Kellik kader midir?
Erkeklerin en yoğun yaşadığı estetik kaygı saçlarının dökülmesi, yani kel olmaktır. Kellik; insanlarda saç kayıplarının yaşanması nedeniyle görülen kısmen ya da tamamen saçsızlık halidir. Bu saçsızlık hali sıklıkla başın üst kısmında olmakla birlikte, başın yan taraflarında da olabilmektedir.
Normal koşullarda saçlar iki ila altı yıl süresince büyürler. Ortalama olarak ayda 1 cm uzayan saçların %90′ını bu uzama süresine katılır, geri kalan %10′u ise dökülür. Bu oranda dökülme olağandır.
Kelliğin nedenleri çok değişken olabilmektedir. Genelde gözlemlenen nedenler şu şekildedir:
- Yaşlanma
- Aşırı stres
- Androjenik hormonlara (erkeklik hormonlarına) uzun süre maruz kalmak
- Saç kozmetiği ürünleri
- Demir, çinko eksiklikleri
- Kansızlık (Anemi)
- Genetik alt yapı
- Ateşli hastalıklar
- Beslenme yetersizlikleri
- Yanma
- Travmatik kazalar
- Bazı ilaçlar
Kellik bu nedenlerden biri, birkaçı nedeniyle ya da bir başka neden ile meydana gelebilmektedir. Geçmişte bu sorunun giderilmesinde, ki aslında bunun fizyolojik açıdan bir sorun olmadığı sadece estetik bir kaygı olduğunu belirtmek isteriz, çok fazla seçenek bulunmamakta idi. Gelişen teknolojilerin de desteği ile bu alandaki taleplerin karşılanmasına yönelik birçok yöntem uygulamada karşımıza çıkmaya başlamıştır.
Kelliğin giderilmesine yönelik tedavi seçeneklerini şu şekilde sıralayabiliriz:
- İlaç tedavisi: Minoxidil etken maddesini içeren ilaçlar ile küçülen saç kökleri kuvvetlendirilerek büyümeleri temin edilir. Minoxidil solüsyon formu ile saçlı bölgeye sürülerek uygulanmaktadır. Aslında bu grup ilaçlar önce damar genişletmek amaçlı kullanılan ilaçlardı. İlaçların yan etki olarak kıllanma yaptığı gözlemlenince kellik tedavisinde deneme yapılması kararı alınmıştır. İlaç tedavisinde kullanılan bir başka etken madde ise tretinoindir. Akne tedavisinde kullanılmakta iken saçlanma yapma etkisi nedeni ile kellik tedavisinde de kullanılmaya başlamıştır. Bu etken maddelerin dışında spironolakton, ketokonazol, vb. birçok ilaç daha kellik tedavisinde kullanılmaktadır.
- Cerrahi tedavi: 1822 yılında Diefenbach tarafından yapılan ilk saç naklinden itibaren saçsızlığın giderilmesinde cerrahi yöntemler de kullanılmaya başlamıştır. Cerrahi yöntemlerin içerikleri değişebilmektedir. Saçsız derinin altındaki saçlanma potansiyeli olan derinin cerrahi operasyonla ilerletilmesi; saçlı bölgenin derisinin genişletilmesi gibi farklı teknikler ile saçlanma sağlanmaktadır. Kellik tedavisinde cerrahi yöntem denildiğinde ilk akla gelen, halk arasında “saç ekilmesi” olarak bilinen, “scalp redüksiyonu” yöntemidir. Estetik bir cerrahi operasyon olan scalp redüksiyon saçlı bölgenin genişletilmesi, saçsız bölgenin daraltılması şeklinde özetlenebilecek bir yöntemdir.
- Cerrahi olmayan saç ekleme: Peruk, tepe saçı, saç protezi gibi isimlerle oluşturulan yapay saç desteklerinin uygulanması ile kellik giderilebilmektedir. Bu alanda farklı yöntemler söz konusudur; kişinin var olan saçına yapılan eklemeler, direkt olarak saçı kafa derisine yapıştırmak gibi seçeneklerden endikasyona uygun olan tercih edilmektedir.
- Doğal tedavi: Çinko ve demir eksikliğinden kaynaklı kellikte bu elementlerin vücuttaki oranını artırıcı beslenme şekilleri ve destek tedavileri ile kellik giderilebilmektedir. Bazı bitkilerin de bu alanda etkili olduğu tezi ile piyasaya birçok bitkisel ürün de sürülmekle beraber bu ürünlerin etkilerinin olmadığını ısrarla belirtmekte olan uzmanlar mevcuttur.
Sonuç olarak denebilir ki; kellik kader değildir. Bu tedavi şekillerinden biri mutlaka çözüm olacaktır. Ancak, unutulmamalıdır ki yaşla birlikte gelen kellik doğanın insan üstündeki yansımasıdır. Bu nedenle insanlar kendilerini kellik de dahil tüm doğal halleri ile de sevebilmelidirler.