Kuloğlu kimdir?
17. yüzyılın ilk yarısına baktığımızda, sayabileceğimiz saz şairlerinin en başında şüphesiz ki Kuloğlu gelir. Kendisi 17. yüzyılın ilk asrında önemli bir üne kavuşmuş ve bu dönem içerisindeki diğer şairlere de başarılı halk şiirleriyle örnek olmuştur. Öyle ki 17. yüzyılın ikinci yarısında karşımıza çıkan ve devrin en büyük şairlerinden sayılan Aşık Ömer üzerinde dahi Kuloğlu’ndan izler görmek mümkündür. Kuloğlu hakkında elimizde detaylı bilgi olmasa da yine de bu dönem içerisinde vermiş olduğu eserlerden ve şiirlerindeki kayıtlardan onun hayatına dair bilgiler edinmek mümkündür. Öncelikli olarak 4. Murad’ın ölümü üzerine yazmış olduğu mersiyesi sayesinde onun yaşamış olduğu yüzyıl hakkında çeşitli çıkarımlarda bulunabiliyoruz. Bununla beraber Silahdar Tarihi’nde yer alan kayıtlara baktığımızda, 4. Mehmet zamanında yaşamış olan Mustafa Paşa’nın babası olduğu bilinmektedir. Asıl adı Süleyman olup kendisi Safranboluludur.
Kuloğlu eserlerinde aşk ve kahramanlık temalı şiirlerine fazlaca yer vermiştir. Bizler onun bu şiirlerini incelediğimizde görüyoruz ki kendisi ordu içerisinde de görev almış bir şairdir. Özellikle Yeniçeri Ocaklarında yetişmiş olan şairimiz donanma içerisinde de yer almıştır. Rıdvan Nafiz’in Kuloğlu’na ait bir koşmayı bulması ve incelemesi neticesinde öğreniyoruz ki Kuloğlu Cezayir’de de donanmada bulunmuş ve çeşitli seferlere katılmıştır. Yani şairimizin yalnızca saz şairi kimliği yoktur. O aynı zamanda ordu ve donanmada yer alan başarılı bir askerdir. Yine Evliya Çelebi’nin Seyahatname adlı eserindeki bilgilere bakarak da onun hakkında çok detaylı olmasa da folklor kültürümüz açısından değer taşıyan önemli bilgilere ulaşabilmekteyiz.
Kuloğlu’nun şiirlerine baktığımızda kendisinin klasik divan şiirinde mümkün olduğunca uzak durmaya çalıştığını görüyoruz. Böylece diğer şairlerin işlemiş olduğu kusurları işlememiştir. Esas saz şiirinin inceliklerine, kurallarına ve kaidelerine sadık kalmıştır. Dili son derece sade ve anlatımı da buna bağlı olarak tabiidir. Halk deyişlerine ve atasözlerine şiirlerinde yer vermiştir. Bir ordu şairi olarak, Yeniçeri Ocaklarının piri sayılan Mevlana’ya hayranlık beslemiş ve şiirlerinde tasavvufi terimlere de zaman zaman yer vermiştir. Hece vezninin başarılı örnekleri ile şiirler vererek, bu şiirlerini de saz eşliğinde söylemiştir. Bu şiirleriyle yaşadığı dönem içerisinde halkın yoğun ilgisine, sevgisine ve saygısına mazhar olmuştur.