Katarakt ameliyatı nasıl yapılır?

Katarakt ameliyatı, görmeye yarayan göz merceğinin saydamlığını yitirdiği anlarda yapılan cerrahi işleme verilen isimdir. Genellikle orta yaş hastalığı olarak kabul edilse de, yeni doğanlarda, şeker hastalarında, kortizonlu ilaçları uzun süre kullananlarda ve göze alınacak travmalarda yaşanabilecek olan katarakt sorunu, ameliyat yapılarak tedavi edilmelidir. Tedavi edilmediği takdirde kalıcı körlüğe kadar gidebilecek bu hastalık, doktorlar tarafından kontrol altına alınmalıdır. Başka türlü tedavi olanağı bulunmayan hastalık, iğne ve narkoz kullanılmadan  ameliyat edilmektedir.

Katarakt ameliyatı nasıl yapılır?

Gerçekleştirilen ameliyatlar hastanede yatmayı gerektirmez. Ameliyattan bir saat kadar önce hastanede hazır bulunmanız yeterlidir. Öncelikle göz bebeğini büyümesi, enfeksiyonlardan korunması ve ağrının engellenebilmesi için göze bir takım damlalar damlatılır. Özel durumlar oluşması dışında göze herhangi bir iğne yapılmamaktadır. Heyecanlı olan hastalar için koldan yatıştırıcı özellikte iğne yapılabilir. Hastayı rahatlatmak için yapılacak olan iğne, hastanın uyanık kalmasına engel teşkil etmez. Hastanın hareketsiz bir şekilde mikroskop ışığına bakarak yapıldığı ameliyatlarda, konuşma gibi ihtiyacı olan hastalara yardımcı olunarak işlem tamamlanır. 15 – 20 dakika kadar sürecek ameliyattan sonra gözü bir koruyucu  ile kapatarak, ertesi gün kontrole

katarakt

gelmek koşuluyla hasta evine gönderilir. Günümüzde yapılan katarakt ameliyatları mikroinsizyon yöntemi kullanılarak yapılmaktadır. Rahat geçen ameliyatın sonunda, hastanın yeniden görme yeteneğine kavuşması bu yöntemin başarısını daha iyi gösterecektir. Bu yöntemde fakoemülsifikasyon ve göz içine mercek yerleştirilmesi bölümleri bulunmaktadır. Ameliyat edilecek göze 2,65 mm genişliğinde tünel şeklinde bir kesi atılarak, işleme başlanır. Bu kesi yeri ameliyattan sonra göz içi basıncının yardımıyla kapanacağından herhangi bir dikişe gerek kalmadan ameliyat tamamlanmış olur. Daha sonra kataraktın bulunduğu gözdeki lenste yuvarlak şekilli bir açıklık yaratılır. Milimetrenin binde biri inceliğinde olan bu zarda çalışırken oldukça dikkatli olmak gereklidir. Göz içindeki dokuları korumak için, viskoelastik adında bala benzeyen koruyucu bir madde kullanılmaktadır. Fakoemülsifikasyon safhasında ultrasonik titreşimler yardımıyla kataraktlı olan lens parçalanarak emilir. Gözün orta kısmında bulunan sert çekirdek, fakoyla alınarak, etrafında bulunan yumuşak dokular aktif emilme ile temizlenir. Gözün bu bölgesinde sadece suni merceğin yerleştirileceği arka kapsül kalır. Akrilikten imal edilmiş olan suni mercek ikiye katlanarak 2,65 mm çapındaki delikten gözün içerisine yerleştirilir. Suni merceğin çapı ise, 6,00 mm kadardır. Merceğin optik adı verilen kısmı, bizim kendi merceğimize denk gelir. Suni merceği sabit tutmak için,  2 adet bacak kapsülün kenarlarına dayandırılarak sabitlenir. Bu aşamadan sonra lens hiç bir şekilde gözdeki başka bir dokuyla temas etmemektedir. Artık uygulanan katarak ameliyatı sona ermiştir. Şeffaf bir bantla örtülen gözün, mutlaka ertesi gün kontrol edilmesi gerekir. Aynı gün başlanacak olan ilaç tedavisi yaklaşık olarak 1 ay kadar sürecektir. Bu sürede gözün ovuşturulmaması, banyoda duş alırken dikkat edilmesi gerekir. Hasta 2-3 gün sonra normal yaşamına dönebilir. Ameliyattan sonra gözlük takan hastaların bile gözlüğe ihtiyaçları kalmadığı gibi, daha net, daha canlı  bir görüntü gördükleri bilinmektedir.

Katarakt ameliyatının riskleri nelerdir?

Başarılı cerrahi yöntemler arasında olsa da, bazı koşullarda komplikasyonlar oluşabilir. Hafif iltihapların yanı sıra gözün kaybedilmesine kadar gidebilecek ciddi sorunlar yaşanabilir. Olabilecek göz içi kanamalar, uzun süre sonra görülen retina dekolmanı hastaların yeniden bu ameliyatı olmasına sebep olabilir. Göz kapağı kısıtlığı, göz içi basıncının yükselmesi ve kornea ödemi gibi önemsiz sorunların yaşandığı bilinmektedir. Merceğin arka kısmında bulunan zarın zamanla kalınlaşması halinde bulanıklık gelişirse laser yöntemi ile tedavi edilir. Katarakt ameliyatı geçirenlerin % 5  inde yaşanan bu sorunlar, tıbbi gelişmelerin olmasıyla giderek azalmaktadır.

Bir Cevap Yazın