İsot biberin faydaları nelerdir?
Halk arasında isot olarak bilinen kırmızı acı biber, severek tüketilen bir bitkidir. Kırmızı acı biberin anavatanının Meksika olduğu söylenir. Azteklerin yedi bin yıl öncesinden bulunan yazılı belgelerinde, bundan söz edilmesi, bu görüşü destekler. Kırmızı acı biberin Avrupa’ya gelişi 15. yüzyılın sonlarında, kıta ülkelerine ve Osmanlı topraklarına yayılmasıysa 16 yüzyılda olmuştur. Kırmızı acı biberin en fazla tüketildiğin ülkelerden olan Hindistan’a ise, 17. yüzyılda Portekizliler tarafından getirilmiştir. Hint ve Meksika mutfağında oldukça sık kullanılan kırmızı acı biber, ülkemizde en çok Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde hem yetiştirilir ve tüketilir. Kırmızı bibere acılık veren maddenin ne olduğu insanlar tarafından her zaman merak konusudur. Bu maddeyi E. Hogyes, 1878’de acı hissi veren kapsaisin maddesini biberden ayırt etmiş ve kapsaisinin ağız ve mide salgılarının artmasına neden olduğunu bulmuştur.
Kapsaisin, günümüzde bilinen en acı maddelerdendir. Bunun on yedi milyonda birlik çözeltisi bile, insana acı hissini uyandırır. Kapsaisin, soğuğa ve sıcağa karşı dayanıklı olduğundan, biberin pişme ya da dondurulmasında aktivitesini yitirmez. Kapsaisin aşırı oranda alınırsa zehirleme özelliği bulunan bir maddedir. Fakat öldürücü tesiri için, çok yüksek miktarda alınması gerekir. Bir insanın tüketebileceği biber miktarı, biberin toksik etkisinin çok altındadır. Kapsaisinin tahriş edici özelliğiyle hazırlanan bazı spreyler, bazı ülkelerde sokak ve park hayvanlarını insanlardan uzaklaştırmak için kullanılır. Kapsaisinin tahriş etkisinin midede herhangi bir hastalığa neden olup olmadığı, bunun en fazla tüketildiği ülkelerden olan Meksika’da araştırılmış ve biberin tüketilmesiyle mide kanseri riski arasında bir bağlantının olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Kapsaisinin tesiri, sinir liflerinde iletimin engellenmesiyle olur. İnsan vücuduna dağılan sinir uçları, çevreden alınan uyarıları merkezi sinir sistemine iletmektedirler. Uyarıların merkezi sinir sistemine taşınmasında etkili olan maddelerden birisi “P maddesi” adındaki moleküldür. Kapsaisin ise, bu maddeye bağlanabilen bir maddedir. Bağlanmayla oluşan P maddesi kapsaisin kompleksi, uyarıların sinirler üzerinden iletimine engel olur.
Kapsaisin klinik çalışmalarda daha çok ağrılı hastalıkların tedavisi için kullanılır. Bu konuda yapılan 13 klinik çalışmanın sonuçlarına göre, kapsaisinin, sedef hastalığı, diyabetik nöropati, osteoartrit, herpes sonrası nevralji ile çeşitli ameliyatlardan sonra olan ağrılı durumlarda etkili olduğu görülmüştür. Kapsaisinin etkileri bunun baş ağrılarının tedavisinde kullanılmasının mümkün olduğunu düşündürtmektedir. Kapsaisin preparatlarının kullanım alanlarından birisi de nörojenik mesane hastalıklarıdır. Bu hastalıklar, idrar kesesi ve sinir sistemi arasındaki normal iletişimin bozulmasından kaynaklanmaktadır. Genellikle omurilik yaralanmaları yüzünden ortaya çıkan hastalıklarda sıkça idrara gidilmesi, tuvalete yetişememe ve idrar kaçırma gibi etkiler görülmektedir.