Lokman Hekim kimdir?
Ölümsüzlüğün ilacını bulduğu efsanesi ile ve tıp alanındaki çalışmalarıyla tanınan Hz. Lokman’ın doğum yerine dair kesin bir bilgi yoktur. Bazıları, onun Habeş asıllı olduğunu, bazıları Nubyalı, bazıları da Mısır Sudanı’ndan olduğunu rivayet etmişlerdir. Her halükarda onun esmer, kalın dudaklı, ayakları yarık ve sonradan özgürlüğüne kavuşmuş bir köle olduğu görüşü ağırlık kazanmaktadır. Bir rivayete göre, babasının adı Baura’dir. Baura, Hz. Eyyüb’ün (a.s.) kız kardeşinin ya da teyzesinin oğludur.
Lokman Aleyhisselâm Hazret-i Davud (as) döneminde yaşamış bilge bir kişidir. Hz. Lokman, İslâm´dan önceki Araplarda kendisinden çok bahsedilen bir şahsiyet idi. Yahudi ve Hıristiyan kutsal kitaplarında adı geçmez. Bir rivayete göre Lokman Hekim, Hazret-i Davud’dan (as) ilim ve hikmet öğrenmiş ve Hazret-i Davud’un (as) vezirliğini yapmıştır. Kutsal kitabımız Kur’ân-ı Kerim’de adı ve oğluna verdiği nasihatler bulunmakla birlikte, peygamber olup olmadığı konusunda da kesin bir bilgi yoktur. Kur’ân’da adı bir sûreye verilmiştir. Babasının adı Baure olduğu ve Hazret-i Eyyub’ün kız kardeşi veya teyzesinin oğlu olduğu rivayet edilmiştir.
Lokman Aleyhisselâm terzi ve aynı zamanda marangoz idi. Halkın giydiği elbiseyi diker ve tahtadan halkın kullandığı ev âletlerini yapardı. Lokman hekim çok düşünür, az konuşurdu. Bir defa konuşur, hikmet gereği olmadıkça sözünü asla tekrarlamazdı. Keskin görüşlü biriydi.
Hz. Lokman’ın yaptığı işler arasında, kadılık, marangozluk, terzilik, çobanlık, halı kilim vs. dokuyuculuğu ve tamirciliği gibi çeşitli meslekler sayılır. Bazı kaynaklarda onun efendisine dağdan odun temin eden bir köle olduğu bazı kaynaklarda da ticaretle meşgul olduğu söylenmiştir.
Eski Arap geleneğinde cahiliye devri insanları, bu şahsa “Lukmânü´l-Muammer” diyorlardı. Onun yedi kartalın ömrü kadar uzun yaşadığına inanmışlardır. Ebû Hâtim es-Sicistâni´nin “Kitâbül-Muammarîn” adlı eserinde Hz. Lokman, Hz. Hızır´dan sonra uzun yaşayan ikinci şahsiyet olarak yer almıştır. Yedi kartal ömrü, 560 yıl yapsa da bazı rivayetlerde 1000, hatta 3000-3500 yıl yaşadığı bile ileri sürülmüştür.
Lokman Hekim, halk arasında hastalarına şifa dağıtan ünlü bir halk doktoru olarak dillere destan olmuştur. Oysa o, hayatın her alanına giren, her konuda halkın hizmetine koşan, problemlere isabetli çözümler bulan, ihlâslı öğütlerde bulunan, insanlardan bir karşılık beklemeden yardım eden bir şahsiyettir. Kurân âyetleriyle hayırlı yad edildiğine göre, “hikmet”inin şükür vesilesi olduğu anlaşılmaktadır.
Kurân-ı Kerîm´de değer verilen ve örnek bir insan olarak yad edilen ender şahsiyetlerden birisi olan Hz. Lokman´ın adı 31. Süresinin ismi olmuştur. Bu surenin 12. ayetinden 19. ayetinin sonuna kadarı kendisinin, oğluna vermiş olduğu değerli öğütler nakledilmiştir. Böylece, onun adını ve öğütleri Kurân´la ölümsüzleştirmiş ve herkese örnek bir insan olarak gösterilmiştir.
Kurân´da yalnızca kendisine hikmet verildiği belirtilen peygamberlerden değil, bunun yanı sıra, kendisine hikmet verilmiş salih kimselerden de bahsedilmektedir. Ayette, “Biz, Lokman´a “Allah´a şükret!” diye hikmet verdik.”(Lokman, 31/12) buyrulmaktadır. Burada kendisine hikmet verildiği belirtilen Hz. Lokman´ın kişiliği hakkında çeşitli rivayetler bulunmaktadır. İslam alimlerinin çoğunluğunun görüşü, onun peygamber değil salih bir kul olduğu noktasındadır.
Hz. Lokman’ın ölümsüzlük iksirini bulduğu ancak formülünü kaybettiğine dair çeşitli efsaneler vardır. Formülü nasıl kaybettiği ise kaynaklarda değişik şekillerde anlatılmaktadır. Bir efsaneye göre içinde ölümsüzlük iksiri bulunan şişeyi köprüden geçerken düşürüp kaybetmiş, bir başka efsaneye göre ise eline yazdığı ölümsüzlük formülü yağmurda silinmiştir. Yine bir başka rivayete göre de iksir, Allah’ın emriyle Cebrail tarafından imha edilmiştir.
Bir rivayete göre Hz. Davud Lokman’a bir koyun kesmesini ve kendisine en iyi yerinden iki parça et getirmesini söyler. Lokman koyunun yüreğini ve dilini getirir. Başka bir gün Davud kendisine koyunun en kötü yerinden iki parça et getirmesini söyler. Lokman yine yüreğini ve dilini getirir. Davud neden böyle yaptığını sorunca Lokman şöyle cevap verir: “İyilik için kullanıldığında yürekten ve dilden daha iyi bir şey yoktur. Kötülük için kullanıldığında da yürekten ve dilden daha kötü bir şey yoktur.”