Lozan Barış Antlaşması nedir?
Kurtuluş savaşının sona ermesinden sonra, Osmanlı devleti yıkılmıştı ve yerine Türkiye Cumhuriyeti Kurulmuştu. Yeni kurulan Türkiye Devleti’ni tüm dünyanın kabul etmesine sıra gelmişti. İtilaf devletleri, Türklerin şartlarını kabul etmek için, Ekim 1922 senesinde, 13 kasım 1922 yılında Lozan’da yapılacak olan konferansa, Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetini davet ettiler.
Türkiye Büyük Millet Meclisi ilk başta bu öneriyi kabul etti. Fakat Türkiye ile Lozan arasındaki haberleşmenin zor olacağı için, Konferansın İzmir’de yapılmasını istedi. İtilaf devletleri tarafından kabul görmeyince ve itilaf devletlerinin ısrarı sonucunda Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti toplanma önerisini kabul etti.
Türkiye Cumhuriyeti açısından çok önemli olan bu konferansa, hangi diplomatın gideceği konusunda kararsızlardı. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti yeni kurulmuştu ve diplomatları bu konuda yetersizdi. Bu yüzden temsilcilerin Türkiye Büyük Milletler Meclisinden seçilmesi gerektiği kararlaştırıldı.
İlk başta Mondros Ateşkes Antlaşmasını imzalayan Rauf Bey, kendisinin gitmek istediğini Mustafa Kemal Atatürk’e bildirdi. Fakat Atatürk Rauf beyin gitmesine sıcak bakmadığı için, Mudanya Ateşkes görüşmelerinde oldukça başarılı olan, İsmet İnönü’nün gitmesini uygun buldu. Fakat İsmet İnönü bakanlar kurulunda olmadığı için, Bakanlar kurulundaki Yusuf Kemal’in istifa ederek, Yusuf Kemal’den boşalan koltuğa İsmet İnönü geçti. İsmet İnönü Dış İşleri bakanı olarak katılacağı bu konferans için 25 kişiden oluşan bir temsilci kurulu seçildi.
Türkiye Büyük Milletl Meclisi temsilcileri Lozan Konferansında izlenecek yol hakkında bir bilgi verdiler. Konferansta 3 konunun kabul edilmesini sağlamaları gerekiyordu. Bunlar;
1) Misak-ı Milli : Bu antlaşmada temel ilke Misak-ı Milli kabul edilecekti.
2) Ermeni Sorunu : Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde Ermeni Yurdu oluşturma fikri asla kabul edilmeyecekti.
3) Kapitülasyonlar : Kapitülasyonlar da kesinlikle kaldırılacaktı.
İkinci ve üçüncü maddeler eğer kabul edilmezse, hemen görüşmeler kesilecek ve Konferanstan ayrılacaklardı.
13 Kasım tarihinde başlayacak olan Konferansa katılmak üzere, 5 kasım 1922 tarihinde, İsmet İnönü’nün başkanlığını yaptığı 25 kişiden oluşan temsilciler Ankara’dan ayrılarak Lozan’a gittiler.
11 Kasım tarihinde Lozan’a varan temsilciler, Konferansın ertelendiğini duyunca, sinirlenen İsmet İnönü bu duru protesto etmiştir. Ve İsmet İnönü’nün bu tavrı üzerine, İtilaf devletlerinin temsilcileri İsmet İnönü’den özür diledi ve konferansın kesin olarak 20 Kasım tarihinde başlayacağını söylediler.
Konferans söz verildiği tarihten bir gün sonra başladı. Temsilciler kurulu Başkanı İsmet İnönü ilk gün yaptığı konuşmada şunları söylemiştir.
“Türk milletinin, insan gücü üstündeki fedakarlıklara katlanmak suretiyle, medeni insanlık arasında derin bir hayat kuvvetine sahip milletlere özel olan varlık ve bağımsızlık hakkı ile, büyük bir yer kazandı.
21 Kasım’da toplanan konferansa İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya katılmıştır. Türkiye’yi destekleyen hiçbir ülke bulunmadığı için, Türkiye tek başına bu ülkelerle baş etmeye çalıştı.
Türkiye temsilcileri oldukça zorlandı. Özellikle boğazlar konusunda Rusya ve Bulgaristan ‘ın çok ısrarcı olmalarından dolayı oldukça zorlandılar
Batılı devletler Osmanlı Devletinin tüm iç meselelerine karışma hakları vardı. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti ise, tam bağımsız olmak istiyordu. Bu yüzden, Yunanistan’ın savaş esnasında yakıp yıktığı yerler için, tazminat vermesi ve Doğu Trakya sınırlarının çizilmesini istiyordu. Fakat Batılı devletler, İç işlerine karışma hakkından mahrum kalmak istemiyordu.
Konferans yaklaşık olarak iki buçuk ay süresince kâğıt üzerinde herhangi bir anlaşma yapılamadı, fakat Türk temsilcileri tarafından oldukça başarılı geçmiştir. Osmanlı Devletinin borçları ve boğazlar aynı zamanda Irak sınırı gibi meselelerden kaynaklı 2 şubat 1923 günü konferans dağılmıştır. Kağıt üzerinde anlaşma olmasa da Yunanistan, Fransa ve İtalya ile il sınırlarımız konusunda anlaşma sağlanabilmiştir.
23 nisan 1923 tarihinde tekrar toplanan temsilciler, İngiltere devletinin bir türlü barış sağlayamayan temsilcisi değiştirilmişti. İsmet İnönü asla bir taviz vermiyor, gerektiği zaman tavrını ortaya koyuyordu. Ve Konferansta olan her şeyi Türkiye Cumhuriyeti’ne bildiriyordu. 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Barış Antlaşması imzalandı. Lozan Barış antlaşması 17 ayrı ekten oluşmaktaydı.
Lozan Barış Antlaşmasının önemi :
Lozan Barış antlaşması, Türk tarihinde yeni bir dönemdir. Batılı devletler ile Türkiye devletleri arasındaki ilişki bu antlaşma sayesinde düzenlendi. Bu antlaşma sayesinde Batılı devletler Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsız olduğunu kabul ettiler.
Sınırlar :
Suriye sınırı ile yapılmış olan 1921 yılındaki Ankara Antlaşması ile çizilen sınırlar Lozan barış antlaşması sayesinde onaylandı.
Irak sınırı; Irak İngiltere’nin sömürgesi altındaydı. Ve Türkler Musul’u istiyordu. Fakat İngiltere Musul’u vermek istemedi. Bir türlü anlaşma sağlanamadı ve bu konu daha sonra konuşulmak üzere ertelendi.
Batı Sınırı; Bu sınır Misak-ı Milli’ye göre çizildi. Batı Trakya ve Ege Adaları tamamen alınamadı. Yunanistan Türkiye’ye tazminat vermek yerine Karaağaç ve yöresini verdi.
Kapitülasyonlar :
Türkiye’nin istediği gibi yüzlerce yıldır gelişme ve ilerlemeye engel olan kapitülasyonlar Lozan Antlaşması ile tamamen kaldırılmıştır.
Azınlıklar :
Türkiye Cumhuriyet içinde yaşayan azınlıklar, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak kabul edildi.
Savaş Tazminatları :
Türkiye Cumhuriyeti, Yunanistan’dan tazminat istemiştir. Fakat Yunanistan’ın maddi durumu o zamanlar iyi olmadığı için, Türkler Kara ağaç ve yöresini istemiştir. Yunanistan bunu kabul etmiştir.
Devlet Borçları :
Batılı devletler, Osmanlı devletinin borcunu Türkiye’den istemekteydi. Fakat Türkiye bu borcu vermeyi reddetti. Bunun üzerine Osmanlı Devleti’nden ayrılan devletlerin, bu borçları ödemesi kararlaştırıldı. Türkiye’de kendine düşen borcu taksitle ödemeyi kabul etti.
Boğazlar Meselesi :
Boğazlar Türkiye’ye şartlı olarak verildi. Gemiler izin almadan geçebilecekti. Fakat herhangi bir savaş durumunda, Türkiye boğazları istediği gibi kullanabilecekti. Ve boğazların 15 kilo metre yakınında asker bulunmayacaktı.
İstanbul’un Boşaltılması :
İtilaf Devletlerinin askerlerinin İstanbul’dan çekilecek ve bu bölgeler boşaltılacaktı.
Lozan Barış antlaşması, yıkılan Osmanlı Devleti’nin toprakları üzerinde kurulmuş olan bir ülke olarak tüm dünya ve İtilaf devletleri tarafından kabul edildi. Sınırlar çizilerek ülkenin haritası ortaya çıkmış oldu.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Lozan Antlaşması ile ilgili söylediği birkaç söz aşağıdadır :
“Bu antlaşma, Türk milleti aleyhine, yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük bir süikastın çöküşünü bildirir bir belgedir. Osmanlı Devri’ne ait tarihte benzeri görülmemiş bir siyasi zafer eseridir!”
“Osmanlı Devleti eski antlaşmalar adı altında birtakım ayrıcalık haklarının tutsağı idi. Hıristiyanlara ayrıcalık tanınmıştı. Osmanlı Devleti’nin, Osmanlı toprakları üzerinde yaşayan yabancıları yargılama hakkı yoktu. Kendi ülkesinde bulunan Türk unsurlarından aldığı vergiyi yabancılardan alamazdı. Ülkeyi bayındırlaştıramaz; demiryolu, okul yaptıramazdı. Bu gibi girişimlere yabancı devletler engel olurdu.”
“Lozan barışı Türk tarihinde bir dönüm noktasıdır. Türk milleti için siyasi bir zafer teşkil eden bu antlaşmanın Osmanlı Tarihinde benzeri yoktur. Milletimiz bununla haklı olarak iftihar edebilir ve Türk milletin yüksek bir eseri olan bu antlaşmanın yüksek kıymetini takdir etmesi lâzım gelen gençliğin bunu mazide yapılmış antlaşmalarla kıyaslanması gerekir.”