Matbaayı kim buldu?
Günümüz hayatında her gün evlerimize giren gazetelerin ve severek okuduğumuz kitapların seri bir şekilde üretilmesini sağlayan matbaaların bulunması, birçok tarihçi için bilinen insanlık tarihinde yazının bulunması kadar önemlidir. İnsanların yazdıklarının el ile değil de matbaacılık kullanılarak seri bir şekilde çoğaltabilmesi, insanlık tarihinin erken dönemlerinde devlet duyuruları ve daha çok dini propaganda amaçlı kullanılmıştır. Matbaacılığın ilk olarak ortaya çıktığı yer Uzakdoğu coğrafyasıdır.
M.S. 593 civarında ilk defa matbaa kuran Çinliler, dünya tarihine matbaayı bulan millet olarak geçmiştir. Çinlilerin yaptığı ilk matbaa, çoğunlukla bambu ağaçlarının üzerine Çin alfabesinin karakterlerinin oyulmasıyla oluşturulmuştur. Ağaç oyma tekniğinin daha da verimli kullanılması ile Çin genelinde sayısı artan matbaalar, başta İmparatorun istekleri olmakla birlikte birçok farklı konuda metinler basılmasını sağlamıştır. Dünya tarihinde ilk çıkan gazete de yine Çinliler tarafından M.S. 700 yılında günümüzün Çin Halk Cumhuriyeti’nin başkenti Pekin’de basılmıştır.
Ayrıca Çin haricinde Japonya’da da matbaaların kurulduğu ve ilk olarak Budizm öğretileri hakkında basım yapıldığı bilinmektedir. İmparatoriçe Shotoko’nun emriyle basılan Budizm metinleri, Çin dilinde birçok sayı da basılmıştır. Matbaayı icat eden Çinliler baskı ve gazete haricinde bilinen en eski ve eksiksiz olarak günümüze kadar ulaşmayı başaran kitabı da basmayı başarmıştır. M.S. 868 yılında basılan ve adı “Tianemmen” olan kitap, yine Çin’de basılmıştır.
Uzun dönem belirli kalıpların kullanılmasıyla yapılan matbaacılık, M.S. 1040 yılında Çinli matbaacı Pi Sheng’in ilk defa porselen kullanmasıyla harf döküm tekniğine geçmiştir. Pi Sheng tarafından kullanılan Çin’in meşhur porselenleri, teker teker harfleri basabilecek kadar küçük formlarda üretilmiştir. Böylece birer birer harf yerleştirerek baskı yapma imkanı sağlanmış ve matbaacılıkta çok daha detaylı bir baskı imkanı ortaya çıkmıştır.
Çinlilerin haricinde Mısırlıların da 4. yüzyıldan itibaren bir takım ağaç oyma teknikleriyle kumaş üzerine seri baskı yapmaya yarayan aletler kullandığı bilindiğinden, bazı tarihçiler matbaayı Çinlilerin bulmadığını ve bu sürecin dünya tarihinde anonim bir şekilde geliştiğini düşünmektedir. Asya’dan önce Arap Yarımadası’na yayılan matbaacılık, buradan da Avrupa’ya geçerek altın çağına adım atmıştır.