Köy enstitülerinin eğitim sistemindeki yeri nedir?
Türk eğitim sistemi özellikle son dönemlerde sürekli yapılan değişikliklerle sonu belli olmayan bir yöne doğru gitmektedir. Gerek öğretmen yetiştirme şeklimizde, gerek müfredatımızda ve gerekse öğrencileri disiplini konusunda ciddi aksaklıklar mevcuttur. Ülkemizde toplanan Milli eğitim Şuralarında sürekli tavsiyeler alınır. Ancak hiçbiri yöneticiler tarafından dikkate alınmaz. Yani şura amacına hiçbir zaman ulaşamaz. Bu sorunların yaşandığı dönemde köy enstitülerini incelemekte fayda vardır.
Köy Enstitüleri, ilkokul öğretmeni yetiştirmek üzere 17 Nisan 1940 tarihli ve 3803 sayılı yasa ile açılmış okullardır. Tamamen Türkiye’ye özgü olan bu eğitim projesini 28 Aralık 1938 tarihinde milli eğitim bakanı olan Hasan Âli Yücel milli eğitimimize kazandırmıştır. Bu proje İsmet İnönü tarafından da sonuna kadar desteklenmiştir.”Köy Enstitülerinde devletin az bir yardımı ile, öğretmen adayları, iş içinde çalışarak hem kendi barınaklarını, dersliklerini ve diğer gereksinimlerini, çalışma yerlerini yapmışlar; hem de gereken genel kültür ile meslekî bilgileri ve tarım çalışmaları yaparak köy için gerekli olan beceriyi kazanmışlardır. Bunlar, işi bilen öğretmen ve usta öğreticilerin rehberliği altında gerçekleşmiştir.” Enstitülerin ilk resmî öğretim programı 1943 yılında yayımlanmıştır.
Okullar tarıma elverişli arazisi olan köylerin yakınlarında kurulmuştur. Köy enstitülerinin amaçlarından biri de köylülerin alternatif tarım tekniklerini öğretmekti. Arıcılık bilinmeyen köylerde arıcılık, bağcılık bilinmeyen köyde bağcılık öğretiliyordu. Enstitüye atanan öğretmen gittiği köyde okul binasını köylülerin yardımıyla yapabilecek kadar inşaat bilgisi de öğreniyordu. Köy enstitüsünü bitiren bir öğretmen sadece bir ilkokul öğretmeni olmuyor aynı zamanda ziraatçılık, sağlıkçılık, duvarcılık, demircilik, terzilik, balıkçılık, arıcılık, bağcılık ve marangozluk konularını da uygulamalı olarak öğreniyordu.
Öğretmen yetiştirme açısından bu enstitüleri değerlendirdiğimizde bugüne oranla öğretmenlerin donanımlı yetiştiğini söyleyebiliriz. El becerileri geliştirilerek gittikleri yerlerde bütün halkın sorunlarına çözüm üretmeye çalışmışlardır. Özelikle Türk tarım sisteminin gelişmesinde halka öncülük etmişlerdir. Çok yönlü yetişen öğretmenler yetiştirdikleri öğrenciler ile ülke ekonomisinin gelişmesine de katkı sağlamışlardır.
Bu proje bir çok eleştiri almıştır. Hasan Ali Yücel’in başarısı, Büyük Millet Meclisi’ndeki şiddetli eleştirilere rağmen bu projeyi gerçekleştirmiştir.1946 yılında bu proje durdurulur ve sonraki yıllarda ortadan kaldırılır. Demokrat parti’nin kurulması ile Çok partili döneme girilince İnönü artık eski gücünü bulamamış ve bu desteği enstitülere verememiştir. İnönü desteğinin ortadan kalkması enstitülerin oturduğu temellerden en önemlisinin yıkılması olmuştur. Böylece proje dinamizm geliştirememiş ve kendi kendisini yürüten bir sürece dönüşememiştir. Ancak bu enstitülerin yeri bir türlü doldurulamamıştır. Enstitüler sadece bir eğitim ve öğretim yuvası değillerdi. Sadece diploma alınan kurumlar değillerdi. Bireyi hayata hazırlayan, ekonomik hayat içerisinde yer edinmesini sağlayan bir fonksiyonu yerine getirmişlerdir.