Lastik nasıl yapılır?
Araçların kendi ağırlıkları da dahil olmak üzere taşıdığı yükün transfer edilmesini sağlamak için motor tarafından üretilen enerjiyi yere aktaran lastikler, kalkış ve fren yapma anında ortaya çıkan dirence mukavemet gösteren araç ekipmanlarıdır. Aracın tüm hareketlerinde olduğu gibi sabit konumdayken de lastiklerin büyük bir yüke maruz kalması, bu ekipmanların belirli bir süre içinde aşınmasına neden olur. 19. yüzyılın sonlarında henüz emekleme döneminde olan otomotiv sanayinin en büyük gereksinimlerinden biri, aracın tüm yol şartlarında ilerlemesini sağlayan ve insanlara konforlu bir sürüş sağlayacak lastiklerdi. Lastiklerin içine kauçuk doldurarak yoldaki pürüzlerin etkisinin hafifletilmesi düşünülmüş ve “dolma lastik” olarak adlandırılan lastikler kullanılmaya başlanmıştır.
1800’lerin son döneminde ortaya çıkan dolma lastikler her ne kadar patlamayan yapıları ile uzun süreli sürüş imkanı sağlasa da, içi tamamen kauçuk dolu malzeme çok sert bir sürüşe neden olmaktaydı. Ayrıca 1900’lerin başından itibaren dolma lastiklerle ilgili ortaya çıkan kayma sorunu da, sürüş açısından büyük riskler oluşturmaya başlamıştı. Mühendisler ıslak ve özellikle çamurlu zeminlerde aracın yere tutunmasını sağlamak için kauçuk dolgulu lastiklerin üzerine küçük tepecikler yapmayı düşündü. Ancak sorunun tam olarak aşılamaması, bisikletlerde kullanılan yastık lastiklere yani içi hava ile doldurulmuş lastiklere geçilmesine neden olmuştur.
Dolma lastiğe nazaran çok daha yumuşak ve kolay bir sürüş sağlayan yastık lastikler, kısa süre içinde tüm Avrupa genelinde araç lastiği olarak kullanılmaya başladı. 1096 yılından itibaren yaygın bir şekilde kullanılan yastık lastiklerin en büyük sorunu ise yağışlı havalarda aracın çok fazla kaymasına neden olmasıydı. Çoğu sürücü yağışlı havalarda sorun yaşayacağını bildi için araç kullanmamaya dahi başladı. Bazı insanlar ıslak zeminde aracın daha fazla tutunma sağlaması için lastiklerin üzerine deri kılıflar dahi geçiriyordu. Dunlop ise nihayet 1909 yılında bu soruna bir çözüm getirdi ve günümüzde kullanılan modern lastiğin ilk tasarımını yaptı. Dunlop tarafından dizayn edilen modern lastik, kalın ve pürüzlü bir dış lastik ve iç kısımla tıpkı yastık lastikte olduğu gibi hava ile doldurulan bir iç lastiğin birleşmesinden oluşuyordu.
2. Dünya Savaşı öncesi üzerinde yapılan geliştirme çalışmaları ile balon lastiklerin dış yüzeyine su kanalları açıldı. Yağışlı havada zemindeki suyun lastiğin arka tarafından akmasını sağlayan bu yeni tasarım araçların kayma sorununu büyük oranda engelliyor ve çok daha konforlu bir sürüş sağlıyordu. Günümüzde ise vulkanizasyondan faydalanan bilimadamları kauçuğu kükürt ile yüksek sıcaklıklarda reaksiyona sokarak, dış lastiğin çok daha sağlam olmasını başarmıştır. Kükürtün erime sıcaklığının üzerine çıkan ortam ısısı kauçuk ile Kükürtün reaksiyona girmesini ve daha sonra bu maddenin soğuduğunda da çok sert ve yüksek mukavemetli yeni bir maddeye dönüşmesini sağlamaktadır. Radyal lastik olarak 1972 yılından beri kullanılan ve geliştirme çalışmaları ile modernize edilen lastiklerde, güçlendirici Kord bezi iplikleri kullanılmaktadır.
Günümüzde kullanılan modern araç lastikleri ise yaklaşık olarak 30 farklı kauçuk türü, birçok kimyasal maddenin karışımından oluşmaktadır. Lastiğin temel gövdesini oluşturan bu karışım yüksek sıcaklıklarda reaksiyona sokulduktan sonra işlenerek dilimlere ayrılır. Lastiğin gövde bölümünü oluşturan kumaş kaplama; polyester, naylon ve suni ipek karışımından üretilmektedir. “Banbury Makinesi” olarak adlandırılan cihazda mikserlerde hazırlanan lastik gövdesine kumaş kaplama giydirildikten sonra damak adı verilen bölüm eklenir. Kasnak şeklindeki bu bölümün de lastiğe eklenmesi ile “Chafer Şeridi” denen katman lastiğin yol ile temas edecek olan yüzeyine döşenir. En son olarak sırt bölümünün de eklenmesi ile preslenen lastik, testler için hazır hale gelir.
Rahnansaika