İnsülin hormonu nedir?
İnsülin hormonu vücutta karbonhidrat özüştürmesinin düzenlenmesini glukagonla beraber yerine getiren, polipeptit yapıda ve moleküler ağırlığı 5,8 kDa olan bir hormondur. Vücutta pankreas hormonal salgı birimlerinden Langerhans adacıklarında salgılanmış olan insülin hormonu, kan şekerini düşüren etkiye sahiptir. Aynı zamanda vücutta yağ ve protein mekanizmaları üstünde etkili olan insülinin miktarındaki değişim, vücutta önemli değişimlere sebep olur. İnsülin hormonunun vücutta tam olarak yok olması Tip 1 diyabet hastalığına, az olması veya insülin direncinin olması halinde Tip 2 diyabet hastalığına sebep olur. İnsülin endüstriyel olarak üretilip, Tip 1 ve Tip 2 diyabet tedavisi sırasında vücuda dışarıdan verilir. Özellikle Tip 2 diyabet hastalarında insülinin düzenli olarak verilmesi gerekir. Langerhans adacıklarında insülin dışında başka hormonlarda salgılanır. Bu hormonların biri olan glukagon, vücutta herhangi bir sebepten dolayı kan şekeri düştüğü zaman, kan şekeri değerinin yükseltilmesi için devreye girer. İnsülin tedavisinde hipoglisemi kan şekeri düşüklüğü bulunan kişilerin acil tedavi edilmesi sırasında kullanılan glukagon hormonu, tıp alanında ilaç olarak kullanılmaktadır.
İnsülin hormonunun çalışması nasıl olur?
Moleküler ağırlığı 5,8 kDa, 51 amino asitli bir polipeptit yani protein hormonu olan insülin hormonu, beta hücresinin ilk kez 84 amino asitli tek zincir şeklinde ön hormon olan proinsülin oluşturması ile başlar. Daha sonra beta hücresi bölümlerin birisinde proinsülini işler. Bu arada insülin kullanılmaya hazır şekle getirilir. Hazır hale gelmiş olan insülin hormonu, gıdalar alınmaya başlandığı zaman, kandaki şeker seviyesinin yükselmemesi ve kana hızla karışması için hücre zarının yakınında paketlenmiş şekilde bekletilir.
Kanda glikoz seviyesi yükselince, glikoz beta hücresine daha hızlı girecektir. Beta hücresinde olan bir enzim hücre içerisinde daha önce hazırlanan adenozin trifosfattan bir fospatı alıp, hücre içine giren karbon atomunu bağlar. Bu kimyasal reaksiyonun sonunda, bir glikoz, 6 fosfat molekülü ve adenosin difosfat molekülü meydana gelmektedir. Bunun etkisiyle hücre içinde bulunan adenozin trifosfat azalmış olur.
Hücrede potasyum seviyesi, dışardan daha yüksek olduğundan, hücre mebranı elektriksel şekilde polarize olmaktadır. Hücre içinde bulunan potasyumun yüksek olmasının sebebi, hücre zarında olan potasyum kanalının adenozin trifosfat nedeniyle çalışamaz duruma gelmesindendir. Glikozun fosforilasyon olması, hücredeki enerji kaynağı adenozin trifosfat seviyesinin azalması yüzünden, potasyum kanalı çalışır duruma gelir. Bu sayede potasyum hücrenin dışına atılmaya başlar. Bu hücre içinde olan potasyum seviyesini azaltacaktır. Zarın depolarize olması nedeniyle kalsiyum kanalı açılır. Kalsiyumun hücre içine girmesiyle, hücrenin içinde olan kalsiyum oranı artış gösterir. Kalsiyum miktarındaki artış, paketlenmiş şekilde bekleyen insülini hücre zarına doğru itecek bir unsurdur. Bu etkiyle insülin kan damarlarından vücudun her bölümüne ulaşır ve metabolizmayı etkilemeye başlar.
İnsülin hormonu neden önemlidir?
İnsülin kanda serbest bir şekilde dolaşan şekerin hücrenin içine girmesini sağlayan bir hormondur. Bu etkiyle kanda şeker seviyesi düzenlenir ve kişiye yaşam enerjisi sağlanmış olur. Tüketilen yiyeceklerin enerji olarak kullanılabilmesi için, vücutta yeteri oranda insülinin bulunması ve insülinin etkili olması gerekir. Diyabet hastalarında pankreas insülini yeteri miktarda üretemez ya da üretilmiş olan insülin vücutta gerektiği gibi kullanılamaz. Bu durumlarda kan şekeri seviyesinin yükselmesi etkisi görülür. Bu sorunlarda insülinin vücuda dışarıdan verilmesi gerekir.