Kutuplar nasıl keşfedildi?
İlkçağlardan bu yana insanların gerek dünyanın dönüşü, gerek şekli, gerekli bilinmeyen yerleri hakkında merakları söz konusudur. Bu meraklar insanları bilimsel keşiflere yöneltmiştir. Dünyanın şekliyle ilgili çeşitli dönemlerde birbirinden farklı kimi zaman bilimsel kimi zaman bilim dışı düşünceler halk arasında yayılmıştır.
Dünyamız iki kutup noktası arasında olup merkezinde ekvator bulunmaktadır. İnsanlar dünyanın her iki ucu hakkında ilk önceleri yeterli bilgiye sahip değillerdi. Ancak sonraki dönemlerde bu konularda çeşitli dönemlerde araştırmalar ve keşifler olmuştur. Serüvenciler Kuzey ve Güney kutbuna ulaşmak için çeşitli defalar maceralara atılmışlar ve girişimlerde bulunmuşlardır. Eğer bilim adamları olmamış olsa idi dünyanın birbirinden uzak iki bölgesine dair bilgi edinemezdik.
Arktika olarak da bilinen Kuzey kutup Bölgesi’nin merkezinde Kuzey Buz Denizi’nin donmuş suları bulunmakta idi. Güney kutbu çevresinde yer alan Antartika kıtasının büyük bir bölümü de kar ve buzla kaplı bulunuyordu.
Bazı kaşifler kutup bölgelerine kömür, altın, petrol ev başka mineraller aramak için gitmişlerdir. Ancak 16. Asır kaşiflerinin amacı çok farklıydı. Vasco da gama ve Macellan Amerika ile Afrika’nın güneyinden dolaşarak Hindistan ve baharat Adaları’na ulaşan yolu bulmuşlardı. Bunun üzerine Fransız, İngiliz ve Hollandalı tüccarlar bu karlı ticaretten pay alabilmek için daha kuzeyden bir yol aramaya başlamışlardır. Bu bilimsel araştırmalar onları kuzey kutup bölgesi denizlerine kadar götürmüştür. Bu bölgede yaşayan balinalar, ayıbalıkları ve daha başka büyük balık sürüleri bir çok balıkçı gemisini buraya çekmiştir.
Günümüzde bu bölgelere hala bilimsel amaçlarla araştırmacılar gitmektedir. İnsanların, yeryüzünün hava koşulları, iklimi, okyanus akıntıları, mıknatıslığı ve atmosferi gibi konulara dair bilgilerinin kutup bölgelerinde deneyler yapılmadığı sürece eksik kalacağı anlaşılmıştır. Kutupların keşfinde karşılaşılan en belirgin zorluk, zorlu rüzgarların daha da artırmış olduğu soğuklar olmuştur. İlk kaşifler kutup bölgelerine ulaşmak için yelkenli gemilerle yolculuk etmişler. Rüzgara karşı ya da rüzgar sız havalarda yol alabilen buharlı gemilerin kullanılması ile yolculuk kolaylaşmıştır. Ama bunlarda buzlar arasına sıkıştıkları zaman kolayca parçalanabiliyorlardı. Buzları yararak ilerleyen güçlü buzkıran gemileri ancak 19. Asrın sonunda geliştirilmiştir. Donmuş kara yada denizin üzerinde yürümek de son derece güçtü. Kaşifler kar ayakkabıları, kayaklar ve köpeklerin çekmiş olduğu kızaklar kullanmışlardır. Uçaklar, kutup bölgelerine ulaşmayı çok daha kolaylaştırmışlardır. Donmuş yüzeyde dolaşmak için traktörlerden ya da çelik paletli özel taşıtlardan yararlanılırdı.
Antartika’ da yol alabilmek için Kuzey Kutup Bölgesi’ne göre daha zordur. Bu bölge çok daha soğuktur. Ayrıca, neredeyse bütün kıta birkaç yüz metre kalınlığında yüzeyi pürüzlü ve üzerinde büyük çatlak ya da yarıklar bulunan bir buz tabakası ile kaplıymış.
Bu bölgeye giden kaşifler için giyecek ve yiyecek de büyük sorun olmuştur. Grönland ve Kuzey Kanada’da yaşayan, aşırı soğuk koşullara uyum sağlamış Eskimolar’dan çok şey öğrenilmiştir. Taze yiyecekler, daha çok sebze ve meyve yokluğu, kutup yolcularının iskorbüt hastalığına yakalanma olasılığını artırıyormuş. Bu hastalığı önleme yolları ancak son yüz yıl içinde bulunabilmiştir. Barınma ve ısınma gibi sorunlar da zaman içerisinde büyük ölçüde giderilmiştir. Teknik alandaki gelişmeler kutuplaırn keşfini kolaylaştırmış ve güvenli hale getirmiştir. Ama bu bölgelere gitmek cesaret ve dayanıklılık gerektirmektedir.