Merkantalizm nedir?

Avrupa’da 16.yüzyıldan 18.yüzyılın ortalarına kadar yaklaşık üç yüz yıl boyunca uygulanan iktisat politikasına Merkantilizm adı verilmiştir. Merkantilistlere göre devletin zenginleşmesini sağlamak ekonomi politikalarının asıl hedefidir. Bundan dolayı ülkeye kıymetli maden yani altın ve gümüş girişini arttırmak ve stok yapmak bu düşünce akımının önerileri arasında yer almaktadır.
MERKANTİLİST-DÖNEM
Merkantilizm arz yönüne ön planda tutan bir iktisat teorisidir. Mümkün olan en yüksek ihracat fazlasını yaratarak ulusal parayı güçlü hale getirmek temeline dayanmaktadır. En önemli temsilcileri; Cantillion, William Petty, Jean Bodin ve Thomas Mun’dur. Aktif iktisat politikalarıyla üretim ve istihdamın artırılacağını iddia etmişlerdir.

Merkantilizmin doğuşunun temelinde ulusal devletin ortaya çıkması, uluslararası ticaretin gelişmesi ve ticaret sermayesinin güç kazanması vardır. Merkantilistlerin üzerinde en fazla durdukları konuların başında, bir ülkenin varlığı veya zenginliğiyle dış ticaret bilançosu arasındaki ilişki bulunmaktadır. Ulusal ekonominin gösterdiği gelişmenin farkına varmış olan merkantilistler, devletin ulusal zenginliği maksimum düzeye çıkarmak amacıyla ekonomik faaliyetlere müdahale etmesi gerektiğini savun¬muşlardır. Bu iktisat teorisine göre altın ve gümüş gibi değerli madenler, bir ülkenin siyasi ve ekonomik gücünün temel kaynaklarıdır. Merkantilistler dış ticaret politikasının amacının, hazinenin altın ve gümüş varlıklarını arttırması olduğu görüşünden hareket ederek ihracatın özendirilmesi, sanayide yerli hammadde kullanımının ön plana çıkarılması, her türlü hammadde ihracatının yasaklanması, ithalatın yüksek gümrük vergileri ve yasalar ile kısıtlanması gibi önlemlerin alınmasını önermişlerdir. Merkantilistler güçlü ulusal deniz ticaret filolarının kurulmasına büyük önem vermişlerdir. Müdahaleci ve korumacı bir iktisat politikasının savunucusu olan merkantilist düşünceler, sanayi devriminin gerçekleştiği 18. Yüzyılın sonlarına kadar varlığını devam ettirmiştir.

Merkantilist sistem, feodalizmin külleri üzerine doğmuş bir iktisat teorisi olarak görülmektedir. Bu noktada dikkat edilmesi gereken husus, Avrupa geneline bakıldığı zaman feodalizmin sona erişinin hemen hemen her ülkede farklı tarihlere denk geldiğidir. Zaten hepsinde aynı anda yok olması imkansız bir durumdur. Bundan dolayı merkantilizme geçiş de ülkeden ülkeye değişiklik arz etmektedir. Mesela kıta Avrupasına göre siyasi birliğini daha önce tamamlamış olan ada ülkesi İngiltere’de merkantilizm korumacı ve yayılmacı bir sistem olarak Sanayi Devrimi için oldukça güçlü bir milli zemin hazırlarken, Almanya ve Fransa gibi ülkelerde milli birliği sağlamaya yönelik gelişmiştir.

Merkantilizme göre bir milletin refahı, ülkenin ana parasının miktarına bağlıdır ve küresel ticaret hacmi değişmez. Bir devletin ekonomik servet ya da anaparası devletin elinde bulundurduğu altın, gümüş miktarı ya da ticari değer ile temsil edilir. Bu da ancak diğer devletlerle olan ticari dengenin olumlu şekilde olması ile gerçekleşir. Merkantilizme göre, devlet yönetimi ekonomide korumacı bir rol oynamalı, dış satımı desteklemeli ve dış alımı da sınırlandırmalıdır. Bu fikirler üzerinde duran ekonomik sisteme merkantilist sistem adı verilmektedir.

Merkantilizm, farklı coğrafi bölgelerde kendi içinde değişim göstermiştir. İngiliz Merkantilizmi, tüccar eliyle sanayileşmeyi teşvik etmek olarak tanımlanır. Fransız Merkantilizmi, koruyucu dış ticaret politika uygulayarak, devlet eliyle sanayileşmek olarak tanımlanır. Alman Merkantilizmi, kamu maliyesi ve yönetimine önem vererek sanayileşmeyi başarmak olarak tanımlanır.

Merkantilist devletlerin en büyük kaygısı, ödemeler dengesi açığı vermek olmuştur. Mal satmanın yani ihracatın, mal almaktan yani ithalattan iyi olduğunu düşünüyorlardı. Bu yolla, satış karşılığında altın ve gümüş alıyorlardı. Dış ticaret fazlası vermek için hammadde ithalatını yasaklamışlardır. Nüfus artışını ise teşvik etmişlerdir. Çünkü emek arzının arttırılması yoluyla ücretleri düşürerek sanayi üretimi ve ihracatı arttırmayı amaçlamışlardır.

Merkantilizme yöneltilen eleştiriler şunlardır;
1- Aktif ticaret bilançosu görüşündeki çelişkiler: ülkede üretim ve tüketim malları kıt iken, altın ve gümüş bolluğu,
2- Enflasyon,
3- İthalata getirilen aşırı kısıtlamalar,
4- Tarım ihmal edilmiştir (sanayinin hammaddesi)

Bir Cevap Yazın