İş hukukunun temel ilkeleri nelerdir?
İş hukukuna egemen olan ilkeler; “işçinin korunması ve yardım, işçinin kişiliğinin tanınması,
işçilerin yönetime katılmaları, bireyselliğin toplu hukuka dönüşmesi, toplu iş hukukunda tarafların özerkliği, nisbi emredici hukuk kuralları, “işçi lehine yorum “olarak sıralanır. Bunların içerisinde yer alan ve genel itibariyle daha çok kabul gören işçinin korunması ve işçi yararına yorum ilkesidir.
İşçiyi koruma ilkesi, işçinin çalışma yaşamını, hukuki nitelikteki düzenlemelerle korunması anlamını taşımaktadır. İşçiler işverenlerine hukuki, teknik ve ekonomik anlamda bağlı olarak işlerini yerine getirirler. Hayatlarını daim etmeleri için, bakmakla yükümlü oldukları kişilerin ihtiyaçlarını gidermek için, ücret gelirlerine ihtiyaçları vardır. Bu bağımlılık, işverenler açısından bir üstünlük kazandırır. Bu üstünlüğün, işçiler üzerinde her daim bir baskı haline gelme olasılığı vardır. Kanunlarımız, iş hukukunu düzenlerken, bu ihtimalleri göz önünde bulundurarak, işçi statüsünde çalışanların bu özellikleri göz önüne alınmaktadır.
Yargı süreci boyunca, yeterince açık olmayan hukuk kurullarının, verilen hükmün özüne ve sözüne aykırı sonuç doğurmadan, işçi lehine yorumlanmasına, “işçi yararına yorum” ilkesi denilmektedir. Örnek verecek olursak, ülkemizde asgari ücretler bu ilke çerçevesinde verilmekte ve Yargıtay tarafından da onanmaktadır.
İş hukuku; işçi statüsünü altında çalışanları ve işverenler arasındaki iş ilişkilerini belirler.18.yy.ın sonlarında İngiltere’de başlayan ve daha sonra sanayi devrimi ile tüm dünya ülkelerine yayılan koşullar altında doğmuştur. Ülkeler, iş ilişkilerini ve yaşamını, özel olarak düzenleyen hukuk kurallarını hazırlayarak, yürürlüğe koymak zorunda kalmışlardır. Osmanlı imparatorluğunun çöküşü zamanında, içinde bulunduğu olumsuz koşullardan dolayı, Cumhuriyet dönemine kadar gelişme yaşanmamıştır. Cumhuriyet sonrası ise, devletin iş hukukundaki ilk müdahalesi, Ereğli ve Zonguldak kömür madenlerinde çalışan maden işçilerinin, işgücü sağlığı ve güvenliği yönünden koruma altına alınmasını öngören kanunlarla başlamaktadır.
İş Hukuku, önceden özel hukuk dalı olarak kabuk edilmişse de, daha sonra kamu hukukunun alt dalı olarak görünmeye başlamıştır. Ancak günümüzde iş Hukuku, özel ve kamu hukukunun ortak dalı olan “karma”da, özel hukukla kamu hukuku arasında yer alan “bağımsız” veya “kendine özgü” bir hukuk dalı olarak da kabul edilmektedir. İş Hukuku, bağımlı çalışanlardan, sadece işçi tarafından göz önüne alır ve işverenle olan ilişkisini düzenler. Ülkemizde 4857sayılı iş Kanunu, kendi hükümlerinde belirtilen istisnaları haricinde, tüm işyerlerine, işveren ve işveren vekillerine, faaliyetlerine bakılmaksızın tüm işçilere aynı orantıda uygulanır.