Muhyiddin İbn-i Arabi kimdir?
Muhyiddin İbn-i Arabi, 1165 yılında Endülüs’te (bugünkü İspanya) dünyaya geldi. Adı, künyesi ve sıfatı ile birlikte Şeyh-i Ekber Ebû Bekr-i Muhammed bin Ali’dir. Ebû Bekr İbn-i Arabî ismi ile de meşhûrdur. Muhyiddîn-i Arabî sekiz yaşında iken, babası, bazı sebepler dolayı İşbiliyye’ye gitti. Orada, başta İbn-i Beşküval olmak üzere pekçok ünlü âlimden ilim öğrendi. Zekâsı çok keskin, hafızası kuvvetli olup, fesahat ve belagat sahibi biri idi. Ailesi Arap Tayy kabilesine mensubu olan İbn-i Arabi’nin akrabaları arasında tasavvufî bilgilere sahip kimseler vardı.
İlk tahsilini İşbiliyye’de yaptı ve uzun bir süre burada kaldı. Ünlü alimin gençliğinin bir devrinde bazı valilere katiplik yaptığı bilinmektedir. Küçük denecek yaşta iken şiddetli bir hastalığa yakalanmış, hastalığın tesiriyle bayılmış ve kendisini ölü sanmışlardır.
Endülüs’te bir süre daha kaldıktan sonra, seyahate çıkan İbn-i Arabi, Şam, Bağdad ve Mekke’ye giderek oradaki tanınmış alim ve şeyhlerle görüştü. 1182 yılında ünlü İslam alimi İbn-i Rüşd ile görüştü. Ve ondan çok etkilenir. 17 yaşındaki Muhyiddin İbn-i Arabi, gerçek bilginin yalnızca aklımızdan gelmediğine, böyle bir bilginin daha çok ilham ve keşif yoluyla elde edilebileceğine inanmıştı. Bu dönemde “Şekkaz” iadında bir şeyhle tanışmıştı. Muhyiddin o zat ölene kadar onunla sohbete devam etti. 1182-1183 yılları arasında İşbiliyye’ye bağlı Haniyye’de “Lahmî” adlı bir şeyhden Kur’an dersi aldı. Muhyiddin 1184-1185 yıllarında bu kez de “Ureynî” adlı bir şeyhle tanıştı. Muhyiddin İşbiliyye’de Kordovalı Fatma adında yaşlı bir kadına 14 sene boyunca hizmet etti.
1189 yılında Ebu Abdullah Muhammed eş-Şerefî adında bir zatla tanıştı. Kendisi doğu İşbiliyye’li olup, Hatve ehlindendi. Bu zatın ibadete aşırı düşkünlüğünden ve namaz kılmaktan ayaklarının şiştiği söylenir. Arabi, 1190 yılında İşbiliyye’deyken hastalanıp okuma kabiliyetini kaybettiği söylenir. İki yıl böyle kaldıktan sonra 1192 yılında Sebte Şehri’ne giderek İbnu Cübeyr ile tanıştı. Bir süre sonra tekrar İşbiliyye’ye döndü. Aynı yıl Tlemsen’e geldi.
1194 yılına kadar, her ne kadar Endülüs ve Kuzey Afrika’nın bir çok şehirlerini dolaşıp, bu şehirlerdeki çeşitli tasavvuf büyükleriyle görüşse de esas olarak İşbiliye’de kalmış, 1194 yılında Tunus’a, 1195 yılında da Fas’a gitmiş, 1199 yılında Kurtuba’da İbn-i Rüşd’ün cenaze töreninde bulunmuştur. Muhyiddin, 1198 yılında tekrar Endülüs’e geçti. 1199-1200 yılları arasında ilk defa hac ibadeti için Mekke’ye gitti. Hacdan sonra Mağrib’e, oradan da Ebu Medyen’in şehri olan Becaye’de bulundu. Bir süre sonra Mekke’ye geldi ve “Ruhu’l-Quds”, “Tacu’r-Rasul” adlı eserlerini kaleme aldı.
Muhyiddin İbn-i Arabi, hadîs, fıkıh, tefsîr, kırâat gibi pek çok ilimlerde, büyük alim oldu. Tasavvufta da adından söz ettirdi. 1204 yılında Medine, Musul ve Bağdad’da bulundu. Musul’da iken “et-Tenezzülatu’l-Musuliyye” adlı eserini yazdı. Musul’dan ayrıldıktan sonra Konya’ya geldi. Orada Sadreddin Konevî’nin dul annesi ile evlendi. Konya’da iken “Risaletü’l-Envar” adlı eserini yazdı. Daha sonra Mısır’a ve daha sonra Mekke’ye geldi ve burada bir süre kaldı. Bağdad ve Halep’de bir süre dolaştıktan sonra 1215yılında Konya’ya geldi. Daha sonra Şam’a yerleşti. Burada “Fusus” u kaleme aldı. 1239 yılında Şam’da öldü. Kabri Şam şehri dışında Kasiyun dağı eteğinde bulunmaktadır.
1. Fütûhat-ı Mekkiyye fi Esrâri’l-Mahkiyye ve’l Mülkiye,
2. Fusûsu’l-Hikem,
3. Kitabu’l-İsra ilâ Makâmi’l-Esrâ,
4. Muhadaratü’l-Ebrâr ve Müsameretü’l-Ahyâr,
5. Kelamu’l-Abâdile,
6. Tacu’r-Resail ve Minhacu’l-Vesâil,
7. Mevaqiu’n-Nucûm ve Metali’ Ehilletü’l-Esrar ve’l-Ulûm,
8. Ruhu’l-Quds fi Münasahati’n-Nefs,
9. et-Tenezzülatü’l-Mevsiliyye fi Esrari’t-Taharat ve’s-Salavat,
10. Kitabu’l-Esfar,
11. el-İsfar an Netaici’l-Esfar,
12. Divan,
13. Tercemanu’l-Eşvak,
14. Kitabu Hidayeti’l-Abdal,
15. Kitabu Taci’t-Terâcim fi İşarati’l-İlm ve Lataifi’l-Fehm,
16. Kitabu’ş-Şevâhid,
17. Kitabu İşarati’l-Qur’an fi Âlaimi’l-İnsan,
18. Kitabu’l-Ba’,
19. Nisabü’l-Hiraq,
20. Fazlu Şehâdeti’t-Tevhîd ve Vasfu Tevhîdi’l-Mükinîn,
21. Cevâbü’s-Sual,
22. Kitabu’l-Celal ve hüve Kitabu’l-Ezel,
23. Kitâbu’l-Cem ve’t-Tafsîl fî Esrâri’l-Ma’ânî ve’t-Tenzîl,
24. eş-Şeceretü’n-Nu’mâniyye.