Lale devri nedir?
Tarihimizde Pasarofça Antlaşması ile başlayıp Sultan üçüncü Ahmet Hanın tahttan indirilmesi arasında kalan (1730) dönem lale devri olarak adlandıırlmıştır. Osmanlı tarihinde batılaşma yönünde ilk ve en önemli adımların atıldığı Lale Devri adını dönemin hayat biçimini sembolize eden lale çiçeğinden almıştır. Dönemin Lâle Devri olarak anılmasının nedeni, o dönemde hem saray içinde hem de çevresinde Avrupa’ya özenilerek toplumsal yaşamda, mimarîde ve sanatta değişimlerin yaşanması ve lâlenin yeniliklerin simgesi olarak ön plâna çıkmasıdır. Bu dönem Osmanlı Devleti’nde, Avrupa kültürü ile başlayan kültür etkileşiminin gerçekleştiği ve yenileşme hareketlerinin başlangıcı olan bir dönemdir.
Lale Devri’ne Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa damgasını vuran kişi olmuştur. Lale Devri diye adlandırılan devir, Osmanlı padişahı Üçüncü Ahmed Han (1703-1730) ve Sadrazam Nevşehirli Damad İbrahim Paşa döneminde Osmanlı-Rus-Avusturya-Venedik savaşlarından sonra imzalanan Prut ve Pasorofça antlaşmasının ardından başladı. Uzun süren savaşlar ve isyanlardan bıkan halk antlaşmalardan sonra savaştan uzak bir hayat yaşamayı tercih etti. İstanbul’da sünnet ve düğün tarzı merasimler büyük bir artış gösterdi. Mevsimlere bağlı olarak seyahatler düzenlendi. padişah dahil, devlet adamları baharda lale mevsiminde Sadabad, Hüsrevabad, Hümayunabad, Kasr-ı Süreyya, Vezirbahçesi köşklerine, Şerefabad Bağ-ı Ferah, Emnabad, Tersane Bahçesi, Çırağan Bahçesi, Beşiktaş yalılarına giderlerdi.
On sekizinci yüzyılda Padişah III. Ahmet ve Sadrazam Damat İbrahim Paşa, Osmanlı Devleti’ni eski ihtişamlı gücüne kavuşturmak için Avrupa’dan esinlenerek çeşitli alanlarda pekte köklü olmayan ıslahatlar gerçekleştirdiler. Lâle Devri, bir açıdan zevk ve eğlence dönemi olarak görülmesinin yanında bir açıdan da pek çok yeniliğin gerçekleştirildiği bir dönem olmuştur.
Bu dönemde bayındırlık alanında bir çok faaliyet gerçekleştirilmiştir. Halk dışa açılmaya başlamıştır. Ancak en önemlisi matbaanın kullanılmaya başlanmasıdır. Osmanlı şehirlerinde Arapça, İbranice,Ermenice, Rumca kitap basan matbaalardan sonra Şeyhülislam Abdullah Efendinin fetvası ile, Osmanlıca kitap basımı da bu dönemde gerçekleştirilmiş oldu. Matbaada basılacak kitapların kontrol edilmesi için bazı alimler görevlendirildi. Ancak bu dönemde kitap yazarak para kazanan bazı hattatlar bu gelişmelere karşı çıkmışlardır. Bu sebeple ilk dönemlerde dini kitap basma yoluna gidilmemiştir.
Lale devri sükunet içinde geçen bir dönem olduğu için Osmanlı kültür, sanat ve ilim alanında çok değerli şahsiyetler yetişti. Bir çok eser hattatlar tarafından çoğaltıldı.28 Eylül 1730 tarihinde Sadrazam Damat İbrahim Paşa‘ya karşı olanların başını çekenlerden Kaptan-ı Derya Mustafa Paşa’nın kışkırtmasıyla eski bir denizci olan Patrona Halil İstanbul’da büyük bir ayaklanmanın başlamasına neden oldu. Üç gün gibi kısa bir süre içerisinde İstanbul’u eline geçiren isyancılar Padişah III. Ahmed’den Damat İbrahim Paşa ve yakın adamlarının idamını edilmesini istediler.
III.Ahmed her ne kadar bu isteği terine getirmiş olsa da tahtını kurtaramadı.Patrona Halil’le beraber hareket eden devlet adamları III. Ahmed’in yerine I.Mahmud’u padişahlığa getirdiler Bu ayaklanma sırasında Lale Devri’nde Avrupa dan esinlenerek yapılan binalar yakılıp yıkıldı. Yenilik simgesi olarak kabul edilen birçok şey yok edildi. Sadrazam Damat İbrahim Paşa’ya yakınlığıyla bilinenler ya öldürüldü ya da sürgüne gönderildi .Osmanlı tarihinde önemli bir yere sahip olan ve 12 yıl süreyle değişik bir çığır yaratan Lale devri böylece kanlı biçimde sona erdi.