Kıyametin bilimsel delili var mı?
Kıyamet, her hak dinde de geleceği bildirilen evrenin ölüm, insanların da yeniden dirilecekleri zamanı ifade der. Önce evren alt üst olacak, sonra ise, hesap günü için insanlar bedenler ile beraber diriltilecektir. Dinlerin bu iddiasına, inkarcılar gülerek böyle bir saçmalığın olamayacağını, ölen insanın dirilmeyeceğini, evrenin de sonsuz olduğunu ileri sürerek karşı çıkmaları bilinen bir durumdur.
Maddecilerin evren sonsuzudur, maddenin sonu ve başlangıcı yoktur tezleri, bilimin gelişmesiyle beraber Bing-Bang teorisiyle çürütülmüş olsa da, hala bu şekilde düşünmeye kendini adayan pek çok inkarcı vardır. Kuranı Kerim ise, iki önemli konuya, yani evrenin başlangıcına ve sonuna değinen mucize kitaptır. Eğer incelense, bilim keşif etmeden önce evrenin yaratılışı ve sonunuaçıklayan ve açıklamalarının bilimin ilerlemesiyle doğruluğu ispatlanan yegane kitap olduğu anlaşılır. Zira Kuran Kerim, daha bilimsel olarak kanıtlanmadan, evrenin noktadan yaratıldığını, gaz halinde olduğunu, dinamik bir şekilde hareket ettiğini ve böylece sınırsız mı? sınırlı mı? tartışmalarına da cevap vermiştir. Hatta “zutul hubuk” yani galaksilerden ve yedi katmandan bilim daha önce keşif etmeden bahsetmiştir.
Evrenin sonuna dair bilimsel gerçek
Kuranı-ı Kerimin evrenin yaratılışıyla olan ayetlerinde bilimsel gerçeklik nasıl ortaya çıktıysa, sonuyla alakalı hakikatlerde bilimsel olarak ortaya çıkmıştır. Zira en basitinden 1986 yılında Alman Fizikçi Hemann Von tarafından ortaya atılan termodinamiğin ikinci kuralı, ısının basit anlamda soğuya doğru aktığını ifade eder. Yani bir sobanın etrafına verdiği sıcaklıkla soğuması gibi. İşte güneşin milyarda ikilik diliminin dünyaya yansımasından elde edilen nimetler, aynı zamanda güneşin sonunun da getirecek olan sıcaklıklar.
Sıcağın soğukla buluşması, entropiyi meydana getirir. Bu ısı derecesinin sıcaklığa bölünmesiyle elde edilen bir değerdir. Evrende sürekli bu değerin artmış olması, güneşin giderek yok olması anlamına geliyor. Ayrıca küresel ısınma olarak nitelendirilen yüksek ısının ve buzulların erimesini de meydana getiren temel fiziki sebeptir. Hemann Von, maddecilerin kabul ettiği evrenin sonsuzluğu kuramını bu termodinamik kuramının ikinci maddesiyle, red etmiştir. Zira evren sonsuz olsaydı, sonsuz bir zamanda evren yok olurdu.
Enerjinin bir başlangıcının ve bir de sonun olduğunu kanıtlayan bu kanun, enerjinin başıboş bir halde bırakılması halinde, yok olacağını da ortaya koyar. O zaman yine sonsuz bir enerjinin kendi başına hareket etmesi imkansız olacaktır. Buradan evreni de yaradan ve nizama koyan bir yaratıcının olduğunu anlamaktayız. Bilimsel gerçek olarak sadece bu kanun değil, Güneşin giderek “solar apeks” denilen bölgeye ulaşmaya başladığını ve burada parçalanacağını bilim söylemektedir. Bu da Kuranın söylediği ve haber verdiği bir gerçektir.