Mülteci hakları nelerdir?
Dünyadaki mültecilerin ve ülkesinde zorla yerinden edilmiş olan kişilerin sorunu, bugün dünya kamuoyunun önündeki en karmaşık sorunlardan biridir. Bilhassa savunmasız olan bu insanları koruyup, onlara yardım etmenin daha etkili yolları araştırmaya devam edilirken, Birleşmiş Milletler bünyesinde bu konuda çok sayıda müzakere yapılmaktadır.
Suriye’deki kargaşadan kaçıp Türkiye’ye sığınan sayısı bir milyona olarak tahmin edilen sığınmacılar bugün ülkemiz için bir yandan büyük sorun haline gelirken bir yandan da onların birer insan olarak içine düşmüş oldukları bu acınacak durum son derece zor bir durumdur.
Bazı kesimler, yardım kuruluşları arasında işbirliği ve birlikte çalışma çağrısında bulunurken, bazı kesimler ise uluslararası mevzuattaki boşluklara ve bu alanda daha geniş çaplı standartlar oluşturma konusuna dikkat çekmektedir. Bununla birlikte, herkes, mülteci sorunun hem çok boyutlu hem de küresel bir sorun olduğunu kabul etmektedir. Bundan dolayı, herhangi bir yaklaşım veya çözüm,, kitlesel büyük göçlerin sebeplerinden, acil durumlardan, yeniden yerleştirmelere, mültecilerin içinde bulundukları vaziyeti kapsayabilecek gerekli cevapların ayrıntılı açıklamalarına kadar sorunun bütün boyutlarını içine almalı ve kapsamalıdır.
Savaş ve çatışmaların dünya çapında sürmesi sığınma hareketlerinin de artarak devam etmesine ve kitlesel göçlere yol açmaktadır. Yakınımızdaki pek çok coğrafyada bunun bir çok örneklerini görmek mümkündür. 1945 yılı sonrası sığınanların haklarını ve ülkelere sığınma prosedürlerini düzenlemek amacı ile ortaya çıkan birçok kuruluş ve imzalanmış olan sözleşmeler bu hakları güvence altına almak gayesini taşımıştır. Savaş sonrası zulme maruz kalmış olan mülteci paradigmasıyla hazırlanan bu sözleşmeler her ne kadar güncellenmesi gerektiği ile ilgili eleştiriye uğrasa da sığınmacı ve mültecilere yönelik olarak uluslararası korumanın çerçevesini belirlemede hala önemli bir işlevi yerine getirmektedir.
Mülteci konusu, uluslararası toplumun birbirine olan karşılıklı bağımlılığının bir örneğini teşkil etmektedir. Bu, bir ülkenin sorunlarının aynı zamanda diğer ülkeler için nasıl sonuçlar doğurabildiğini açıkça olarak göstermektedir. Söz konusu durum, aynı zamanda, sorunlar arasındaki bağlantının da bir örneğidir. Suriye’deki karşılık Türkiye’yi sığınmacı sorunu ile karşı karşıya bırakmıştır. Bu ülkeler arasında sorunlardan kaynaklı bağımlılığın olduğunu göstermektedir.
Mülteci sorunu ve insan hakları konusu arasında önemli bir ilişki söz konusudur. İnsan hakları ihlalleri, sadece kitlesel büyük göçlerin ana sebepleri arasında yerini almakla kalmayıp, aynı zamanda bu ihlaller sürdüğü müddetçe gönüllü yeniden yerleştirme seçeneğinin de önünde bir engel haline gelmektedir. Azınlıklara yönelik olan hak ihlalleri ve etnik çatışmalar, büyük ölçüde, hem kitlesel büyük göçlerin ve hem de ülke içinde yerinden edilmelerin kaynağıdır.
Bazı sözleşmelerde yer alan haklar sığınmacı ve mülteciler için şu başlıklar altında toplanmıştır:
Düşünce, ifade ve toplantı hakkı: Düşünce ve ifade özgürlüğü, toplanma hak ve özgürlüğü, din özgürlüğünü kapsar. Bu haklar normal vatandaşların sahip olduğu haklardır. Mülteciler bu haklardan mahrum bırakılmamaktadır.
Alıkonmaya karşı korunma: Gözetim altına almanın yargısal denetimini sağlayan standartlar, geçerlidir. Mülteciler sebepsiz yere göz altına alınamamaktadır. Bu haklarda korunma altına alınmıştır.
Adil yargılanma hakkı, seyahat özgürlüğü , çalışma hakkı gibi haklar tanınan diğer önemli haklardır.
Mültecilerin zulüm riski olan yere yeniden geri gönderilmelerine karşı korunma hakları bulunmaktadır. Mültecilerin Statülerine ilişkin 1951 yılı Birleşmiş Milletler Anlaşması mülteci statüsünde olan kişilerin sınır dışı edilmelerini ya da zorla geri gönderilmelerini yasaklamıştır. 33. maddesinde, anlaşmaya taraf olan hiçbir devlet bir mülteciyi, ırkı, dini, tabiiyet, belli bir sosyal gruba mensubiyeti ya da siyasi fikirlerinden dolayı hayatı ya da özgürlüğü tehdit altında olacak ülkelerin sınırlarına, her ne şekilde olursa olsun geri göndermemeyi veya iade etmemeyi garanti eder. Yine bu sözleşmenin 34. maddesi, mültecileri özümlemeyi ve vatandaşlığa almayı her türlü imkan ölçüsünde kolaylaştırmayı içermektedir. Diğer hükümler, mahkeme, sosyal güvenlik, eğitim, barındırma ve hareket özgürlüğü gibi haklarla ilgilidir.