Kişilik bölünmesi nedir?
Kişilik bölünmesi, psikolojide dissosiyatif kişilik bozukluğu olarak tanımlanır. Psikolojik rahatsızlıkların temelinde stres, maddi ve manevi değerler, duygusal travmalar gibi etkenler yatar. Çaresiz bir hale düşen kişiler, bir çıkış noktası bulabilmek için bunalım içine girebiliyor ve kişilik sapmaları olabiliyor. Kişilik bölünmesi son yıllarda kişileri etkileyen sorunlar arasındadır. Kendisini çevre, bellek, kimlik ve algı gibi duyguların dengesinin bozulmasıyla gösterir. Özellikle geçirilmiş travmalar rahatsızlığın oluşmasında etkilidir. Çocukluk döneminde yaşanan travmalar da, kişilik bölünmesinin oluşmasını sağlar. Hastalar için bir kişilikten, diğer bir kişiliğe geçiş olarak tanımlanan rahatsızlık, genç kızlara yapılmış olan cinsel istismar sonucunda daha fazla ortaya çıkar.
Kişilik bölünmesi nasıl yaşanır?
Bu kişilik bozukluğu bulunan kişi, birden çok karaktere bürünüp kendini belli eder. Bu geçişler döneminde diğer kişilik karakterini unuttuğu için, o kişiliği hatırlayamaz. Kötü olay yaşamış olan kişiler, ani bir geçiş sonrasında neşeli bir karaktere bürünüp yaşadığı kötü deneyimin hepsini unutur. Bu kişilik bozukluğu dissosiyatif amnezi, dissosiyatif füğ, dissosiyatif kimlik bozukluğu, depersonalizasyon bozukluk ve tanımlanamayan dissosiyatif bozukluk olarak bölümlere ayrılır.
- Dissosiyatif amnezi: Bu bozukluk sırasında hasta yaşamının bir bölümünü ya da tamamını unutur. Bazı durumlarda ise, olayların bir kısmını hatırlayamaz. Beyinde meydana gelen organik bozukluklar bunun zeminini hazırlamakta ve kişiden kişiye değişimler gösterir. Yaşanmış travmatik ve stresli olaylar buna neden olabilir.
- Dissosiyatif füğ: Bu nadir görülen bir bozukluk türdür. Hastalar bütün kimlik bilgilerini, yaşamıyla alakalı olan her şeyi, evini bile unutabilir. Ailesini ve geçmişini hatırlamadıkları gibi, farklı bir kimliğe girerler. Hastaların iyileşmesi kendiliğinden uzun sürede ya da kısa sürede olmaktadır. Hastalar iyileştiğinde içine büründükleri kimliği ve yaşadıklarını unutmaktadır.
- Dissosiyatif kimlik bozukluğu: Hasta bu durumda farklı kimlikleri bir arada yaşar. Hastalarda görülen kimlik sayıları 5-10 arasında değişiklik gösterir. Kişiler karakterden karaktere ani geçişler yapmaktadır. Bu geçişte kişiler yaşadığı kimlikleri hatırlayamaz.
- Depersonalizasyon bozukluğu: Burada hastalar kendi kimliğinden, bedeninden ve duygularından ayrılmaktadır. Kendini sanki dışarıdan izliyormuş gibi hisseder.
- Tanımlanamayan dissosiyatif bozukluk: Bu durum kişilerde zorlanma sonucunda yaşanır. Hastanın beyninin yıkaması, değişime zorlanması, ikna yöntemleri bunun yaşanmasına neden olabilir.
Kişilik bölünmesi belirtileri nedir?
Bu kişilik bozukluğunun en belirgin olarak bayılma ve ağrılar görülür. Ayrıca depresyon gibi ruhsal bozukluklarda hastalarda sık görülmektedir. Hastalar depresyon ve diğer psikolojik sorunların tedavisine olumlu yanıt vermez. Üzüntü durumu, mutsuzluk kişilerin gösterdiği reaksiyonlar arasındadır. Davranış bozuklukları, öfke nöbetleri, sinirli olmak, sosyal ortamlarda gösterilen uyumsuzluk, intihar, bedensel yakınmalar sıkça belirtilere eşlik edebilir. Bu hastalar şizofren gibi olmasa bile, kendi kafasından sesler duyabilir ve bu seslerle iletişime geçmek ister. Çocuklarda ve gençlerde bu daha sık görülür. Kimliğini oturtamamış olan kişiler bu dönemde yaşadıkları travmalarla kişilik bölünmesini yaşayabilir. Bunun yanında uyuşturucu kullanan, anne ve babasından ilgi göremeyen, ailesi boşanmış olan çocuklarda bu sıkça yaşanır. Kişiler genellikle eşyaların gelişini ve bulunduğu yere kendisinin nasıl geldiğini hatırlamaz. Özellikle önce eşine şiddet gösteren kişiler sonra eşini seven ve okşayan kişiler bunun etkisindedir. Bulundukları ortamda şiddet gösterisi yapıp, sonradan bir şey olmamış gibi davranan, mutlu olduklarını gösteren kişilerde bunu yaşar. Hastalar ilişkilerinde sürekli değişimler yaşar. Kişilerin aniden gülmesi, üzülmesi, ağlaması ve agresif olması gibi davranışlar kişilik bölünmesi yüzünden oluşur.
Kişilik bölünmesinin tedavisi nasıl yapılır?
Bunun için önce hastalarda olan farklı kişilikler tespit edilmelidir. Hastanın geçmişine inip, yaşadığı travmalar ve olaylar sorgulanmalıdır. Gerektiği halde hastanın ailesinden ve yakınlarından destek alınabilir. Hastalığın kişide olan derecesine göre tedavi uygulanır. Erken aşamada ilaç tedavisi iyileşme sağlar. İlerleyen durumlarda hastalar gözlem altında tutulmak için hastaneye yatırılıp, tedavi uygulanır.