Maketten ev almanın riskleri nelerdir?
Bitmemiş, yapım aşamasında, hatta daha hiç başlamamış projelerden ev almak, halk arasındaki moda tabiri ile “maketten ev almak” birçok riski bünyesinde barındırın bir tüketici tercihidir.
Maketten ev almanın tüketici açısından faydaları arasında en önde geleni, bitmiş bir daireye nazaran maliyetin çok daha düşük düzeylerde olmasıdır. Ancak, tüketicilerin göz ardı ettiği bir gerçek vardır ki; bu uygun maliyet dairenin hiç bitmemesi riskinden dolayıdır. Alınan risk fazla olduğundan, doğal olarak getiri de fazla olmaktadır. Zira, daireler taahhüt edildiği tarihlerde ve taahhüt edildiği şekli ile bitirilip teslim edildiğinde oluşan satış rakamı, tüketicinin maliyeti ile kıyaslandığında oldukça yüksek olmaktadır. Bu nedenledir ki, maketten ev alımını en çok tercih edenler oturma amaçlı alanlardan ziyade yatırım amaçlı alanlardır.
Maketten ev satmanın üretici firma açısından faydası ise projeye eş zamanlı finansman yaratılması durumudur. Özellikle üretici firma aynı zamanda projenin bulunduğu arsanın da sahibi ise kar marjları da oldukça yüksek seviyeye çıkmaktadır. Ancak, bu tarz projeler genellikle arsa sahipleri ile yapılan kat karşılığı anlaşmalar şeklinde gerçekleşirler.
Gayrimenkul alımlarında tüketicilerin önem vermesi gereken birçok husus varken, bu gayrimenkul bitmemiş bir projeden alınan daire olduğunda konu adeta bir uzmanlık alanına dönüşmektedir.
Öncelikle satış vaadi sözleşmesi şeklinde gerçekleştiren sözleşmelerin bir gayrimenkul alım hakkını hukuken de içermesi için muhakkak sözleşme eşliğinde eş zamanlı bir tapu devri olmalı, ya da tapu yoksa, ki birçok durumda mümkün olamamaktadır, sözleşmenin noter tasdikli bir sözleşme şeklinde tanzim edilmesi gerekmektedir. Aksi halde, adi sözleşme şeklinde tanzim edilen satış vaadi sözleşmeleri dairenin tesliminin gerçekleşmemesi halinde, daire hak sahipliği iddiası ile üretici firmaya rücu hakkını tüketiciye sağlamazlar, sadece sebepsiz zenginleşme iddiası ile ödenmiş tutarların yasal faizi ile geri iadesini talep etme hakkı doğuracaklardır.
Projeden ev almanın önemli bir başka riski ise dairenin reel büyüklüğünün öngörülememesidir. Çünkü belirli bir metrekare ile satışı yapılan daireler için belirtilmiş rakam brüt rakamdır. Daire bitip teslim alındığında beklenenden çok daha küçük bir daire ile tüketici karşı karşıya kalabilmektedir. Zira, brüt alana apartman ortak alanlarından oluşan daire payları, duvarlar, balkonlar, süpürgelikler gibi daire içi kullanıma dahil olmayan kısımlar da dahil edilmektedir. Burada üretici firma, inşaatı gerçekleştirdiği bölgenin imar yönetmelikleri çerçevesinde kalmak koşulu ile net m2 tanımı için kendi inisiyatifini kullanma hakkına sahiptir. Bu nedenle, sözleşmelerde taahhüt edilen dairenin net m2 büyüklüğünün sözleşmede yer alması, belirtilen alanın altındaki dairelerin teslim alınmaması bir çözüm olabilecektir.