Kalkolitik dönem nedir?
Yazının icat edildiği tarih olan M.Ö. 3500 yılı tarihin başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Yazının icadından önceki döneme Tarih Öncesi, yazının icadından sonraki döneme ise Tarih Çağları adı verilmiştir. Kalkolotik dönemde tarih öncesi dönemdir. Prehistorik olarak da adlandırılan devirlerin birbirinden ayrılmasında yazı olmadığı için, insanların kullanmış oldukları araç ve gereçler, yaptıkları hammaddeler ve yaşa¬yış şekilleri ölçü olarak kabule dilmiştir.
Bakır Taş Çağı diğer adıyla Kalkolitik Çağ MÖ 5000-3000 yılları arasını kapsayan tarih öncesi dönemdir.
Taş aletlerin yanında bakır madeninin de kullanılmaya başlamasından dolayı Kalkolitik Çağ adı verilen bu dönemin, Geç Neolitiğin bir devamı olduğu Canhasan, Hacılar, Kuruçay gibi yerleşim yerlerindeki araştırmalardan anlaşılmaktadır. Bu çağda da, Neolitik devirde olduğu gibi, bölgesel özelliklerin hakim olduğu görülmektedir. Kalkolitik Çağ Erken, Orta ve Geç olmak üzere üç evreye ayrılmıştır. Anadolu’da günümüze kadar tanınmış olan en gelişmiş Erken Kalkolitik kültür Hacılar’dadır. Kare veya dikdörtgen planlı, taş temelli, kerpiç yapılar genel olarak düz damlıdırlar. Evlerin arasındaki dar sokaklar ve yerleşmenin etrafını çevreleyen kerpiç koruma duvarları Hacılar’ın bir kent olduğunu göstermektedir. Bitişik düzene sahip olan evlere geniş avludan açılan kapılardan girilmiştir. Evlerdeki geniş bölümlerde bir kutsal alan, işlik, kuyu ve çanak çömlek atölyeleri bulunmaktadır.
Geç Kalkolitik dönemin Batı Anadolu’daki en önemli yerleşme yerlerinden biri de Beycesultan’dır. Denizli’ye bağlı Çivril İlçesinin 5 km. güneydoğusunda bulunan bu yerleşim yerinde tespit edilen 40 yapı katından XL – XX’nin Geç Kalkolitik Çağa ait olduğu anlaşılmıştır.
İç Anadolu’nun kuzey kesiminde bugüne kadar karşılaşılmış olan en eski yerleşim Geç Kalkolitik Çağa aittir. Bu yerleşim yerlerinden Alişar ve Alacahöyük buluntuları müzede sergilenmektedir. Yozgat’ın 67 km. güneydoğusunda bulunan Alişar’da yapılmış olan kazılarda 19 – 12 M katları ile Çorum’un, Alaca ilçesinin Höyük köyünde bulunan Alacahöyük’te yapılmış olan kazılarda 15 – 9. katlarının Geç Kalkolitik Çağın sonuna ait olduğu anlaşılmıştır.
Yapılar kazılar Kalkolitik Çağ’da Anadolu’da ölü gömme adetlerinin bölgelere göre değişiklik gösterdiğini göstermektedir. Ölüler yerleşim yerinin içine ya da yerleşim yeri dışına toprak, küp veya taş sanduka biçimli mezarlara gömülmüşler, yanlarına ölü hediyesi olarak çanak, çömlek, süs eşyası ve silahları bırakılmıştır.
Karaman’ın 13 km. kuzeydoğusunda bulunan ve Kalkolitik Çağ yerleşim yeri olan Canhasan’da bu çağın üç evresi tespit edilmiştir. İç Anadolu’yu Akdeniz’e bağlamasından dolayı, bu bölgeler arasındaki ticari ve kültürel bağlantıyı sağlayan bir yerleşim yeri özelliğine sahiptir.
İleri üretici dönem olarak Erken Kalkolitik dönem taş aletlerin yanı sıra bakırın da kullanılmaya başlandığı dönemdir. Bu dönemde özgün desenli kapların üretildiği saptanmıştır. Erken Kalkolitik’te nüfus artışıyla birlikte yerleşim yeri sayısında da artış olduğu görülmektedir. Bu dönemin önemli yerleşim yerleri arasında Hacılar Höyük, Yümüktepe, Can Hasan Höyüğü, Kuruçay Höyüğü, Köşk Höyük, Tülintepe Höyüğü, Kurban Höyük, Norşuntepe, Korucutepe, Samsat ve Tilkitepe yer almaktadır. Doğu Anadolu’da, yer alan Arslantepe (Eski Malatya) yerel kalkolitik kültürlerin anlaşılması ve doğru tanınması açısından oldukça çok önemlidir. Arslantepe ve Hacınebi (Şanlıurfa) gibi yerlerde yapılan kazılardan elde edilen sonuçlar bölgede bir kentleşmenin başladığı fikrini kökünden yıkmıştır.
İkinci evresi olan geç kalkolitik dönem MÖ 4. bine tarihlenmektedir. Anadolu bu dönemde Boğazlar üzerinden gelen göçlere sahne olmuştur. Bundan dolayı nüfus artmış ve yeni yerleşim yerleri ortaya çıkmıştır. Anadolu kültüründe değişimler yaşanmıştır. Bu evrede yalnızca bebekler ev içlerine gömülmüştür. Yetişkinler ise yerleşim yeri dışına gömülmüştür. Halk tarım ve hayvancılıkla uğraşmış zaman zaman avcılık ve balıkçılık da yapmıştır. Maden ticareti oldukça yaygınlaştırılmıştır.