Keçecizade Mehmet Fuat Paşa kimdir?
Osmanlı sadrazamı olan Keçecizâde Fuad Paşa 1814 yılında İstanbul’da doğdu. Babası şâir Keçecizâde Mehmed İzzet Efendi, annesi ise Hibetullah Hanımdır. Çocuk yaşta ilim öğrenmeye başladı. Keçeçizade Fuad, daha sonra sultan II. Mahmud’un Galata Sarayı’nda kurduğu Mekteb-i tıbbiye-i şâhâne-i askeriyyeye girdi. Burada tüm dersler Fransızca verildiğinden, dolayı bu dili mükemmel şekilde öğrendi.
Keçeçizade Fuad, 22 yaşında Tıbbiyeyi hekim yüzbaşı rütbesiyle bitirdikten sonra, kapdân-ı derya Çengeloğlu Tâhir Paşa’nın maiyyetinde alay tabîbi olarak Trablusgarb’a gitti. Bir süre burada tabiplik yaptıktan sonra İstanbul’a geri dönüp, Tophane ve Bahriye askerlerine doktorluk yaptı. Keçeçizade Fuad, Paris ve Londra elçiliklerinde bulunduğu esnarada İskoç masonlarının etkisinde kalarak masonluğu benimseyen Mustafa Reşîd Paşa’nın dikkatini çekti. Onun teşvikiyle, siyasete atıldı. 1837 yılında Bâb-ı ali tercüme kaleminde görev aldı. 1838 yılında Umûr-i Nâfia meclisi ikinci kâtipliğine, 1839 yılında Bâb-ı âlî mütercim-i evvelliğine atandı. 1840 yılında Londra sefâreti başkâtipliğine getirilen Keçeçizade Fuad, burada kaldığı sırada Osmanlı Devleti’nin yıkılmasına yönelik Avrupâî fikirlerin etkisinde kaldı ve üç yıl kadar sonra tekrar İstanbul’a döndü.
1843 yılında Madrid, bir yıl sonra da Lizbon muvakkat elçiliklerine tayin edildi. 1845 yılında Safvet Efendi’nin hariciye kitabetine nakledilmesi sırasında Dîvân-ı hümâyûn tercümanlığına getirildi. 1846 yılında rütbe-i ûlâ, sınıf-ı sânî rütbesi verildi. 1847 yılında Dîvân-ı hümâyûn âmedciliğine tâyin dildi. Keçeçizade Fuad, Londra’dan dönüşünde 1844’de İspanya ortaelçisi oldu ve “rütbe-i sâniye” nişanı aldı. 1847 yılında, Dîvân-ı Hümâyun tercümanlığına ve âmedciliğine tayin edildi. Ancak bütün Avrupa’da çıkan ve hızla yayılan milliyetçi ayaklanmalar sebebiyle, Rus ordusu Eflak’a girince 1848’de Bükreş’e gönderildi. Orada, Ruslarla iyi ilişkiler kurmaya çalıştı. 1850 yılında Babıâli tarafından bâlâ rütbesiyle Sadaret müsteşarlığına tayin edildi. İstanbul’a dönünce kendisine mükâfat olarak imtiyaz nişanı verildi. Bir süre Bursa’da kalan Fuad Efendi, Cevdet Efendi (Paşa) ile birlikte Kavâid-i Osmaniye (Osmanlıca Kuralları) adlı gramer kitabını yazdı; Şirket-i Hayriye’nin tüzük tasarısını yazdı. Bursa’dan dönüşünde, o sırada kurulan Encümen-i Dâniş’e, Sadaret Müsteşarı sıfatıyla üye olarak atandı. Sadrazam Reşid Paşa tarafından 1852 yılında Mısır’a gönderildi. Üç buçuk ay boyunca burada Mısır’ın 60 000 kese olan yıllık vergisini 80 000 keseye yükseltti. Dönüşünde Keçeçizade Fuad, Hariciye Nazırlığına getirildi. Bu sırada, Mukaddes Makamlar meselesi büyük tartışmalara neden olmuştu. Ruslar, Keçeçizade Fuad Efendi’nin bu konuda Fransızların tarafını tuttuğunu öne sürmüşlerdi. Prens Mençikof, bu konuyu görüşmek için İstanbul’a geldi. Doğrudan sadrazamı ziyaret etti. Bu tutumu usule aykırı bulan Fuad Efendi, nazırlıktan istifa etti. Babıâli, Mençikof’un isteklerini geri çevirdi ve 1853 yılında Rusya’ya savaş açtı. Yanya üzerine yürüyen Yunan çete kuvvetlerini bastırma görevi,1854’de Fuad Efendi’ye verildi. İstanbul’a dönüşünden sonra, Meclis-i Âlî-i Tanzimat reisliği de verilerek, vezirlik rütbesi ile Hariciye Nazırlığına getirildi ve 1856’da bu görevinden ayrıldı. Keçeçizade Fuad, daha sonra Meclis-i Âlî’ye memur edildi; ertesi yılın ağustos ayında ikinci defa Meclis-i Âlî-i Tanzimat reisliğine tayin edildi.Ve çok geçmeden de Hariciye Nazırlığına atandı. Paris Kongresine, Hariciye Nazırlığı da uhdesinde bırakılarak, murahhas tayin edildi.
Fuad Paşa, 1860 yılında, Cebel-i Lübnan’da Marunîler ile Dürzîler arasında çıkan anlaşmazlığın çözümlenmesi için Beyrut’a gitti, Şam’daki karışıklıkları şiddet kullanarak bastırdı. Suçlu Dürzî reislerinin teslim olmaları, Fuad Paşa’nın, Fransızlara karşı, durumunu daha da güçlendirdi, onların müdahalesini önledi.
Fuad Paşa Suriye’de iken, Sultan Abdülmecid vefat etti, tahta Abdülaziz geçti. Yeni padişah, Meclis-i Vâlâ ile Meclis-i Âlî-i Tazimat’ı birleştirerek, reisliğine Fuad Paşa’yı getirdi. Keçeçizade Fuad, dördüncü defa Hariciye Nazırlığına ve ardından da sadrazamlığa tayin edildi. Fuad Paşa, bir buçuk yıl kaldığı Suriye’den ayrılarak İstanbul’a döndü. Milliyetçilik fikirlerinin Rumeli’de yayılması nedeniyle gittikçe ağırlaşan siyasî durumu da ileri sürerek,1863’de sadaretten istifa etti. Bir süre sonra, padişahın ısrarı üzerine Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye reisliğini kabul etti.
Âlî Paşa’nın sadarete gelmesi üzerine, beşinci kez 1867 yılında Hariciye Nazırı oldu. Sultan Abdülazîz Han’ın Avrupa seyahatine hâriciye nâzırı olarak katıldı. Dönüşte sadâret kâim-i makâmlığı vazifesi de verildi. Seyahatten dönüşte Yakacık’a giderek Yûsuf Kâmil Paşa’nın köşkünde istirahat etti. O sırada Bâyezîd’de inşâ ettirmekte olduğu konağın, mâliye dâiresi olarak kullanılması üzerine, kâim-i makâmlıktan ve hâriciye nezâretinden istifa etti. Keçeçizade Fuad, Kalp hastalığı sebebiyle, bu seyahatten yorgun ve hasta döndü, doktorların tavsiyesine uyarak kışı geçirmek üzere gittiği Nice’te 12 Şubat 1869 tarihinde öldü. Cenazesi İstanbul’a getirilerek, Peykhane sokağındaki türbesine gömüldü.