Mescid-i Nemire nedir?
“Nemire”, kaplanın dişisine verilen addır. Erkeğine ise “nemir” denilmektedir. Çoğulu şekli, enmâr, enmur, numur, numûr ve nimârdır. Fakat Araplar, daha çok “numr” demektedirler.
Ayrıca Arapça’da üzerinde siyah ve beyaz çizgiler bulunan peştemal, örtü, ihram ve benzeri giysi ve kumaşlar ile alacalı bulut parçalarına da “nemire” denilmektedir. Bu tür eşyaya üzerlerindeki desenlerin kaplan derisi üzerindeki desene benzemesinden dolayı nemire denilmiştir. Nemire, aynı zamanda, Arafat Dağına yakın olan bir yerin adıdır, fakat Arafat’tan değildir. Hill ile Harem arasında yer almaktadır.Bazı kaynaklar Mescid-i Nemire’nin inşa edilmiş olduğu yerin Nemire diye adlandırılmasın da, buradaki taşlarla kayalıklarda, siyah ve beyaz rengin hakim olmasından kaynaklandığı belirtmektedirler.
Mescid-i Nemire Arafat’ta vakfe öncesi öğle ve ikindi namazlarının cemedilerek kılındığı büyük bir mescittir. Veda haccı sırasında Peygamber efendimiz Hz. Muhammed için burada kıldan bir çadır kurulmuştu. Burada yine Harem sınırının bittiği alanda Urene vadisinde düz bir yerde Resûl-i Ekrem Hz. Muhammed Veda hutbesini okumuş ve öğle ile ikindi namazını cemaatle kılarak vakfe mahalline geçmiştir. Resulullah’ın namaz kılıp hutbe okuduğu bu alan Mescid-i İbrâhim olarak geçer. Buraya vadinin adına Mescid-i Urene, Arafat’a Arafat Musallası da denilmiştir. Ancak Hz. Peygamber’in çadırının kurulduğu tepecikten dolayı Mescid-i Nemire olarak meşhur olmuştur. Mescidin Arafat dahilinde bulunduğuna ve kıble duvarının Urene vadisine sınır olduğuna dair bazı âlimler görüş bildirmişlerdir. Bugünkü mescidin ise sadece batı ve kuzeyinde bulunan bir bölümü Arafat sınırı dışında kalmaktadır.
Resûl-i Ekrem Hz. Muhammed’in insanlara kolaylıkla hitap edebilmesi için Urene’de küçük taşlardan minber yapılmıştı. Sel sularından dolayı zamanla minberi yıkılınca Abdullah b. Zübeyr, Mekke egemenliği esnasında buraya hurma kütüğünden yeni bir minber yaptırmıştır. Burası, vakfe için gelen Müslümanların öğle ve ikindi namazlarını cemederek kılmak amacıyla toplandıkları, çevresi duvarsız ve üstü açık olan düz bir alan iken Emeviler döneminde çevresi duvarla çevrilmiştir.
90 × 80 m. olarak verdiği ebattan çok daha geniştir. Önceleri mescidin etrafı üzerinde burçlar bulunan duvarlarla çevriliydi. Mescidin mihrabının önüne arkadaki cemaatin imamı görebilmesi için 1 m. kadar yükseklikte bir seki yapılmıştı; imam onun üzerinde durarak namaz kıldırırdı.
Mescid, Zengîler Devletinin vezirlerinden Cemâleddin el-İsfahânî tarafından genişletilmiştir. 1439 yılında Memlük Sultanı el-Melikü’z-Zâhir Çakmak’ın emri ile harap olan yerleri onarılmıştır. 15. yüzyıla kadar böyle gelen mescidin 1479 yılında Sultan Kayıtbay tarafından kıble duvarına paralel iki revak yapılmıştır. Osmanlı döneminde Yavuz Sultan Selim, Kanûnî Sultan Süleyman ve I. Ahmed zamanında burada bazı çalışmalar yapılmıştır. Mescid 1661-1662 yıllarında Sultan IV. Mehmed tarafından onarılarak yenilenmiştir. Evliya Çelebi, 1672 yılında hac seyahatinde gördüğü mescidin Arafat sahrasının güneyinde dört köşe, kale gibi bir cami olduğunu ve etrafının 608 adım olduğunu seyahatnamesinde anlatmaktadır. Evliya Çelebi mescidin kıbleye bakan üç kapısının olduğunu ve minaresinin olmadığı anlatmıştır. Mihrap tarafında on dört kubbe bulunmaktadır.
Suûdî hükümeti Mescid-i Nemire’yi de yıkarak iki defa yenilemiştir. İlk mescidin batıdan doğuya uzunluğu 150, genişliği ise 120 metre iken daha sonra artan hacı sayısı göz önüne alınarak 340 × 240 metre olarak genişletilmiştir. Mescidin önde iki, ön bölümün arka köşelerinde birer ve arka bölümünde mescidin ana girişinin iki tarafında birer tane olmak üzere 60 metre yükseklikte altı zarif minaresi bulunmaktadır. Minareler ikişer şerefelidir. Mescid ışığını yanlarda ve üstte bulunan pencerelerden almaktadır. Toplamda 64 kapı bulunmaktadır. Yaklaşık olarak aynı anda 300.000 kişinin namaz kılabileceği Mescid-i Nemire’nin yanlarına çok sayıda tuvalet ve abdest alma yeri yapılmıştır.