Milletler cemiyeti nedir?
Milletler Cemiyeti Versailles (versay) antlaşması ile 1919 yılında meydana getirilmiş olan ve o dönemin devletleri arasındaki husumetleri barış yoluyla çözümlemek amacıyla evrensel ve sürekli nitelikteki barışı korumakla ilk olarak görevlendirilen uluslar arası teşkilâttır.
Milletlerin arzularını karşılaması amacıyla sürekli olarak çeşitli barış tasarıları düşünülmüşse de, gerçekleşmeleri daima bölgesel bazda ve geçici süreli olmuştur. Bununla birlikte, XIX. Yüzyılda sosyalist fikirler ile liberalizmin barış içinde uluslar arası ilişkileri geliştirme arzularının aynı noktada birleşmesi, La Haye konferansının yapılmasını sağladı.Birinci Dünya savaşının korkunçluğu ve ülkeleri içinde düşürdüğü durum, özellikle Fransa ve A.B.D.’de barışçı istekleri son derece artırdı. Bu yüzden benzer bir savaşın yeniden ortaya çıkmasını engelleyecek somut önlemler alınması hedeflenmişti. Dönemin Amerika cumhurbaşkanı W. Wilson, bu barışseverliğin öncüsü oldu ve ülkeleri bu hedef etrafında toplamaya çalıştı. Wilson bildirisinin on dördüncü maddesinde özellikle küçük devletlere olduğu kadar büyüklere de karşılıklı siyasî bağımsızlık ve toprak bütünlüğü teminatı vermek için bir milletler cemiyeti adı altında bir kuruluşun kurulmasını istedi. Milletler cemiyeti, Versailles antlaşmasının yürürlüğe konulması ile 10 ocak 1920 tarihinde resmen kurulmuş oldu. Merkezi olarak o dönemde tarafsız kalmayı yeğleyen İsviçre’nin Cenevre şehri oldu.
Milletler cemiyeti kurulur kurulmaz, kuruluşunda en çok pay sahibi olan A.B.D.’nin desteğini kaybetti. A.B.D. senatosu, cemiyetin kuruluşunda etkili olan Versailles antlaşmasını onaylamayı reddetti. Ancak buna rağmen cemiyet güçlenmeye devam etti
Adalet temelli yeni bir uluslararası düzen getirmek amacıyla kurulan Milletler cemiyetinin iki önemli iş vardı. Bunlardan birincisi savaşları durdurmak veya önlemek suretiyle milletlerarası barış ve güvenliği sağlamak, ikincisi ise kültürel ve sosyal gelişmeleri teşvik etmek için uluslararası her alanda işbirliği yapılmasını sağlamak. Bu görevlerden birincisinin istenilen başarıya ulaşmasını sağlamak için, cemiyete üye olan devletler, gerek siyasî bağımsızlıklarını ve gerekse toprak bütünlüklerini karşılıklı olarak teminat altına almışlardır. Haksızlığa uğrayan her devletin hakkını işbirliği içinde koruyacakların belirtmişlerdir. Savaş yoluna kesinlikle başvurulmaması hedeflenmiştir. Ayrıca bir anlaşmazlık durumunda Milletler cemiyetinin hakemliğine başvurulması ve oybirliğiyle alınacak kararlara uyacaklarına dair teminat vermişlerdir.
Savaş durumunda veya savaş tehlikesi olması halinde bu cemiyet, barışı etkili bir biçimde korumak için uygun tedbirleri almak ve bunlara cemiyete üye devletlerce saygı gösterilmesi için gerektiği zaman, askerî, İktisadî ve malî kurallar koymakla görevliydi. Ayrıca kültürel ve sosyal alanlarda verimli bir işbirliği oluşturulabilmesi için, Milletler cemiyetine birçok görev düşüyordu. Nitekim 2. Dünya savaşına kadar bu görevlerini yerine getirmeye çalışmıştır.
Milletler cemiyeti, karar yetkisine sahip konsey ve genel kurul olmak üzere iki organ ile bir daimî sekreterlikten oluşuyordu. Genel kurulu, üye olan bütün devletlerin temsilcileri meydana getiriyordu. Ayrıca her devletin bir oy hakkı vardı. Cemiyet her yıl bir defa toplanıyor, başkanı ve başkanlık divanını seçiyordu. Kararların büyük bir bölümü ancak oybirliğiyle alınabiliyordu. Kararlaştırılan askerî ve İktisadî alandaki kurallar ise, bu cemiyetin bir tavsiyesi özelliğine sahip olduğundan, bunların yerine getirilmesi üyelerinin iyi niyetine bağlıdır.
Yaklaşık olarak 20 yıl kadar dünya devletlerine hizmet etmiş olan bu cemiyet tüm çabalara rağmen II. Dünya Savaşı’nın çıkmasına engel olamadı ve bu savaş sonrası 18 Nisan 1946 yılında Cenevre’de toplanmış olan konferans neticesinde, cemiyetin dağılmasına karar verdi.