Kentsel sorunlar nedir?
Çağımız artık kentsel devrimlerin yaşandığı bir çağ haline geldi. Çünkü 1950’li yıllardan bu yan geçen yaklaşık 64 yıllık bir zaman zarfı içinde şehir nüfusu katlanarak artmaya devam etmiştir. Göçler sebebi ile ülkemizin gelişmiş bölgelerinde kent nüfusu 3-4 katına kadar çıkmıştır. Sanayileşmenin şehirlerde yoğunlaşması ile birlikte köylerden şehirlere hızlı bir nüfus akımı olmaktadır. Bu da köylerin ihtiyaçları tam anlamı ile karşılayamadığı anlamına gelmektedir.
Sadece 60 yıllık bir süre içinde gelişmekte olan dünyanın nüfusu tam 10 kart artış göstermiştir. 1920 yılında bu nüfus 100 milyon iken 1980 yılındaki verilere bakıldığında 1 milyara kadar yaklaşmıştır. Aynı zamanda kırsal nüfus da iki katına kadar çıkmıştır. İkinci Dünya savaşı başlarken her sekiz insandan biri şehirde hayatını sürdürürken, her yüz insandan biride nüfusu bir milyonu aşan yerlerde hayatını idame ettiriyordu. 1960’ lı yıllarda her beş insandan biri kentsel bölgelerde yaşamaktaydı. 1980’li yıllara gelindiğinde her üç insandan biri kentte yamaktaydı.
Günümüz dünyasında gelişmekte olan ülkelerde kentler hayal edilemeyecek kadar büyümüş durumda ve bu büyümenin hızı da tarihte eşine rastlanmayacak düzeydeki bir artıştır.
Hızlı bir biçimde büyümekte olan şehirlerin nüfusuna yeteri kadar toprak, konut, hizmet ve imkanlar ile birlikte sağlık hizmetleri içilebilir temiz su, ulaşım imkanları, okul temin etmek son derece zorlaşmıştır. Bu duruma rağmen kentlerde alt yapısı, elektriği, suyu olmayan gece kondular, kent merkezleri çevresini bir ağ gibi sarmıştır. Bu durum kentsel dokunun bozulmasına sebep olmuştur.
Seçimlerin yaklaştığı bu günlerde basit birer vaatten öteye gidemeyen çözümler sunulduğunu görmekteyiz. Günümüzde sorunlara temel çözümler üretmek yerine, yapay çözümler bulunmaya çalışılmaktadır. Kent içi hava kirliliğini önlemek amacı ile yapılan yüksek fabrika bacaları sadece yapay çözümlerdir. Kesin bir çözüm ancak bu fabrikaların şehir merkezi dışına çıkılmasıyla mümkündür. Yüksek bacalar kirliliği önleyememekte sadece başka alanlara taşımaktadır. Fabrika dumanlarının sebep olduğu kirlilik asit yağmurları halinde ormanları, bitkileri, toprakları ve gölleri olumsuz yönde etkilemektedir. Ayrıca atmosferde oluşan kirlilik insan sağlığı açısından büyük tehlike arz etmektedir.
En büyük sorunlardan biride sanayi atıklarıdır. Dünyadaki tehlikeli atıkların % 90’ı sanayileşmiş ülkelerden kaynaklanmaktadır. Bu atıklar hastanelerden ve özellikle kimyasal maddeler üretmekte olan fabrikalardan kaynaklanmaktadır. Tehlikeli atık kaynakları daha çok şehirlere yakın yerlerde bulunmaktadır. İnsanların bunlardan korunması için sağlık örgütleri başta olmak üzere herkesin mücadele etmesi gerekir.
Motorlu taşıtlar şehirlerin artık birer parçası haline gelmiştir. Ancak bu taşıtların faydalarının yanı sıra bir çok zararları da mevcuttur. Daha sıkı egzoz kontrolleri yapılmasında fayda vardır. Elektrikli araçların hızlı bir şekilde yayılması ileride bu sorunu kısmen de olsa çözecek gibi görünüyor.
Ülkemizdeki köylerden kente göçü önlemek için alınması gereken ilk tedbir şehirdeki medeni olanakların köye taşınmasıdır. Ayrıca toprağı olmayan köylere toprak temin edilmesi gerekir. Böylece herkes kendi kendine yetebilecek bir duruma gelir ve göç etme ihtiyacı duymaz.
Kentlerin plansız ve kontrolsüz bir biçimde büyümesi diğer büyük bir sorundur. Bunun önüne geçmek için uzun vadeli imar planlarının bir an önce yapılması gerekmektedir. Şehirler bazen verimli araziler üzerinde yayılma imkanı bulmaktadırlar. Tarım arazilerinin korunması ülkenin geleceği açısından çok önemlidir.