Kuyumculuk nedir?
Kuyumculuk deyince aklımıza genellikle altın gelmektedir. Özellikle düğün dönemlerinde herkesin uğrak yeri olan yerlerdir. Kuyumculuk ekonomik sektörler arasında önemli bir yere sahip olup, yatırımcılar açısından büyük önem arz etmektedir. Özellikle küreselleşen dünyada büyük iş adamları tarafından sürekli kontrol edilmektedir.
Kuyumculuğu yalnızca değerli metaller ile alaşımlarının işlenmesi olarak görmemek lazım. En başta altın ve pırlanta olmak üzere, değerli ya da değersiz, metal ve metal olmayan maddelerin ve taşların işlenerek takı veya yatırım aracı olarak kullanılmak üzere çeşitli ürünlere dönüştürülmesi sanatına kuyumculuk adı verilmektedir.
İnsanlık tarihi boyunca bazen zenginlik, bazen güzelliğin ve asaletin simgesi olarak işlenmiş olan değerli madenler, değerli ve yarı değerli taşlar sürekli kullanılmıştır. Takının tarihinin yaklaşık olarak günümüzden 30.000 yıl önceye dayandığı tahmin edilmektedir. Yani üst Paleolitik Çağ diye adlandırdığımız çağa kadar uzanmaktadır. Ancak, gerçek manasıyla kuyumculuğun, Mezopotamya’da, Mısır’da ve Anadolu’da, M.Ö. 4000 yılın sonlarına doğru başladığı uzmanlar tarafından belirtiyor.
Eski çağlardaki kuyumcu ustaları, saf altını döverek zar kadar inceltebiliyorlardı. Bu tekniğe varak ya da varak kaplama adı veriliyordu. Bu teknik Mısırlılar, Yunanlılar, Çinliler tarafından kullanılmıştı. İslam sanatında altın ve gümüş varaklar, metal ve ahşap eşyaların ile birlikte minyatürlerin renklendirilmesinde, baskı motifleri ve el yazmalarında sık sık kullanılmıştı. Varakçılık kuyumculuğun başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Ancak tarihe baktığımızda 19 . yüzyılda ekonomik şartlardan dolayı bir gerileme olduğu görülmektedir. Kuyumculuk mesleğinde bir çok teknik kullanıldığı görülmektedir. Santrifüj veya vakum, mum tekniği, kazıma tekniği, delikli süslemeler yapmak için kullanılan ajur, taneleme manasına gelen granülasyon diğer adıyla güherse, tombaklama ve mine tekniği kullanılmış olan tekniklerdir.
Anadolu’da kuyumculuk ve kullanılan aletlerle ilgili önemli bilgiler Karun Hazinesi’nden anlaşılmaktadır. Bu hazinelerde kullanılan yöntemler çeşitli ürünlerle ortaya konmuştur. Kuyumculuk mesleğini icra eden kişiye kuyumcu adı verilmektedir.
Kuyumcu; takı tasarım ve çizimini yapar. Altın, platin, gümüş veya bunların alaşımlarını hazırlayarak kalıba döker, kalıptan çıkan ürüne çeşitli yöntemlerle şekil verir. Tıraşlama, temizleme, parlatma ve kimyasal boyalarla yüzeyleri düzeltmeye çalışır. Parçaları hasar görmüş olan takıları düzeltir. En önemlisi altın alım satımı yapar.
Kuyumcular genellikle şu alet ve malzemeleri kullanmaktadırlar: Eğeler, çekiçler, penseler, keski ve makas, heştek takımı ve zımbaları, kıl testere, oluklu demir, örs, düz demir, malafalar, mengeneler, raspa ve çelik kalemler, kaynak kabı ve çift pergel, lazer makinesi, eritme ocakları, tel için hadde, astar için silindir, tavlama ve mine fırını, vakumlu döküm ocağı, zincir makinesi, freze, cila motoru, vibratör (yazı makinesi), presler.
Şimdilerde kuyumculuk okullarda bir bölüm haline geldi. Özellikle, Anadolu Meslek Liseleri, Endüstri Meslek Liselerinin, Anadolu Kız Meslek Liselerinin ve Kız Meslek Liselerinde kuyumculuk bölümleri açılmıştır. Kuyumculuk konusunda eğitim alanlar mesleklerini kuyumcularda rahatlıkla icra edebilmektedirler.
Kuyumcu olmak isteyenlerin sahip olması gereken özellikleri şöyle sıralayabiliriz:
1- Şekilleri hemen algılama
2- Ellerini ve parmaklarını büyük bir ustalıkla kullanabilme,
3- Bir resmin ayrıntılarını fark edip akılda tutabilme,
4- Farklı takı modelleri tasarlayabilme,
5- Tasarlanan modelleri çizebilme yeteneğine sahip olma
6- Dikkatli ve sabırlı
7- Yaratıcı olabilme