Muhakemetü’l-Lugateyn’in önemi nedir?

Muhakemetü’l-Lugateyn “iki dilin yargılanması” anlamına gelmektedir. 15. yüzyıl önemli şahsiyetlerinden Ali Şir Nevaî tarafından Çağatay Türkçesi ile yazılmış olan bir eserdir. Ali şir Nevaî, edebî dil olarak Türk dilinin Farsçadan daha üstün olduğuna inanmış ve 1499 yılının Aralık ayında tamamlanmıştır.
Türkçe’yi Farsça ile karşılaştırıp edebi sanatlar, kelime hazinesi, gramer ve fonetik bakımdan Farsça’dan üstün olduğunu örneklerle ortaya koymuştur.Yazar eseri ölümünden bir yıl önce kaleme almıştır.
muhakemetül
Ali Şir Nevâî’nin en önemli özelliği Farsça’ya karşı Türkçeyi savunmasıdır. Sadeleşme akımının öncüsü olarak kaubl edilen isimlerden biri olan Ali Şir Nevâî, Kâşgarlı Mahmud gibi milliyetçilik duygusuyla hareket ederek, dilde ve edebiyatta Türkçe’nin Farsçaya karşı zenginliğini ispatlamaya çalışmıştır.

Ali Şir Nevâî, Muhakematü’l-Lügateyn adlı eserinde Türkçe ile Fars dilinin karşılaştırmasını yapmış ve Türkçenin güzelliklerini göstermeye çalışmıştır. Nevâî’ye göre “Türkçede incelikler, derinlikler ve özgünlükler çoktur. Bugüne kadar hiç kimse bunları irdeleyerek meydana çıkarmadığından üstü örtülü kalmıştır.” Bu Türkçenin basit bir dil olduğunu göstermez.

Ali Şir Nevâî, kitabın giriş bölümünde kitabının adını neden Muhakemetü’l-Lugateyn koyduğunu şu şekilde açıklamıştır: “Egerçi barçanı ol hazretning Şerif ismige Muhayyel ve Hümayun elkabıyla müzeyyel kılıbmin, bularnı sair inayetler mukabeles de tutup ‘Elmütekellim’ ismıga mazhariyetim uzrıga Türki ve sarf lugatı keyfiyeti ve halaykatı şerhıda bu risaleyi cemi kılıp bitirdim. Ve anga( Muhakemetü’l Lugateyn ) adı koydum.” Yazara göre Farsça derin ve yüksek konuların anlatımında son derece geridir. Nevai Türkçe’nin konuşulmasında ve konularında pek çok incelikler olduğunu ve özgünlükler düşünüldüğünü belirtmiştir. En ufak farklar ve en uçucu anlamlar için bile bir çok kelime kullanılmış bilgili kimseler tarafından açıklanmadıkça anlaşılmasının zor olduğunu ifade etmiştir.

Muhakematü’l-Lugateyn adını verdiği eserinin giriş bölümünde yüz Türkçe kelimeyi sıralamış ve sonra bu yüz Türkçe kelimenin Farsça karşılıklarını göstermiştir. “Kovarmak, karalamak, kuruksamak, çigrimek, tarımak, üşermek, aldamak, nikelemek, yetüremek, ıngranmak,” vb gibi. Nevâî aynı zamanda gerekli gördüğü hallerde bu kelimelerin Arapçalarını da parantez içinde göstermiştir. Türk lehçelerinde ördek anlamına gelen dokuz kelime vardır, ki bu da Türk lehçelerinin kapasite bakımından Farsça’dan üstünlüğünü gösterir. Farsçada ise Nevaî’nin dediğine göre ördek için yalnızca bir kelime vardır.

Ali Şîr Nevâî, Muhâkemetü’l-lugateyn’i adlı eserini yazarken belli bir düzen içinde hareket etmemiş, kitabı bölümlere ayırmadan serbest olarak görüşlerini anlatmıştır. Nevâî, Farsça ile Türkçe’yi karşılaştırmaya başlamadan önce birbirleriyle olan yakın ilişkilerini belirtmiş Türkler ve Farslar’ın ırki özelliklerine temas etmiştir. Ona göre Türkler Farslar’dan daha pratik daha ve yüksek kavrayışlı, daha saf ve temiz kalpli bir ırktır. Farslar ise Türkler’den ilim, mârifet ve tefekkürde daha derin görünmektedirler. Buna karşılık dillerindeki mükemmellik yönünden Türkler Farslar’dan üstündür. Türkçe’nin cinaslar ve ses yönünden, ve bilhassa ünlüler sistemi bakımından Farsça’dan üstün olduğu belirtmiştir. Türkçe’de yapım ekleriyle yeni kelimeler türetilip kelime hazinesini zenginleştirme imkânının oldukça fazla odluğunu, Farsça’da ise böyle bir özelliğin olmadığı anlatmıştır. Ali Şir Nevâî Türkçe’de akrabalık, kuş, yer, av hayvanları, biniş takımları, giysiler, yiyecek içecek vb. adlar için kullanılan kelimelerin çok çok fazla olduğunu belirtmiştir.

Eserin son bölümünde, kırk yıldır Farsça veya Türkçe şiir yazanların şiirlerini düzeltmesi için kendisine getirdiklerini anlatan ve her iki dilde otorite sayıldığını belirtmiştir.

Kâşgarlı Mahmud’un Dîvânü lugāti’t-Türk’ünden sonra Türk dili üzerine yazılmış önemli bir eser olan Muhâkemetü’l-lugateyn’in ikisi yurt içinde, ikisi yurt dışında olmak üzere dört nüshası bulunmaktadır. Eser hakkında ilk çalışmayı Etienne Marc Quatremère yapmış sonra da metniyle birlikte Fransızca çevirisini yayımlamıştır.

Bir Cevap Yazın