Jön Türkler kimdir?
19. asırda Osmanlı Devleti’nde meşrutiyet yönetimini kurmayı hedefleyen hareketi ortaya çıkan aydınlara verilen isimdir. Genç Türk anlamına gelen bu deyim 19. asırda Avrupa’da mutlakiyetçi rejimlere karşı mücadele etmekte olan örgütlere takılan “genç” sıfatından ileri gelmektedir. Daha sonraları dünyanın çeşitli ülkelerinde benzer amaçlar doğrultusunda çalışan gruplar da Jön Türkler olarak anılmışlardır.
Jön Türk deyimi ilk olarak Paris’te gönüllü sürgün olarak yaşayan Mısırlı Fazıl Paşa tarafından kullanılmıştır. Yurtdışına kaçan Osmanlı Devleti Aydınlarını koruması altına alan, onlara ekonomik destek veren Mustafa Fazıl Paşa’nın meşrutiyet yanlısı harekete batı kamuoyunun dikkatini çekmek amacı ile 1867 yılında Fransızca olarak yayımladığı bir yazıda kullandığı bu deyim giderek yaygınlık kazanmıştır.
İlk Jön Türkler, Tanzimat döneminde yapılan reformları yeterli bulmayan, padişahın mutlak yetkisinin anayasa ile sınırlandırılmasını isteyen meşrutiyet yanlısı aydınlardır. 1865 yılında Yeni Osmanlılar Cemiyeti ismi ile gizli bir dernek kuran bu aydınlar, ilk başta önemli bir varlık gösterememişlerdir. Ama 1867 yılında Mustafa fazıl Paşa’nın çağrısı üzerine Paris’e kaçan Ziya Paşa, Namık Kemal, ve Ali Suavi’nin başı çektiği bir grup orada çıkarmış oldukları yayın organları ile etkili bir muhalefete girişmişlerdir. Jön Türkler’in sayıları arttıkça aralarında görüş ayrılıkları ortaya çımaya başladı ve bir bölümü meşrutiyet isteklerinin başlıca engelleyicisi olarak gördükleri sadrazam Ali Paşa’nın ölümü üzerine 1871 yılında yeniden yurda dönmüşlerdir. Ama Abdülaziz’in giderek artan baskıcı yönetimi sadece Aydınlar arasında değil yüksek devlet görevlileri ile ulema arasında da tepkiye sebep olmuştur. Midhat Paşa’nın öncülüğünü yapmış olduğu bir grup yüksek devlet görevlisi 1876 yılında Abdülaziz’i tahttan indirmiştir. Meşrutiyeti ilan etme sözü almış oldukları V. Murad’ı padişah yapan Midhat paşa ve arkadaşları Jön Türkler ile de işbirliği yapma yoluna gitmişlerdir. V. Murad’ın hastalığından dolayı kısa süren Padişahlığını yine meşrutiyeti kuracağına söz verdiği için başa getirilen II. Abdülhamit izlemiştir. Ziya paşa, Namık kemal gibi Jön Türkler’in önde gelen isimlerinin katkısı ile hazırlanan ilk Osmanlı anayasası kanuni esasi 23 Aralık 1876 yılında ilan edilmiştir. Ve ilk Osmanlı parlamentosu da 19 Mart 1977 yılında toplanmıştır. Bu gelişmeler Jön Türkler’in amaçlarına ulaştıklarını açıkça göstermektedir. Ancak ne var ki II. Abdülhamit’in 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı’nı bahane ederek kapatması, anayasayı askıya alması, aydınları sürgüne göndermesi yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur.
Birinci Jön Türk hareketi olarak da anılmış olan ve II. Abdülhamit’in baskıcı yönetimini yerleştirmesi ile son bulan hareketin içinde yer alanlar bu yeni dönemde fazla bir etkinlik gösterememişlerdir. Yalnızca Ali Suavi 1878 yılında küçük br grup ile Çırağan Sarayı’nı basarak V. Murad’ı yeniden tahta çıkartmak istediyse de bu girişim Ali Suavi’nin ölümü ile sonuçlanmıştır. Aynı amaç ile örgütlenmeye çalışan başka gruplarda yakalanmışlardır. II. Abdülhamit’in gittikçe artan baskıcı yönetimine bir süre herhangi bir tepkide bulunulmamıştır. Daha sonraki yıllarda 1889 yılında Askeri Tıbbiye’de okuyan bir grup gencin kurmuş olduğu İttihad-ı Osmani cemiyeti Yeni Jön Türk hareketinin başlangıcı olmuştur. 1895 yılından sonra yurtdışına kayan Jön Türk hareketi daha geniş bir kesimi kucaklamıştır. Bunların eylemleri neticesinde 1908 yılında II.Meşrutiyet ilan edilmiştir.
İkini Jön Türk hareketi adı verilen dönemin sonunda Jön Türkler’in en güçlü örgütü olan İttihat ve Terakki başa geçmiştir. Ancak Jön Türk yönetimi Birinci Dünya Savaşı’nda alınan ağır yenilgiden sonra son bulmuştur.