Nat nedir, özellikleri nelerdir?
Lügatte ”bir şeyi methetmek, överek anlatmak” şeklinde çeşitli anlamları bulunan nat kelimesi, Arapça kökenli bir kelimedir. Edebiyatımızdaki sahip olduğu terim anlama bakacak olursak Hz. Peygamber’i övmek amacıyla yazılan manzumeler, genellikle nat olarak adlandırılmıştır. Bu manzumeler kaside nazım şekliyle yazılırlar.
Nat yazan şairlere natgu adı verilirdi. Natgular arasında cami ve tekke gibi yerlerde, güzel sesleriyle, belirli gün ve gecelerde okuyan kişilere ise nathan adı verilirdi. Ayrıca sadece Hz. Peygamber değil, Hz. Peygamber’i öven natlar dışında dört halifenin yani Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali’nin medhine dair yazılan manzumelere nat-ı çar-yar denilmiştir.
Divan şairlerimiz, divanlarının baş tarafına tevhid ve münacatlarından sonra mutlaka bir veya birkaç nat koymayı adeta adet haline getirmişlerdi. Bu güzel gelenek bizim edebiyatımızda nerdeyse asırlar boyunca en güzel şekilde devam ettirilmiştir.
Natlarda Hz. Peygamber’in risaletinden, mucizelerinden, hicretinden, Allah’ın dinini yeryüzüne yayma yolunda çektiklerinden, inanmayanları dine davet ederken uğradığı zulümlerden ve daha pek çok konudan en içli, en samimi kelimelerle bahsedildiği görülür.
Natlar sahip oldukları dini-edebi karakterleri ile Müslüman-Türk toplumunun büyük ilgisine mazhar olmuş, asırlar boyunca bu alanda yazılmış nat metinleri aşkla ve şevkle okunmuş, haklı olarak Hz. Peygamber’in şefaatine kavuşmayı düşünen hemen hemen her şairin öncelikli konusu olmuştur. Nat türünde verilen eserlerden bahsedecek olursak bunların başında Fuzuli’nin Su Kasidesi gelmektedir. Aynı zamanda Nef’i ve Şeyh Galib gibi isimler de bu türde eser vermiştir.
Görüldüğü üzere dini boyutu olan ve maneviyatı yüksek olan bu türe olan ilgi oldukça fazla olmuş, aynı zamanda bu tür halk tarafından da son derece sevilip, halkın yüksek ilgisine ve derin saygısına mazhar olmuştur.