İshak Paşa Sarayı nerededir?
Bölgeye hakim güç olan zengin ve kudret sahibi kişiler halk üzerinde hayranlık, düşmanları üzerinde ise korku oluşturmak için gösterişli saraylar inşa ederek burada yaşamışlardır. Son derece önemli bir konuma sahip olan İshak Paşa Sarayı da görkemi ile, İran, Hindistan veya Kafkaslara seyahat eden seyyahların dikkatini çekmiş ve seyahatnamelerin de yapının durumu hakkında çeşitli bilgiler verilmiştir.
İshak Paşa Sarayı bir çok kez Ruslar tarafından işgal edilmiş ve büyük zarara uğratılmıştır. Doğubayazıt’ın 1828 yılında Ruslar tarafından ilk kez saldırıya uğraması sonucunda Rusların şehri boşaltmasını gerektiren anlaşmayla sonuçlanması ile geri çekilen Rusların sarayda bulunan her türlü kıymetli eşyaları yağmaladığı blinmektedir. Haremin Altın kaplamalı kapıları da Ruslar tarafından sökülerek Moskova’ya götürülmüştür. Ayrıca sarayda bulunan kütüphane Ruslar tarafından yağmalandığı ve çok sayıda kitabın Moskova ve St Petersburg müzelerine götürüldüğü bilinmektedir.
Günümüze kadar ayakta kalmayı başaran, Doğu Anadolu’nun en uç noktasındaki muhteşem saray, sanat tarihçilerin, arkeologların ve mimarların dikkatini çekmiştir. Saray, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğünün 5.6.1963 tarih ve 2014 sayılı kararı ile korunması gerekli eser kapsamına alınarak, 1980 yılından itibaren kesintilerle restore edilmeye başlamıştır.
İshak Paşa Sarayı, saraydan öte bir külliye olma özelliğine sahiptir. İstanbul Topkapı Sarayı’ndan sonra son dönemlerde yapılmış olan sarayların en ünlüsüdür.
Ağrı’nın Doğubeyazıt İlçesi’nin 5 km. doğusunda, bir dağın yamacındaki tepe üzerine kurulmuş olan Saray, Osmanlı İmparatorluğu’nun Lale Devrindeki son büyük anıt yapısıdır. 18. asır Osmanlı mimarisinin en seçkin örneklerinden olduğu kadar, sanat tarihi yönünden de büyük bir değer olarak kabul edilmektedir. Sarayın Harem Dairesi Takkapı kitabesine göre yapılış tarihi Hicri 1199, Miladî takvime göre ise 1784 yılıdır.
Saray binası, kayalık ve sert bir yerde yapılmıştır. Eski Beyazıt şehrinin merkezinde olmasına rağmen, bu yapının üç tarafı dik ve meyillidir. Yalnızca doğu tarafında oldukça uygun bir düzlük bulunmaktadır. Sarayın giriş kapısı doğudadır. Aynı zamanda en dar cephesi yine burasıdır.
Saray, kalelerin özelliğini kaybetmeye başladığı ve ateşli silahların kullanıldığı bir zamanda yapıldığından dolayı, doğu yönünde bulunan tepelere karşı müdafaası oldukça zayıftır. Cümle kapısı sarayın müdafaa bakımından en zayıf noktasıdır. Cümle kapısı bölümü, İstanbul ve Anadolu’da kurulan saraylarınkinden çok farklı olmayıp, taş işçiliği ve oymacılığı yönünden muntazamdır.
Türklere özgü tarihi saray örneklerini incelediğimizde bugün ülkemizde bunların pek az sayıda kaldığını görmekteyiz. Bu saraylardan biri de İshak Paşa Sarayı ve Külliyesi’dir.
İshak Paşa Sarayı şu mimari bölümlerden meyoluşmaktadır:
1- Dış cephe
2- Birinci ve ikinci avlu
3- Cami binası
4- Takkapılar
5- Selamlık dairesi
6- Türbe binası
7- Aşevi (Darüzziyafe)
8- Hamam
9- Harem dairesi odaları
10- Merasim ve eğlence salonu
11- Cephanelik ve erzak odaları
12- Fırın
13- Zindan
14- İç mimariden bazı bölümler (kapılar, pencereler, dolaplar, şerbetlikler, şömineler vs.)
İshak Paşa Sarayı Osmanlı, Fars ve Selçuklu uygarlığının mimari üslubunu barındıran özellikte bir saraydır. 1685 yılında Cildıroğullarından II. İshak Paşa ile Çolak Abdi Paşa tarafından yaptırılan saraya, 1784 yılında son şekil verilmiştir. Yapı yaklaşık olarak 115×50 m. Ölçülerine sahip bir alan üzerinde kurulmuştur.
Saray iki avlu ve bu avluda bulunan yapılar topluluğundan oluşmaktadır. Birinci avluda yapılmış olan bazı yapılar yıkılmıştır. Dört bir tarafı yapılarla çevrili olan ikinci avlu dikdörtgen planlıdır. Giriş tarafına göre sağ tarafta selamlık ve onun arkasında haremlik yer almaktadır. Bunların neticesinde cami ve türbe bulunmaktadır. Türbe Selçuklu kümbet mimarisi üslubunda inşa edilmiştir. Saray bölümü iki kattan meydana gelmektedir. Taş duvarlardaki boşluklar bütün yapının merkezi bir ısıtma sistemine sahip bulunduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Divan salonu 20×3 m. boyutlarındadır. Duvarları ve tabanı taştandır. Duvarları Türk hat sanatının örnekleriyle, sülüsle yazılmış ayet ve beyitler ile süslüdür. Burada bulunan “İshak meram üzere kerem kıldı cihanı-Bin yüz doksan dokuz buna oldu tarih” beyitinden sarayın miladî 1784 yılında tamamlandığı anlaşılmaktadır. Sarayın ikinci avlusunda yer alan türbe, kesme taştan yapılmıştır. Bu sekizgen türbe, Selçuklu türbe mimarisi geleneğinin tipik bir örneği olan kümbet şeklinde olup iki katlıdır. Duvarları ise geometrik motifler ile süslüdür. Bu türbede Çolak Abdi Paşa, İshak Paşa ve yakınları yatmaktadır.