Kalenderilik nedir?

Kalenderiye sözcüğü Farsça, rind, laubali, kayıtsız, dünya ile bağını koparmış, Allah’a yönelmiş anlamlara gelir. Dünya malını önemsemeyen, gösterişi sevmeyen kimselere günümüz Türkçesinde de “kalender” denilmektedir. Kalenderiye tarikatının, kimin kurduğu kesinlikle bilinmiyor.
kalenderilik
Moğol İstilası’nın Anadolu’nun siyasi, sosyal, dini ve tasavvufi hayatının şekillenmesinde önemli bir rolü vardır. Anadolu, Moğollardan kaçan kesif Türkmen nüfusunun, çeşitli Şiî ve Sünnî inanca mensup olan sufi derviş ve şeyhlerin göç alanı haline gelmiştir. XIII. Yüzyılda Anadoluda Yesevîlik, Haydarîlik, Vefaîlik ve Kalenderilik gibi birçok tarikat ve sufi çevrenin yer aldığı ve bu sufi çevrelerin birbirleriyle kaynaştığı görülmektedir.
Bu durumun asıl nedeni Babaî İsyanı sonrasında Selçukluların gücünü yitirmesi ile Anadolu’da hüküm sürecek ve Anadolu’yu kontrol edebilecek güçlü bir merkezi siyasi otoritenin olmayışı idi. Selçuklular sonrası Anadolu’daki parçalanmış yapı ve ortaya çıkan uç beylikleri, tasavvufi çevreler ve tarikatlar için elverişli bir zemin oluşturmuştur. Bu çevreler, kendi inançlarını yaşama ve yayma imkanı buldular. Kalenderiler de bu sufi inanç grupları ve tarikatları gibi, Anadolu’da geniş bir sahaya yayıldılar.

Kalenderilik, ilk defa X. yüzyılda Orta Asya ve İran’da, Horasan Melametiliğinden kaynaklanan, henüz teşkilatlanmamış büyük bir sufilik akımı olarak ortaya çıkmıştır. XII. yüzyılın sonlarında Cemaleddin-i Savi adlı İranlı bir sufinin gayreti sonucunda teşkilatlanmış ve Kalenderiyye ya da Cavlakiyye adıyla Orta Doğu’da ve Orta Asya’da heterodoks bir tarikat olarak yayılmıştır.

Kalenderilik bir sufilik akımı olup Hinduizm, Budizm ve Maniheizm gibi eski Asya dinlerinden fazlasıyla etkilenmiştir. Kalenderilik, İslam öncesi eski Türk inançlarının ve sosyal yaşantısının bir yansımasıdır. Kaynaklar XIII. yüzyılda Anadolu’da görülen Yesevilik, Haydarilik ve Vefailik; Kalenderi sufiliğin farklı isimler altında teşkilatlanmasından başka bir şey olmadığını belirtmektedirler. Bu sufi akımlar Kalenderiliğin içinden çıkmış ve onun alt kolları olarak kabul edilmektedir. Kalenderi dervişleri de Moğol İstilası’ndan sonra Türkistan, Buhara, Harezm, Irak ve İran’dan Anadolu’ya göç etmişlerdir. Kalenderi dervişlerinin Anadolu’ya ilk girişlerinin de bu istila ile olduğu kabul edilmektedir.

Kalenderiler, genel olarak meczup tabiatlı kişilerdir. Usturayla kazınmış, saçsız, kaşsız, sakalsız ve bazen bıyıksız başları; postlarıyla örtülmüş yarı çıplak vücutları ve taşıdıkları nefir, nacak, asa, keşkül gibi ilginç aksesuarlarıyla bütün dikkatleri üzerlerine çekerlerdi. Toplumda genel kabul görmüş kurallara aykırı davranışları vardı. Kalenderilerin, muhalif inanç ve görüşlerinden dolayı, merkezi yönetimlerden uzak durmak için kırsalda ve taşrada seyahat etmeleri, onların diğer tarikatlara göre halkla daha fazla temas ve yakın ilişkide olmalarını sağlamıştır.
Kalenderilerin kural dışı yaşayış tarzları kentlilerin tepkisini çekip dışlanmalarına neden olduğu gibi, sebep oldukları düzeni bozucu hareket ve olaylardan dolayı da kendilerini sık sık siyasi otorite ile karşı karşıya getiriyordu Kalenderilerin Anadolu’da karıştıkları ilk dini-siyasi hareket “Babailer İsyanı” idi. Baba İshak, Amasya civarında bir mağarada veli hayatı geçirmekte ve Anadolu’nun muhtelif sahalarındaki Türkmenler arasında kendi savunduğu inancı yaymış ve ardından isyanı başlatmıştır. Malatya, Tokat ve Amasya gibi önemli şehirleri ele geçirmişlerdir. Ancak daha sonra bu isyan zor da olsa bastırılmıştır.

Kalenderiler XVI. yüzyılın sonlarına kadar Osmanlı döneminde de bazı ayaklanmalara katılmışlardır. Torlak Kemal ve Börklüce Mustafa isimli Kalenderi şeyhleri Manisa ve Aydın yöresinde isyan etmişlerdir. 1416 yılında Şeyh Bedrettin yönetiminde Rumeli’de yeniden isyan başlatılmış ve çok geçmeden o isyan da bastırılarak, yakalanan Şeyh Bedrettin idam edilmiştir.

Kalenderiler Osmanlı ve Selçuklu Dönemi Türkiye tarihinde siyasi otorite ile en çok problem yaşayan sufi çevrelerin başında gelmektedirler. Anadolu’da görülen Şiî kökenli isyanlarda Kalenderiler bizzat yer almıştır. XVI. yüzyıldan sonra Kalenderi dervişleri ve müritleri, çeşitli tarikatların kisvesi altına girerek siyasi otoritenin baskısından kendilerini korumaya çalışmışlardır.

Bir Cevap Yazın