İlkokul öğretmeni nasıl olmalıdır?
Bebeklikten itibaren her insan önce bilinçsiz olarak daha sonra ise bilinçli bir şekilde öğrenmeye başlar. Öğrenmenin en hızlı ve kapsamlı olduğu yıllar çocukluk yıllarıdır. Bu dönemde öncelikle aile ortamında hayata ve kendine dair pek çok veri toplayan çocuk, daha sonra öğrendiklerini toplum içinde geliştirir ve nihayetinde okul hayatıyla birlikte bilgilerine yeni bir şekil verir. Okul, çocuğun gerekli bilgilerle bir müfredat dahilinde buluşturulduğu yani eğitildiği yerdir. Bu eğitim sürecini başlatan kişi de tabii ki ilkokul öğretmenidir.
İlkokul öğretmeni çocuğun bir şeyler öğrenmek adına annesinden, babasından, büyüklerinden sonra en sık gördüğü ve birlikte en çok vakit geçirdiği ilk yabancı yetişkindir. Bu nedenle de her insanın hayatında ayrı bir öneme sahiptir.
İlkokul öğretmeninin tavrı, yaklaşımı çocuğun üzerinde negatif veya pozitif yönde büyük etkiler yaratabildiğinden “ilkokul öğretmeni nasıl olmalıdır?” sorusu üzerinde durmak oldukça anlamlıdır.
İlkokul öğretmeni öncelikle her çocuğu kendi özeli içinde değerlendirebilme yetisine ve onunla yetenekleri doğrultusunda sağlıklı bir iletişim kurabilme becerisine sahip olmalıdır. Bu işi, kendi kişisel hırsları doğrultusunda yapan öğretmenlerin çocuklar tarafından benimsenmediği, kabul görmediği ve çocukların öz gelişimlerinin önünde bir engel gibi durdukları bilinen bir gerçektir.
İlkokul öğretmeni bazı çocukların fende, bazı çocukların sosyal bilimlerde, bazı çocukların sanat dallarında ve bazı çocukların matematikte üstün olduğunu görebilmeli ve her birine yeteneğiyle öne çıkma imkanı sunabilmelidir. Hepsine aynıymış gibi muamele etmekten ve sanata meyilli bir çocuktan matematikte harikalar yaratmasını beklemek gibi gerçeklikten kopuk bir duruma düşmekten sakınmalıdır.
İşini kendi kişisel hırslarının gerçekleşmesine değil, çocukların çeşitli bilgiler ışığında kendini tanımasına ve anlamasına yarayan bir araç olarak görmeli ve vazifesinin hakkını vermelidir. Bunu yapamıyorsa, öyleyse bu işi yapmamalıdır.
İlkokul öğretmeni geleceğin bireylerini yetiştiren kişidir. Bunun aksi düşünülemez.
Çocuk eğitmek üzere eğitim almış ve profesyonel olarak bu işi yapan bir yetişkin olarak çocukça ve sorumsuzca davranma hakkına sahip olmadığını daima kendine hatırlatmalı ve sınıfındaki her öğrencinin kendini, yaratılışındaki üstün yanlarla tanımasına ve yaşamasına fırsat vermeyi şaşmaz bir görev bilinciyle gerçekleştirebilmelidir.