri zaman 300.000 yumurta hücresine sahip olurlar. Her ay görmüş oldukları adet döneminde bir tane yumurta olgunlaşmış olsa da, bu dönem içinde 500-1000 adet yumurta hücresi kullanılmaktadır. Menopoz dönemine yaklaşıldığında, kadında kalan sadece birkaç bin yumurta hücresidir. Bu kalan yumurtalar ise hormonlara gereken cevabı veremezler. Hormonlarında kandaki düzeylerini arttırıp, buna cevap vermesi gibi bir süreç yaşanır. Adet döneminin üçüncü gününde FSH değerleri ölçülüp yükseklik belirlendiği takdirde, bu yumurta hücresinde bulunan kalitesiz bir durumun varlığını göstermektedir. Yumurtalıkların salgıladığı progesteron ve östrojen seviyelerinde oldukça belirgin bir düşüş ortaya çıkar. Adetlerin devam etme süresi kısalır ve yumurtlama gerçekleşmediğinden adetlerin zamanında sekmeler başlar.
Yaşla beraber yumurta hücresinde olan değişiklikler
Yaşı ilerleyen bir kadının yumurta hücresinin kalitesinde düşme olmaktadır. Bu durum yumurtanın sperm tarafından döllenme oranını düşüren etkenlerin başında gelir. İleri yaşlarında doğum yapan kadınlarda bebeklerinin down sendromu gibi anomaliler görülme oranını oldukça fazladır. Bu yüzden bu grupta bulunan kadınların hamileliği yüksek risk grubunda değerlendirilmektedir. 40 yaşını aşan kadınlarda gebe kalma şansı azalma gösterirken, yumurta hücrelerinin kalitesinin düşmesi nedeniyle kromozomal sorunlar yaşanır. Tüp bebek tedavisiyle yapılan tedavilerde bile aynı sonuçlar alınır. Yaşla beraber yumurta kalitesinin bozulmasını engelleyebilecek bir şey bulunmaz.