Kanuni para ve faiz borçları nelerdir?
Para borçları; ekonomik açıdan para, malların değiş-tokuş edilmesinde aracılık eden, zorunlu bir ödeme aracıdır. Para borcu, kendine özgü niteliği olan cins borcudur. Her devletin, sahip olduğu egemenlik hakkının doğal bir yansıması olarak, para borcuna ilişkin olarak genel kabul görmüş kural “konusu para olan borç, ülke parası ile ödenir. ”dir. Ülke parası dışında başka bir para birimi ile ödeme yapılması kararlaştırılmış ise, sözleşmede “aynen ifa” ibaresi yok ise, o günkü rayiç bedelden, ülke parası ile ödenebilir.
Taraflar sözleşmelerine, para dışında satın alma gücüne eş değer kayıtlar koyabilirler. Bunlardan birisi altın değer kayıtları ile olabilir.
Birden çok para borcu bulunan kişi, ödeme günü hangi borcunu ödeyeceğini alacaklıya bildirmemişse, yapılan ödeme, alacaklının makbuzdaki yazan ödemesi için yapılmış sayılır. Kanunen geçerli bir açıklama veya makbuzda belirtilen bir not olmadıkça yapılan ödeme, günü gelecek borç için yapılmış sayılır. Günü gelecek birden çok borç var ise, borçluya karşı ilk olarak takip edilecek borç için yapıldığı kabul edilir.
Faiz borçları; hukuki yönden alacağın semeresi, ekonomik yönden borçlanılmış sermayesinin geliri olarak tanımlanır. Diğer bir değişle,” konusu bir miktar paranın ödenmesinden ibaret olan borçlarda, alacaklının bu paradan mahrum kaldığı süreye ve belirli bir orana bağlı gerçekleşen bir karşılık” olarak tanımlanır.
Faiz alacağı, asıl alacaktan( anapara) ayrı ve ona bağlı olan bir alacaktır. Faiz, para borcunun doğal bir sonucu olmakla birlikte, para borçlarının otomatik sonucu değildir. Yani para borcu olduğu her durumda faiz borcu da mutlaka doğmaz. Faiz, alacaklının talebi ile doğar. Alacaklı, borçludan sözleşme ile kararlaştırdıkları oran üzerinden faiz talebinde bulunmuşsa buna Akdi Faiz; sözleşmede kararlaştırılmış bir faiz oranı yoksa ve tamamen yasalara orantılı olarak hesaplanırsa da buna Yasal Faiz denir.
Anapara faizi, paranın kullandırıldığı veya ifanın vadeye bağlandığı taksitli satış sözleşmelerinde vade farkı adı altında, karşılıklı iki taraf iradesine dayanan ve belirli bir para tutarına, paradan mahrum kalınan süre boyunca ödemesi kararlaştırılan karşılıktır. Anapara faizinin, temerrüde düşmeden ödenmesi gerekir.
Anapara faizinin konusu sadece para olabilir. Anapara faizini kural olarak taraflar serbest olarak belirleyebilir. Ancak, sözleşmeden belirlenen yıllık faiz oranı, yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre belirlenen yasal faiz oranının %50 fazlasını aşamaz.
Anapara faizini ödemekte temerrüde düşen borçlu, icra takibine girişildiği veya dava açıldığı günden başlayarak, temerrüt faizini ödemekle yükümlü olur. Temerrüt faizi, bir miktar paranın ödenmesinde sıkıntıya düşen borçlunun, alacaklıya geçmiş günler için ödemesi gereken faizdir.
Temerrüt sadece para borçlarında değil, konusu haksız fiil ve sebepsiz zenginleşme olan borç ilişkilerinde de geçerlidir. Taraflar temerrüt faiz oranlarını karşılıklı olarak serbestçe kararlaştırabilir. Yalnız, belirleyecekleri faiz oranı, mevzuata göre belirlenen faiz oranlarından %100 ünü geçemez. Temerrüt faizi sözleşmede belirtilmemişse, borcunun doğduğu andan itibaren, geçerlilik kazanabilir.
Temerrüt faizine ayrıca temerrüt faizi işletilemez.