Kişilik hakları nelerdir ve nasıl korunur?
Kişilik hakları mutlak haklardan olup, kişinin maddi, manevi ve ekonomik haklarıdır. Bu haklar kişiye sıkı sıkıya bağlı ve herkese karşı ileri sürülebilir. Sadece kişiye özgüdür ve asla devredilemez. Kişilik hakkı canlı ve sağ doğumla kazanılıp, ölümle beraber ortadan kalkar.
Maddi bütünlük, kişinin bedensel anlamdaki vücut bütünlüğünü kapsar. Herkes, bedenine, sağlığına karşı olabilecek haksız saldırılara karşı dokunulmaz kalmasını talep etme hakkına sahiptir. Yazılı rıza göstererek, insan kökenli organların alınması, aşılanması veya nakil edilmesi mümkündür. Ancak yazılı rıza gösterse bile, borcunu yerine getirmesine zorlanamaz. Maddi veya manevi hak talep edilemez.
Manevi bütünlük ise; kişinin şeref, haysiyet ve isminin zedelenmesi, telefonlarının dinlenmesi, mektuplarının okunması, resminin izinsiz olarak çeşitli şekillerde reklam edilmesi gibi manevi bütünlüğe gelebilecek zararlara karşı korunma isteme hakkıyla ilgilidir. Ekonomik haklardan faydalanmak da, kişinin ekonomik hayata dilediğince katılması anlamına gelir. Kişilik hem kendine karşı, hem dışa karşı korunur. Kendine yani içe karşı korunma, sen istesen bile kazanmış olduğun hak ve fiil ehliyetlerinden vazgeçemez, özgürlüğünden alıkoyamazsın anlamını taşır. Kişiliğin dışa karşı korunması ise; kişiliğin, dıştan gelebilecek her türlü kanuna aykırı haksız saldırılara karşı koruma altına alınmasıdır. Türk Medeni Kanunu ve Türk Ceza Kanunu kişilik haklarını korumaktadır. Ayrıca Anayasamızda da güvence altına alınmıştır. Kişilik haklarını korumaya karşı davalar açılabilir. Bu davalar; Tespit Davası, Men Davası, Önleme Davası, Tazminat Davaları ve Vekâletsiz İş Görme Davasıdır. Tazminat davaları hem maddi, hem manevi tazminat davası bölümlerinden oluşur.
Tespit davasının amacı, yapılmış ve halen süren bir saldırının, mahkemece tespitini istemektir. Saldırı olmuş ya da olacak ise tespit davası açılamaz. Onun gibi durumlarda, önleme veya men davaları açılmalıdır.
Haksız saldırı dolayısıyla, kişiler birtakım zararlar görmüş olabilir. Bu zararlar maddi ya da manevi olabilir. Maddi tazminata hükmedilmesi için, sadece haksız saldırı olması yeterli değildir. Saldırının hem haksız olması, hem bunun karşılığında bir zarar doğması, emde haksız saldırıda bulunanın kusurlu olması gerekir. Maddi zarar kaybı yaşansa bile kişi, sadece manevi tazminat talebinde bulunabilir. Mesela, aile fertlerinden birinin öldürülmesinden doğan maddi kayıplar yüzünden, ailenin diğer fertleri zarar görmüşse, Ceza mahkemesinin davasının yanı sıra, haksız saldırı yapana karşı ailenin, manevi tazminatta bulunma hakları da saklıdır.
Vekâletsiz iş görme ise, saldırıda bulunan kişi, bu saldırıdan kazanç ve menfaat sağlamışsa, tüm kazanımlarını, zarar görene ödemekle yükümlü olmasını sağlayan dava çeşididir.