Mescid-i Aksa neden kutsaldır?
Kudüs, yüce Allah’ın insanları doğru yola iletmeleri amacı ile görevlendirdiği peygamberlerin birçoğunun bu şehirde yaşamış olması ya da en azından hayatlarının bir kısmını bu şehirde geçirmiş olmalarından dolayı kutsal sayılan bir şehirdir. Kudüs, İslâm dünyasında özel bir yere sahiptir. Müslümanların ilk kıblesi olan Mescidi Aksa burada bulunmaktadır.
Mescidi Aksa Müslümanların ilk kıblesi olup harem mescitlerin de üçüncüsüdür. Allah kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de Mescidi Aksa’dan adıyla söz etmekte ve bu mescidin etrafının mübarek kılındığını belirtmektedir. Bu konuda İsrâ suresinin 1. Âyetinde: “Kulunu, kendisine birtakım ayetlerimizi göstermek için bir gece Mescidi Haram’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa’ya yürütenin şanı pek yücedir. Şüphesiz o duyandır, görendir.” Diye buyurmaktadır.
Halife Ömer tarafından Mescid’i Aksa’nın Süleyman Tapınağı kalıntılarının da bulunduğu tapınak tepesine yaptırıldığı, daha sonra Emevi halifesi Mervan tarafından genişletilerek Velid zamanında son şeklinin verildiği bilinmektedir. Türkçede “En Uzaktaki Mescit” anlamına gelen Mesci-i Aksa’ya “Beyt-i Makdis” veya “Beyt-i Mukaddes” de denilmektedir.
Bir İslam mabedi olan Kubbetüs Sahra tapınak alanına 7. yüzyıl sonlarında inşa edilmiştir ve yine tapınak avlusunda yaklaşık aynı dönemde yapılmış olan Mescid-i Aksa yer almaktadır. Bu ikisi aynı tepe üzerindeki farklı İslam dini yapılarındandır.
M.S. 638 yılında Halife Hz. Ömer döneminde Kudüs fethedildikten sonra Beyt-i Makdis’in yerinde Mescid-i Aksa inşa edilmiştir. Ömer’in burayı seçmesi o mekâna atfedilen kutsiyetten kaynaklanmaktadır.
Mescidi Aksa’nın fazilet ve önemi hakkında birçok hadisi şerif bulunmaktadır. Resulullah (a.s.) bir hadisi şerifinde:”Yolculuk ancak şu üç mescitten birine olur: Benim şu mescidime, Mescidi Haram’a ve Mescidi Aksa’ya”. Diye buyurmaktadır.
Dünyanın en faziletli mekânları camiler, camilerin de en faziletlileri ise Mescidi Haram, Mescidi Nebevi ve Mescidi Aksa’dır. Bu üç camide kılınan namazların diğer camilerde kılınan namazlardan daha fazla sevaplı olduğu bazı hadisi şeriflerde belirtilmiştir.
Sebe suresi’nin 14. ayetinde ;”Süleyman’ın ölümüne hükmettiğimizde, onun ölümünü, bastonunu yiyen ağaç kurdundan başka onlara gösteren olmadı. Böylece o yere yıkılınca, anlaşıldı ki cinler eğer gaybı biliyor olsalardı aşağılayıcı azabın içinde kalmazlardı.” Şeklinde buyurulmaktadır.
İslam dininde Mescid-i Aksa’nın müstesna yerinin bir önemli nedeni de Muhammed’in isrâ ve miraç mekânı olduğuna inanılmasıdır. Bazı Rivayetlere göre Hz. Muhammed Ramazan ayının 27. gecesinde önce Burak isimli bineğe, bindirilerek Mescid-i Harâm’dan alınmış ve Mescid-i aksa’ya götürülmüştür .
Hz. Muhammed’in zamanında Kudüs’te bugünkü haliyle bir cami bulunmuyordu. Ancak Hz. Süleyman tarafından inşa edilmiş ve daha sonra yıkılmış olan Süleyman Tapınağının bazı kalıntıları bulunuyordu ve burası da Beyt-i Makdis olarak adlandırılmıştır. Beyt-i Makdis ibaresi bazı tarihi kaynaklarda Kudüs şehri için de kullanılmıştır. Mescid-i Aksa’ya gayrimüslimlerin girişine izin verilmez. Mescid-i Aksa inşa edildiğinden bu yana çeşitli defalar saldırılara, kundaklamalara maruz kalmıştır. Bu olayların bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
1- 21 Ağustos 1969 tarihinde Denis Michael Rohan adlı Avustralyalı bir Yahudi Mescid-i Aksa’yı kundaklama girişiminde bulunmuştur.
2- 1980 yılının Nisan ayında Meir Kahane, Mescid-i Aksa’nın bir köşesine patlayıcı madde koyarak patlatmaya çalışmıştır. Ancak başarılı olamamıştır.
3- 8 Nisan 1982 tarihinde bir kez daha Mescid-i Aksa’nın ana girişine patlayıcı madde yerleştirilmişse de cami görevlileri durumu fark etmiş ve patlamadan bulunup yok edilmiştir.
4- 10 Nisan 1982 tarihinde Meir Kahane taraftarlarından bir grup militan, zor kullanarak Mescid-i Aksa’ya girmek istemişlerdir.
5- 21 Mart 1983 tarihinde Mescid-i Aksa’ya gizli bir yoldan girmek için tünel açıldığı tespit edilmiştir.
6- 14 Ocak 1986 tarihinde Knesset üyesi bazı parlamenterler askerlerin koruması altında olan Mescid-i Aksa’ya girmek istemişlerdir.
7- 8 Ekim 1990 tarihinde Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırıda 30 Filistinli hayatını kaybetmiş ve 800’e yakını yaralanmıştır.
8- 28 Eylül 2000 tarihinde Ariel Şaron çok sayıda İsrail askerinin ve polisinin koruması eşliğinde, normal şartlar altında Müslüman olmayanların girişine izin verilmeyen Mescid-i Aksa’yı ziyaret etmesiyle pek çok çevre tarafından “provokasyon” olarak nitelendirilmiş ve Filistinlilerde infial yaratıp şiddetli protesto gösterilerine neden olan “İkinci İntifada” (ayaklanma) patlak vermiş ve bu olaylar beş yıl kadar devam etmiştir.
9- 5 Ekim 2009 tarihinde İsrail’in Mescid-i Aksa’ya girişi engellenmiştir.
10- 5 Kasım 2014 tarihinde İsrail güvenlik güçleri Mescid-i Aksa’ya girmiş ve ayakkabıları ile halıları ezmişlerdir. Çıkan olaylarda bir çok Filistinli yaralanmıştır.